The Others KADIN OKURLARDAN TEPKİ

KADIN OKURLARDAN TEPKİ

05.12.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Milliyet’te bu hafta yayımlanan 3 haber, şiddet ve tecavüz olaylarında başlık atılırken daha duyarlı olunması gerektiğini ortaya koyuyor. Ahmet Çakar’ın sözleri kınanmalıydı

KADIN OKURLARDAN TEPKİ

Bu hafta özellikle kadın okurlarımızdan çok sayıda e-posta aldık. Okurlarımız, Milliyet’in N.Ç. davasına gösterdiği özen ve hassasiyeti benzer tüm olaylarda sergilemesini bekliyor. Şikâyetler, kimi zaman tecavüzün, dayağın bir şiddet eylemi, ‘insanlık suçu’ olduğunu unutan ya da unutturan başlıklar atılması üzerinde yoğunlaşıyor. Okurlarımıza göre; tecavüz meşrulaştırılıyor, dayak ise çeşitli gerekçelerle olağan hale getiriliyor.
1 Aralık tarihli Milliyet’te “Slogan atan kızına tokat!” haberi bu şikâyetlere örnek olabilecek nitelikte. Samsun DHA kaynaklı haberde şöyle deniliyor:
Samsun’da NATO’nun Türkiye’ye konuşlandırmayı planladığı “Füze Kalkanı” projesini protesto etmek isteyen Karadeniz Özgürlük Derneği Başkanı İlhan C. ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Çevre Mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Demet B., izinsiz stant açarak imza toplamaya başladı. Standı kaldırmak isteyen zabıtalarla tartışan iki genç gözaltına alındı. Dün mahkemeye sevk edilen İlhan C. ve Demet B., adliye merdivenlerinden çıkarken “ABD defol, füze kalkanı değil parasız eğitim istiyoruz” diye slogan atarak zafer işareti yaptı. Bu sırada adliye önünde kızını bekleyen Celal B., Demet B.’ye yaklaşıp “bağırma” diyerek tokat attı. Celal B., “Kızımın gözaltına alındığını öğrenince Ankara’dan otobüsle Samsun’a geldim. Kızım iyi bir öğrenciydi ve başarısından dolayı burs almıştı. Biz onu okusun diye gönderdik. Okulunu bitirdikten sonra siyaset yapsın” dedi. Mahkeme ise iki şüpheliyi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı.

DAYAĞIN GEREKÇESİ OLMAZ
Saynur Dikici adlı okurumuz haberin veriliş tarzını eleştirmiş:
“Kızını polislerin içerisinde döven bir babanın şiddetinin gerekçesini başa çıkartmak ona, o şiddete, o dayağa onay çıkartmaktan başka anlam ifade etmez. “Füze kalkanı değil parasız eğitim istiyoruz” diyen bir üniversite öğrencisinin soyadını yazmaktan imtina edip, babası tarafından tokatlanan bir genç kızın fotoğrafını yayımlamak çok da ahlaki olmasa gerek. Bir babanın tokat atma gerekçesini uzun uzadıya yazarken öğrencilerin parasız eğitim istiyoruz taleplerinin ne anlama geldiğini de keşke yazabilseniz.
Bütün bir haberiniz içerisinde babaya hak verircesine tokadı, tokadı yiyen genç kızı, o tokadın gerekçesini yazmayı tercih etmek şiddete onay vermektir. “Yani genç kız tokadı yedi ama nedeni var?” demeye getiriyorsunuz ki, bu habercilik anlayışınızı son derece tehlikeli buluyorum.”


ÇAKAR’IN ‘TECAVÜZ’ SAVUNUSU

Beyaz TV’deki programda eski hakem Ahmet Çakar’ın tecavüz savunusuna yönelik tepkiler de bu hafta gazetede geniş şekilde yer buldu. Milliyet’in, tepkilere yol açan, Çakar’ın “Kadın istemezse tecavüze uğramaz” sözlerini başlığa çıkarması bazı okurlarımızı rahatsız etti:
Runem Erenler’in eleştirisi şöyle:
“Bir arkadaşım arayıp da ‘Milliyet’i okudun mu? Ahmet Çakar, ‘Kadın istemezse tecavüze uğramaz’ demiş” demeseydi bu yazıyı yazmayacaktım. Bir spor yorumcusunun densiz bir lafı üzerine kadın örgütlerinin tepkilerine, hatta bu düşüncenin inanılmaz bir cehalet örneği olduğunu söyleyen uzman görüşlerine yer verdiğiniz halde bir okurunuzun aklında sadece Çakar’ın bu sözlerinin kalması anlamlıdır. Çakar’ın bu sözlerini yorumsuz tırnak içinde başlık yapmanız sonucu bu algı oluşmuştur. Bu tür ifadeleri başlığa çıkartır, yazının içerisinde de tepkileri verirseniz tecavüzü meşrulaştırırsınız. Ya hiç vermemeliydiniz ya da uzman görüşlerine itibar edip “cehaletin son örneği” gibi bir başlıkla ve hatta haberi yorumlayarak vermeliydiniz.

