The Others İsim kargaşası

İsim kargaşası

06.10.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milliyet acaba Esenler Nüfus Müdürü'nü zor duruma mı düşürdü? Y.O. olayında gazeteyi öven okurlar neyi "biraz eksik" buldu? İrdeliyoruz

İsim kargaşası



İsim kargaşası


Bazı anlarda mesleğin gururu sessizce paylaşılır. "Bu davaya sahip çıktığınız için teşekkür borcum var" benzeri bazı övgüler, Türkiye'yi hem duygulandıran, hem de soru işaretlerine boğan Y.O. olayının izleniş biçimiyle ilgiliydi.
İzmirli HIV taşıyıcısı 7 yaşındaki çocuğun dramı, toplumdaki bilgi eksikliği ve önyargılar da dikkate alınarak, onun arkadaşlarıyla birlikte eğitim görme ve toplumdan minicik yaşta dışlanmama hakkı temeli üzerinde bir habercilikle yansıtılmıştı. Milliyet, psikologların uyarılarını da dikkate alarak, Y.O'nun kimliği ve görüntüsünü açıklamadan haberlerini sundu.
Keşke bu konuda tüm basın ve görsel medya da aynı bilinçli tavrı takınsaydı.
Ama, öyle ya da böyle, bu karmaşık, duygu sömürüsüne açık konuda, basının genelde iyi bir sınav verdiği, çözüme katkısı olduğu söylenebilir.
Acaba Milliyet'in bir eksiği var mı? Bir sitemi yansıtmak gerek.
20 kadar okur itirazının özetini Ali Melih Atafırat'ın notunda buluyoruz:
"Y.O.'nun bir kabahati yok ki yüzü örtülsün. Asıl yüzü örtülmesi gereken, hâlâ, 'bizim kabahatimiz yok, 60 milyar TL verdik, ev almışlar (sanki başkasına almışlar!) diyen Kızılay başkanı olmalıydı."
Bir hanım okur: "Koskoca kurumun başkanı, 60 milyara ölüme terk ettiklerini ifade ediyor, evet duyurdunuz, ama bunun üzerine daha çok gidilmesini beklerdim."

* Milliyet'in 27 Eylül tarihli sayısında manşet, renkli olduğu kadar aydınlatıcı bir konuya el atıyordu. Bir Genelge, Bin Yorum başlığı altında okurlar, yeni İçişleri Bakanlığı genelgesi ardından, İstanbul'daki nüfus müdürlüklerine sorulan 'çocuğumuza filanca yabancı veya falanca Kürtçe ismi koyabilir miyiz?" sorularına bürokratların verdikleri yanıtları okudular.
Ortaya karmaşık bir uygulama tablosu çıktı.
Bu arada bana Esenler Nüfus Müdürü Kadem Varol'dan bir "düzeltme metni" geldi.
Çok az kısaltarak aktarıyorum:
"Haberinizde ismimin kullanıldığını ve benimle yapılmayan bir diyaloğun röportaj şeklinde gazetede yayımlandığını görmekle tarifi imkânsız bir şaşkınlık yaşadım. Mesleki onurumun ve kişiliğimin rencide edildiği haber özetinde güya benimle yaşanan bir diyalogdan bahsedilmektedir..."
"..Haber içeriğinde gerçeğe aykırı olan şu hususları belirtmek isterim: 1) Esenler Nüfus Müdürü ile böyle bir diyalog yaşanmamıştır. 2) Milliyet veya başka bir gazeteden hiçbir gazeteci beni aramamıştır. 3) İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı genelgeye dair ne bana bir soru sorulmuş, ne de bir röportaj yapılmıştır. ...Haber, nüfus müdürlüğü yaptığım Esenler halkının telefonları kilitlemesine ve hak etmediğim ağır itham ve eleştirilere muhatap olmama sebep olmuştur."
Haber Araştırma Müdürü Tunca Bengin'in yanıtı ise şöyle:
"Haber okunduğunda görülüyor ki, orada nüfus müdürlükleri esas alındı. Bütün nüfus müdürlüklerindeki yetkili bazı kişilerle konuşuldu. Nüfus müdürlüğü ile müdürü arasında fark var."
Yorum: Yankılar yaratan bu haber, iyi bir gazetecilik ürünü. Çünkü Kürtçe isim tartışmasında, bürokrasi içindeki kargaşayı gözler önüne seriyor.
Haberde hiçbir nüfus müdürünün adı - Kadem Varol'un adı da dahil -geçmiyor.
Yani, Varol'un itiraza tepkisi hayli abartılı.
Ama bir noktada hakkı da var: Ana haber metninde tutarlı olarak 'nüfus müdürlükleri' ifadesi kullanılmasına rağmen, haberin birinci sayfa spotu ve alt metniyle iç sayfadaki spotunda 'nüfus müdürü' ifadesi var. Konuşulanların önemli bir bölümü - Esenler'inki dahil - nüfus müdürü değil. 'Nüfus dairesi' veya 'nüfus müdürlüğü' denseydi, haber gücünden bir şey yitirmeyeceği gibi, bu tür tepkiler de olmayacaktı.

