The Others MURDOCH DERSLERİ

MURDOCH DERSLERİ

25.07.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

İngiltere’de 168 yıllık News Of The World gazetesinin sonunu getiren, baba oğul Murdoch’ları Avam Kamarası’nda özür dilemeye mecbur bırakan ‘telefon dinleme’ ve ‘rüşvet skandalı’, sermaye ve iktidara odaklı medyanın başta ‘editoryal bağımsızlık‘ olmak üzere etik değerlere dönüşü açısından, Türkiye’ye de örnek oluşturacak dersler içeriyor

MURDOCH DERSLERİ

Avustralyalı medya baronu Rupert Murdoch 1980’lerin başında satın aldığı The Times, Sun gibi gazeteleri Fleet Street’in dışına taşımaya çalışırken geleneksel İngiliz gazeteciliğe ağır bir darbe indiriyordu. İngiltere’de iktidarda Thatcher vardı; Muhafazakar Parti’nin sendikalara karşı açtığı savaş, teknoloji atağı yapan Murdoch’a matbaa işçilerine sokağı göstermesi için eşsiz bir fırsat sunuyordu. 1986 yılı boyunca Londra ‘Sun Grevi’ ile çalkalandı. Avustralyalı patron, gazeteleri bir gecede yeni baskı tesislerine taşımayı başarmıştı! Sonraki yıllarda Babıali’nin İkitelli’ye taşınmasına ilham veren bu zorunlu göç, İngiltere’de Fleet Street’le özdeşleşmiş basının yerini ‘yeni medya’ya devretmesinin miladı oluyordu. Medya devi Murdoch’un önlememez yükselişi böyle başladı ve 25 yılın sonunda 32 milyar dolarlık küresel bir hegemonyaya dönüştü.
Avustralya’dan, İngiltere’ye oradan ABD’ye uzanan, ‘üzerinde güneş batmayan’ medya imparatorluğu baba oğul Murdoch’ları Avam Kamarası Medya Komisyonu önünde ifade vermeye mecbur kılan ‘telekulak’ ve ‘rüşvet’ skandalıyla ilk kez sarsıldı.

BASINDA CEO’LARIN TEKELİ
İngiltere’deki gelişmeler, sermaye ve teknoloji egemenliğine dayalı CEO’ların tekelindeki ‘Murdoch rejiminin çöküşü’ ve editoryal bağımsızlığını mesleğin temel ilkelerinden, ‘etik’ değerlerinden alan ‘medyanın yeniden doğuşu’ yönündeki umutları artırıyor.
Medyayı İngiltere özelinde ‘Murdoch tröstü’nden kurtarmanın neredeyse hiç şansının kalmadığını düşünüldüğü bir sırada, ‘News Corp’un tsumami dalgaları gibi önüne geleni yutmasının önlenmesi için bir ‘mucize’ gerekiyordu. O mucize ‘olumsuz’ anlamda gerçekleşti ve Murdoch’un İngiltere’de satın aldığı ilk gazete olan News Of The World’ün ‘şifre kırarak’ 4 bin kişinin telefonlarını dinlettiği, bu amaçla polise rüşvet dağıttığı ortaya çıktı.
Gazetenin eski yayın yönetmeni ve News İnternational’in CEO’su Rebekah Brooks gözaltına alındıktan sonra istifa etmek zorunda kaldı.
168 yıllık gazete News Of The World (NoW) yayım hayatına son verdi.
Murdoch ise Avam Kamarası’nda yaşananlardan duyduğu utancı, ‘Bu bir özür değil ama ihmalkarlığımı açıklayabilir’ sözleriyle ifade etti.