TECAVÜZÜ CİNSELLİKLE KARIŞTIRMAK
Dilek Öncel adlı okurumuz ise milliyet.com.tr’de yer alan bir başka tecavüz haberine dikkat çekiyor ve soruyor:
“Bir otelde kalan konsomatrise tecavüz davasında ilginç savunma: Odada öpüştük. Orgazm olmuş olabilirim” başlığınızı kınıyorum. Halkı aydınlatmanız, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye sevk etmeniz, sorunlarımızı tartışmaya açmanız hatta bilinmeyenleri araştırıp ortaya çıkarmanız buysa eksik olsun. Bu nasıl bir gazeteciliktir ki, bir tecavüzü argoyla seksle karıştırıp harmanlayarak her defasında önümüze çıkartıyorsunuz?”


OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ

Araştırmalara göre, kadınlar cinsiyetçi yaklaşımın mağduru olmaktan kendilerini koruyamıyorlar.Genel haber akışının yüzde 40’ında sadece şiddet, taciz, tecavüz, cinayet gibi ‘üçüncü sayfa’ haberleriyle medyada yer buluyorlar. Dolayısıyla Okur Temsilcisi olarak bu tür haberlerin yaratacağı vahim sonuçlar açısından kullanılan dilin ve konunun önemine bir kez daha dikkat çekmekte yarar görüyoruz. Ve diyoruz ki, “Kadınlara yönelik şiddeti gerekçelendirmek, tecavüzü pornografik olarak sunmak, kadına şiddet uygulayan zanlıların, sanıkların ifadelerini “mizahi” bir dille okura aktarmak ya da kadına yönelik erkek egemen kültürle beslenen zihniyeti öne çıkartmak tecavüz, dayak gibi şiddet eylemlerine ortak olmaktır.”
Yazı İşleri’ne her zamanki gibi büyük sorumluluk düşüyor.
Ahmet Çakar’ın ‘Kadın istemezse tecavüze uğramaz’ sözlerini yorumsuz olarak başlığa çıkarmak yerine açıkça kınamak gerekirdi.



BİR GAZETECİ DAHA TUTUKLANDI

Türkiye, tutuklu gazeteci sayısı bakımından dünya sıralamasında açık farkla önde gidiyor. Son olarak 22 Kasım’da KCK operasyonlarında İstanbul’da Özgür Gündem gazetesine de baskın yapılmış, gazeteci-yazar Cengiz Kapmaz gözaltına alınmıştı. Gazeteci Cengiz Kapmaz’ın tutuklanmasıyla birlikte cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilerin sayısı 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 65’e yükselmiş oldu.
“Öcalan’ın İmralı Günleri” kitabının yazarı Kapmaz’ın tutuklanmasına ilişkin olarak ilk tepki açıklaması Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) üyelerinden geldi. Açıklamada, “Basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında bir ilerleme sağlamanın yolu TMY’nin iptalinden geçiyor. Sıkıyönetim mahkemelerini, eski Devlet Güvenlik mahkemelerini aratmayan özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kaldırılmalıdır...”deniliyor. Gazeteci Mustafa Balbay’ın tutukluluğunun 1001. gününde gazeteciler, “Binbir gece masalı değil adalet istiyoruz” diyerek meşalelerle yürürken, son tutuklanan gazetecinin KCK soruşturmasında alınan Özgür Gündem yazarı Cengiz Kapmaz olduğunu hatırlatan Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Alper Turgut da, “İşini yapmaya çalışan gazeteciler, ya Ergenekon’un ya Devrimci Karargâh’ın ya da KCK yapılanması içinde gösteriliyor” görüşünde.


TUZCUOĞLU DİZİDEN KOVULDU MU?

Bir okur mektubu da ‘Avrupa Avrupa’ dizisine ilişkin:
“Sanatçı İpek Tuzcuoğlu’nun ‘Avrupa Avrupa’ adlı diziden kovulduğu iddialarına karşı, dizinin yapımcısının açıklamalarının yer aldığı haberinizi okudum. Haberinizde dizinin yapımcısı, Tuzcuoğlu ile anlaşmamız 13 bölümlüktü demiş, karşılıklı olarak yollarımızı ayırma kararı aldık demiş, aslı astarı olmayan haberlere istinaden açıklama yapma gereği duydum demiş. Dizi çekimlerinin başladığı ilk günlerden bu yana sette ya da set dışında herhangi bir tartışma yaşanmadığı gibi, nezaketsizlik seviyesini aşacak diyaloglar dahi gerçekleşmemiştir demiş. Kovuldu iddialarına karşı hem yapımcının açıklamalarına yer veriyorsunuz hem de bunca açıklamaya rağmen ikna olmamış gibi “Tuzcuoğlu diziden kovuldu mu? başlığını atıyorsunuz. O halde kovulduğunu kanıtlayana kadar habere devam mı edeceksiniz? Evet bir açıklama bekliyoruz; kovuldu mu, kovulmadı mı (!)”

Yazarlar