12 Aralık 1998
Aslı ÇAKIRÖnce kocası Sacit
Aslan'la görüşmüştük. Gazino dünyasında dönen çarkı, şöhretin yatak odasından geçtiğini, Zeki Müren ve Gönül Yazar gibi ünlülerin nasıl sille tokat dayak yediklerini anlatmıştı. Sadece ünlü olabilmek için sesi güzel olmayan insanların her şeye evet dediklerini belirtmişti. Şimdi de Yasemin Kutsi, "Aslan Baba" diye bir kitap çıkardı. Kitapta yazılanlar Sacit Aslan'ın söylediklerinden hiç de aşağı kalmıyor.
Lübnan asıllı bir baba ve bir Türk annenin kızı olan, Maksim dahil birçok gazinoda assolist olarak çalışan Yasemin Kutsi'nin evine gittiğimizde eşi Sacit Aslan ve 90 kiloluk Saint Bernard'ları King'le karşılaştık. Konuşurken lafa karışmamaya özen gösteren Aslan ara ara konuşup sinirlenerek ev içinde ufak turlar attı. Sanat dünyası hakkında cehaletimizi kınadı. Kutsi'nin kitabının içindekileri şimdiye kadar pek duymamıştık. "Çünkü duyulmasını istemiyorlar, engelliyorlar. Ayşe Özgün'ün programına katıldım, yayından kaldırdılar," diye anlattı nedenini Kutsi.
Kitapta neler mi var? Bir kere Sacit Aslan'ın Yasemin Kutsi'nin peşine nasıl düştüğü, Fahrettin Aslan'ın yeni gelinini bahane ederek oğluyla küsmesi ve ardından Yasemin Kutsi'nin Sacit Aslan'ın eski karısına nafaka ödemek ve geçinmek için nasıl çalıştığı ve Fahrettin Aslan'ın onlara yaptıkları. Mesela bir gün Sacit Aslan, Kutsi'ye "Babam Caddebostan Maksim'e davet ediyor," diyor. Çok seviniyorlar, barışacaklarını zannediyorlar. Ceplerinde de doğru dürüst para yok. Gidiyorlar ve ertesi gün gazinodan bir şef garson evlerine gelerek şöyle diyor: "Beyefendi, dün akşamki adisyonunuzu getirdik. Çok özür dileriz ama ödemezseniz, patron bunu bizden alacağını söyledi."
Çoğunlukla aile içi ilişkilerin anlatıldığı bu kitapta ayrıca Taksim Maksim açılırken Fahrettin Aslan'ın oğlu Sacit'ten nasıl faydalandığı, eski eşini ve çocuklarını parasız bıraktığı gibi konulara değiniliyor. Bir de ayrılmalarına neden olan ve kitapta çingene diye nitelendirdiği kadının bir gün
telefon açıp kendisine "S...tir ordan orospu. Arap orospusu..." dediğini sonra da onları öldürtmeye çalıştığını, o kişinin inkar ettiğini belirtiyor Kutsi. Daha çok aile meseleleri yani ama merak etmeyin sanat camiası dediği topluluğun içinde neler döndüğünü anlatan bir kitap da yazacak. Ama o kitabı yazmadan önce biz anlatmasını istedik. Ve işte Yasemin Kutsi'nin anlattıkları...
* Yönetmenin, gazino patronunun, menajerin, gazetecinin, zengin işadamlarının yatağından geçer kızcağız. Sahne kulisinde çalışan adamın yatağından bile geçer. Geçer, geçer, geçer, geçer! Geçmezse yok olur. Ancak 15 sene içinde kıçı kırık bir uvertürle aynı seviyeye gelir.
* Karşı tarafın yüz bulmasına bile gerek yok. Zaten siz kurbanlık koyun gibisiniz. Odaya girer girmez size "Memeni göster bakalım, sahnede güzel duracak mı," diyor. "Git, streç çorabını giy de gel bakalım," diyor. Kızcağızın memesi, poposu insanların elinde, avucunda dolaşır. "Bunu poposuyla, bunu memesiyle meşhur edeceğiz," derler. Uzun lafa gerek duymaz, "Gel seninle yatacağım," derler. Size çok önemli bir yer verecek, servet sunacak. O zaman karşılığını da alacak. Ayrıca kocaları da kabul ediyor bu olanları. Eğer bu dediklerimi inkar ederlerse, o zaman isim veririm.
* İnsanların yaptıklarının yarısını anlattım kitapta. Eşimle birlikte olan hanımefendi de dahil olmak üzere. Onun ve annesinin bana yaptıkları bayağılıkları, küfürleri yazmış olsaydım... Aileden telefon gelmiyor. Eğer bana telefonlar gelirse ikinci kitap çıkar ve o zaman buradan uğurlanmaları gerekir. Fahri Bey benimle ne konuşacak? Hele o çingene falan hiç konuşamaz. Bir gün DGM'de onu da göreceğim. Kadın kocamla yatmış, kendini sahnelere çıkarttırmış, beni zehirlemiş ilişkisini ihbar ederek, yuvamı yıkmış. Yetmemiş, bizi vurdurmaya çalışıyor. Bu arada onun aleyhinde yazmaya çalışan basın mensuplarını da Bayramoğlu'ndaki evine çektirmiş falan. Eğer bir gün bana bir şey olursa kitabın içinde anlattığım insanları sorumlu tutuyorum.
* Kaçırma da oluyordu. Müşteriler de çok ünlüleri kaçırdılar. Allah rahmet eylesin, adamcağızı bile...* Kocasının yanında "Biliyorsun değil mi Yasemin bilmemkimi babam gibi severim," diyor. "Evet," demek zorunda kalıyorum ama biliyorum ki aslında onun yatağındaydı o kadın. Maskeyle geziliyor. * (Neye güveniyorsunuz diye sorduğumuzda Sacit Aslan söze karışıyor) Ben yaşadığım sürece Yasemin'e en ufak bir şey yapamazlar. Benim karımın tırnağına zarar gelsin, Fahrettin Aslan'ı Taksim meydanında üzerine gaz döküp yakarım. Herkes kendi müdafaasını yapabilir. Kitapta birçok insanın adı geçmedi ama kimler olduğu belli. Cevap veremiyorsa bu ithamları kabul ediyorlar demektir. Eğer inkar ediyorsa da biz ispat yoluna gideriz