The Others Kim ne anlıyor?

Kim ne anlıyor?

21.05.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kim ne anlıyor?

Kim ne anlıyor



Uzun bir süredir ekonomi ile yatıp ekonomi ile kalkıyoruz. Önemli bir kısmınız ekonominin gidişatını geçen kasım ayına kadar belki üstünkörü izliyordu. Hiç izlemeyenler bile, her gün bu sayfalara bakar oldular. Şimdi önemli bir kesimekonomideki gidişatı büyük bir merakla okuyor.
Gazete içindeki durumu tahmin edebilirsiniz. Murat Sabuncu yönetimindeki Ekonomi Servisi’nin 1. katta yerleşik bulunduğu bölüm aylardır bir arı kovanı gibi. Deniz Şahin, Şule Yücebıyık, Tarık Yılmaz, Orhan Tekeoğlu, Ebru Sungur, Atilla Özsever, Kadife Şahin, Seçkin Ürey, Songül Hatısaru, Eylem Türk, Ayfer Yıldız, Nedim Şener ve eki hazırlayan İbrahim Ekinci, Fehim Genç, Rıfat Demir’den kurulu ekipler dur durak bilmeden çabalıyor. Kıskanılacak değil, ama imrenilecek bir tempo!

Gelecek kaygısının zihinlere zamk gibi yapıştığı bugünlerde, Ekonomi sayfaları, önün görmek isteyenler için birer pencere.
Ama bu pencereler ne kadar "açık"? Başka deyişle, okur, haberin içeriğini tam anlayabiliyor mu?
Soruyu bana sık sık yöneltmeye başlamanız bir uyarı sinyali. Çünkü, kendisine özgü bir terminolojisi ve - maşallah - yığınla uzmanı, çeşit çeşit fikri olan bir alan bu.
Sorun, habercinin, bu karmaşık terimler ve süreçler labirentindeki gelişmeleri her okura anlaşılır kılıp kılmadığında odaklanıyor.
Öznur Gökhan, "Bize yabancı terimler bolca kullanılıyor" diye yazmış. "Örneğin ‘Eşel Mobil sistemi’ veya ‘altın hisse’ konusu gibi. Ekonomi, finans ve diğer çevrelerde bu kavramlar biliniyor olabilir, ama bunları halk genellikle bilmiyor. Milliyet’i sokaktaki insan, emekliler, ev hanımları da okuyor. Ben çevremde bu tür yakınmaları çok sık duyuyorum. Haberleri verirken birer açıklama köşesi koymak gerekir. Bence Güngör Uras, halka en zor ekonomik konuların bile kolayca anlatılabileceğinin güzel bir örneği."
Ekonomi Servisi’nden Deniz Şahin, "bunu mümkün olduğunca sık yapmaya gayret ediyoruz" diyor.
Sayfada "açıklama kutuları" sık sık yer alıyor. Ama bu yeterli mi? Ayrıca, haberlere sürekli olarak sızan "kotasyon", "repo", "itfa" gibi sadece belirli bir kesimin bildiği kavramlar yerine bunları anlaşılır kılacak bir anlatım dilinin "esas olması" gerekmiyor mu?
Milliyet bir ekonomi gazetesi değil. Her kesimden insanların aldığı bir kitle gazetesi.
Amacımız "olguları anlaşılır kılmak" ise, okurlardan gelen bu uyarıları "iyi okumak" gerek.
* Son zamanlarda gelen bir diğer uyarı, yatırım fonlarının tabloları ile ilgili. Birkaç okur, aynı soruyu sormakta: "Fon fiyatlarının verildiği tablo, alfabetik sırada yapılamaz mı? Okur açısından Akbank’ı başlarda, TSKB’yi de sonlarda görmek daha kolay olacaktır."
Servis, bunun bir problem olduğunun farkında. Tarık Yılmaz, "Teknik olarak bu mümkün" diye yanıtlıyor. "Pazar Ekonomi ekinde bunu yapıyoruz. Ama günlük akış içinde müthiş zaman alan bir iş. Tüm isteğimize rağmen yapamıyoruz. Oyalayıcı zamanı azaltmak için bir yol düşünüyoruz. Bulur bulmaz halledeceğiz."

"En iyi borsa sayfası sizdeydi, ama bu son zamanlarda değişti" diye yazmış Birol Kıraç. "Çünkü yeni düzende her iki seansın birden toplam hacim ağırlıklı ortalama ve en düşük en yüksek fiyatları görmemizin çok faydası yok gibi geliyor bana."
Sayfayı hazırlayan Orhan Tekeoğlu da aynı görüşte. Ancak, "zorunlu" bir durum var. "Sayfa sayımızdaki azalma, iki sayfa olan borsanın tek sayfaya inmesine yol açtı" diye yanıtlıyor Tekeoğlu. "Daha fazla haber koyabilmek için böyle bir değişikliği yapmaya mecbur olduk." Yani, görüldüğü gibi, her şeyin sebebi ekonomi!