Mistanbul

Mistanbul
İstanbul’un genç ve cesur sesi "Milliyet İstanbul" ekibi olarak, Başkan Gürtuna ile tanışma yemeğindeyiz. Davet yeri, Beyaz Köşk.
İkinci kata çıkışta, uzun bir masanın kurulduğu geniş salona geçişte, gözlerim, duvar süslerindeki dökülmelere takılıyor. Gürtuna da farkında; "Haklısınız, hemen restorasyona almalıyız" diyor.
Merakları, gülen bir yüz, sakin bir ses tonuyla yanıtlarken, yöneticilik deneyimleriyle dolu konuşmalarında gizliden gizliye "Bu işi biliyorum" imajı yatıyor.
Her cümlesinde, "Bana göre dünyanın en kıymetli şehri, en kıymetli beldesi" dediği "Daha güzel bir İstanbul için" yaptıkları, yapacakları yatıyor.
Her noktada; sanata değer veriyor, her adımda; estetikte ısrar ediyor. Binadan kavşağa, çakılacak çivinin, konacak taşın, göz ve zaman zevki taşıması gerektiğini vurguluyor.
Söz sanattan açılmışken; koyu sohbeti Kadıköy’deki okula getiriyorum.
Eskinin belediye, yeninin İstanbul Üniversitesi Konservatuvarı için Büyükşehir’in, Boğaz’da arsa sözü verdiğini hatırlatıyorum.
"Geçen sene ziyaret ettim. Onlar da geldiler. Fakat sonra ne olduysa, öyle kaldı. Kadıköy’deki binanın içi çok kullanışlı değil. Aslında bize orayı geri verseler daha memnun oluruz. Çok daha güzel bir okul yaparız" diyor.
Devamında; "Oranın devredilmesine üzüldüm. Aslında belediyenin sanatla iç içe olmasında fayda var. O ruhun içine sirayet etmesi lazım. Yöneticilere yardımcı oluruz" sözleriyle pişmanlık duygusunu hissettiriyor.
"Kavgasızlığa, barışa, saygıya ihtiyacımız var" dileğine biz de... Katılıyoruz...
Ancak, sohbette, otoparktan betona, sudan yola bir çırpıda çözüme kavuşan sorunların, kent kültürünü yeşertecek hizmetler olarak dönüp dönmediğinin peşinde olacağımızı da... Hatırlatıyoruz...




İSTANBUL