The Others Milliyet’in görüşü

Milliyet’in görüşü

18.09.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milliyet’in görüşü

Milliyet’in görüşü


       Bu köşedeki yazıların yaklaşık yarım yüzyıllık bir geçmişi var. Milliyet’in yeniden doğuşunun mimarı Abdi İpekçi, 20 Mayıs 1957 Pazartesi günü, ikinci sayfada yeni bir köşe açar; Milliyet’ten Mektup:
       “Sevgili Milliyet okuyucusu,
       Bu haftadan itibaren sizinle her pazartesi şu sütunlarda mektuplaşacağız. Gazetelerle alakalı pek çok hususlar vardır. Bunlar hiçbir zaman yazılmaz. Halbuki okuyucu meraklıdır. Kafasında her gün gazetesine dair birçok istifhamlar belirir durur... Öyle sualler ki, ancak okuyucularla karşı karşıya gelince muhatap olunur ve cevaplandırılır. Halbuki bu gazetenin binlerce okuyucusu var. Hepsiyle karşılaşabilmek imkansız. İşte sevgili Milliyet okuyucusu, sizinle yüzyüze gelmeden de konuşabilmek, şu haftalık mektuplarımızla mümkün olabilecektir. Bir yandan aklınızdan geçirdiğinizi tahmin ettiğimiz sualleri cevaplandırırken diğer taraftan sizin de soracağınız hususlara da amade bulunacağız..."
       * * *
       Gazetenin genel tutumunu yansıtan pazartesi mektupları içeriden de haberlerle yarım yüzyıla merdiven dayadı. Bu hafta da içeriden haberler var. Bugüne kadarki katkılarına teşekkür ettiğimiz yazar Yağmur Atsız ile teknoloji sayfalarını hazırlayan Serhat Ayan ayrıldılar. Teknoloji sayfalarının editörlüğüne, Milliyet Ekonomik Panorama dergisindeki “yeni ekonomi" yazılarıyla dikkat çeken Alev Belviranlı getirildi.
       * * *
       Neredeyse her gün bomba değerindeki haberleri fişek gibi kuşanarak karşınıza dikilen bir ülkede pazartesi mektuplarını kaleme almanın zorluğu, büyük bir gazetenin her alanda ortaya koyduğu iddiayı bu köşeye hak ettiği ölçüde yansıtamamak. Murat Ağca ve Yaşar Saygı’nın NBA’in ünlü isimlerinden oluşan ABD Basketbol Takımı’nın Sidney’deki kampına girmeleri... Kartal Yiğit’in, Hakan Şükür’ün Milano’da Beşiktaş kampını ziyaret anını yakalaması ve daha nice haberle geçen hafta da rakiplerini atlatan Spor Servisimiz örneğin. Geleneksel iddialarıyla bize gurur, tutumlarıyla onur veren Zeki Çol yönetimindeki Spor Servisi’nin çalışanları, bu köşenin gönül borçlarının en başta gelen alacaklıları.
       * * *
       İçeriden haberlerin tartışma konusu, Spor Servisi’nin özel bir haberi üzerinde gelişti. Faruk Süren’in, GS’nin Süper Kupa’yı almasından sonra Milliyet’te çıkan “esas aktörlerin oyuncular olduğuna" ilişkin sözleri, kendisi tarafından değil de, Sayın Hıncal Uluç tarafından yalanlanmaya çalışıldı. “Süren: Fatih’siz de oluyormuş" sözcükleriyle atılan birinci sayfa başlığındaki yorum tartışma yaratsa da, Süren, haberdeki her sözcüğün kendisine ait olduğunu kabul etti. Ancak Uluç NTV’de ve Sabah’taki “Hıncal’ın yeri" başlıklı köşesinde Milliyet’i “yalan haber" vermekle suçladı.
       İddialara “Milliyet’in görüşü" başlığı altında yanıt verilmesinin ardından Okur Temsilcimiz Yavuz Baydar tartışmayı köşesinde değerlendirirken, Uluç’un da övgüsünü alan bir yorumda bulundu:
       “Hıncal Uluç’un görüşlerine cevaben yazılan köşede ‘Milliyet’in görüşü’ başlığının kullanılması da ayrı bir sorun. Böyle bir yanıtın altında belirgin bir ismin, örneğin Spor Servisi Şefi’nin imzasının olması doğru olurdu. Çünkü söz konusu yanıtta, Uluç’a karşı kişisel, sert suçlamalar da yer alıyor. Bu, Milliyet’i genel olarak bağlayıcı bir nitelik taşıyor; bilinen imajıyla ve saygınlığıyla çelişkiler yaratıyor. Gazete başyazıları, gündemin en ağırlıklı, ciddi, büyük, tartışmalı konularında, ‘gazete içi mutabakat’ da hesaba katılarak kaleme alınıyor."
       Bir yazının, seviye sorunu varsa, Spor Müdürü’nün imzasını taşısa da gazetenin saygınlığını gölgeleyeceği noktasını dikkatten kaçmış sayalım. Ancak “Milliyet’in görüşüönün gazete içi mutabakata dayanmadığı varsayımı yanlış. Okur Temsilcisi’nin sayfası dışında kalan bütün sayfalar Genel Yayın Yönetmeni’nin başkanlığındaki yazı işleri toplantısında onaydan geçiyor. Sayfalar son biçimini, Okur Temsilcisi’nin de vakit ayırdıkça katıldığı toplantılardaki gazete içi mutabakatla alıyor.
       “Spor olsun" diye yorum yapmamaya özen gösteren Milliyet’in bu konudaki görüşü böyle!
       * * *
       Hıncal Uluç, Zeki Çol’a, “Maç eleştirilerin, senden çok kıdemli, neredeyse baban olacak yaştaki kalemlerin üzerinde çıkıyor ve hiç de yakışık almıyor... Atamayla gelen şeflik, bir ömür verilerek kazanılan yazarlık merdiveninde insana basamak atlatmaz" diyor. Kimi isimlerin atama listesinden yazar olduğu medyada çeyrek yüzyılı aşan geçmişi ve nitelikleri Çol’u Milliyet’in her satırına yakıştırır.
       Ancak Çol’un Uluç’a gönderdiği iki yanıt yayımlanmayı beklemektedir.
       Kaybolacağı aklımızdan geçmez de...
       Belli ki “Hıncal’ın yeri" dar gelmiştir!