* Belediyelerin parasıyla yapılan okul, kültür veya spor merkezi gibi yapılara belediye başkanlarının isimlerinin verilmesi, dikkat çeken bir olgu.
Milliyet bunu 24 Eylül tarihli sayıda, ön sayfadan gündeme taşıdı.
Kâğıthane, Bayrampaşa, Sarıyer ve Pendik gibi belediyelerin örnek gösterildiği haberde, yanıtlara dair pek çok ayrıntı yer alıyordu.
Birinci sayfadan, Vatandaş Parasıyla Ölümsüzleşenler ve iç sayfadan Halkın Israrına Dayanamamışlar! başlıklarıyla verilen haberde adı geçen bir belediye de Bakırköy'dü. Ve buradan, Kızılay Bakırköy Şube Başkanı İbrahim Ethem Veli'den bir itiraz geldi. Açıklamayı kısaltarak aktarıyorum:
"Haberde kullanılan 'İlçelerde belediye parasıyla yapılan okul, kültür merkezi, spor tesisi gibi binalara belediye başkanlarının ismi veriliyor' cümlesi ile, tıp merkezimizin belediye bütçesi ile yapıldığı, bu sebeple belediye başkanının isminin verildiğine dair yanlış bir yargıya varılmıştır. Tıp merkezine Bahadırlı'nın isminin verilmesi, belediye başkanı olmasından öte, en yoğun eleştirildiği günlerde dahi Kızılay'ın yanında yer alması sebebiyledir. 17 Ağustos depremini müteakip medyada Kızılay aleyhinde haberler yayımlanırken Bakırköy Kartaltepe Parkı içinde bizlere sağlık binası tahsis etmiş, yardımlarımızı deprem bölgesine ulaştırmış, ilçemizin hayırsever kişilerinin dahi bağışlarından vazgeçtiği bir dönemde Kızılay ve diğer sağlık kuruluşlarına yardımcı olmuştur. ...hizmet binasının tıp merkezi olarak kullanılması amacı ile tarafımıza bedelsiz olarak verilmesini sağlayan Bahadırlı'ya duyduğumuz saygının ifadesi olarak, karşı çıkmasına rağmen, yönetim kurulu kararı ile merkezin ismi Kızılay Bakırköy Ahmet Bahadırlı Tıp Merkezi olarak belirlenmiştir."
Haber Araştırma Müdürü Tunca Bengin'in yanıtı:
"Başkanların asli görevi halka hizmet. Biz yaygınlaşan bir uygulamayı gündeme getirdik. Haberde zaten Bahadırlı'nın istemeyişine rağmen isminin kullanıldığı belirtiliyor. Sorun nerededir, anlamak mümkün değil..."
Yorum: Dikkat çekici isim takma olgusu, bir başlık dışında yorumsuz, ayrıntıyla aktarılmış. Okur, İstanbul'da yaygınlık kazanan bir uygulamadan haberdar edilmiş. İtiraz yersiz.