MUHABİR ÖLÜ BULUNDU
Skandal; gazetenin eski yayın yönetmenini, iletişim danışmanı yapan İngiltere Başbakanı Cameron’a da uzanıyor.
Medyanın ‘telekulak’ skandalıyla çalkalandığı günlerde NoW gazetesinin eski muhabirlerinden Sam Hoare’nin evinde ölü bulunması da kuşku vericiydi.
Guardian, Financial Times ve Independent gibi gazeteler, ABD’de Nixon’u istifaya götüren ‘Watergate’ skandalının Washington Post tarafından çıkarılması sürecindekine benzer şekilde olayın üzerine gidiyorlar. Guardian Gazetesinin araştırmacı muhabiri Nick Davies mesaj kutuları dinlenenler arasında kaçırılan ve öldürülen küçük bir kızla; Afganistan ve Irak’taki terör kurbanlarının ailelerinin de olduğunu kanıtlayan ilk gazeteci oldu.

SKANDAL DERSLERİ
İngiltereyi sarsan skandalın boyutlarını The Economist Türkiye Temsilcisi Amberin Zaman, Milliyet Okur Temsilcisi’ne yorumladı: “News Corporation skandalı birçok ders içeriyor. Birincisi, aileler tarafından yönetilen medya imparatorluklarının artık modern medya yapılandırmalarına ayak uyduramadığını anlatıyor bizlere. News Corporation kadar büyük bir şirketin 80 yaşında bir adam ve üç cocuğu tarafından yönetilemeyeceği, onların ihtiraslarına, kavgalarına kurban edilemeyeceği bu süreçte iyice ayukaya çıktı.
Skandalın bir farklı boyutu ise demokrasi ve serbest piyasanın ayrılmaz bir bütün olduğunu gösteriyor. Zira tekelleşmenin getirdiği kirlilik, pervasızlık son kertede bireysel özgürlükleri hedef alırken, beri yandan şirkete ve hissedarlarına da büyük zararlar getiriyor. News of The World gazetesi illegal yöntemlerle tirajını patlatırken kendi kuyusunu kazdığının farkında değildi.
Başkaların açıklarını çıkarırken, kendi açıklarını yine medyadaki rakiplerinin ortaya çıkaracağı aslında hiç de sürpriz değildi. Siyasetçilerin bu iğrenç oyuna tav olmaları ise hırsın aklın ve ahlakın her daim öne geçebileceğinin hazin bir örneği...”

TELEFON DİNLEMELER
İngiltere’de yaşananlar Türkiye gibi ‘telefon dinlemeler’ konusunda sicili parlak olmayan ülkeler için önemli bir deneyimdir. Yasal olmayan dinlemeler bir yana, yasal olan dinlemelerdeki ‘hukuksuzluk’ da başlı başına bir sorun yaratmaktadır.
Yargıtay’ın telefon dinlemelerle ilgili aldığı bir karar büyük bir önem taşımaktadır. Ergenekon iddianamesinin eklerinde yer alan ancak davayla ilgisi olmayan bir telefon konuşmasının bir gazetede yayımlanmasını hukuka aykırı bulan Yargıtay, mahkeme kararını bozdu. Bu gazetecilik etiği açısından önemli bir adım ancak yeterli değil. Telefon dinleme ile elde edilen bilgiler soruşturma aşamasındayken eğer davayla ilgili değilse, dinlenen kişiye bu durum bildirilmeli ve söz konusu kayıtlar imha edilmelidir.

24 TEMMUZ BASIN GÜNÜ
Dün 24 Temmuz Basın günüydü... 1908’de gazetecilerin sansüre karşı verdikleri onurlu mücadele birkez daha hatırlandı. Türkiye’de çok sayıda gazeteci cezaevinde; düşünce özgürlüğü hiçe sayılarak tutuklu bulunuyorlar. TBMM ifade özgürlüğünü ihlal eden yasaları tatilden sonra öncelikle gündeme almalı.
‘Murdoch skandalı’ ise sermaye ve teknolojiye dayalı medya gücünün sınırlarını göstermesi ve ‘editoryal bağımsızlığa’, dürüstlük ve güvene dayalı gazeteciliği öne çıkarması açısından yeni bir başlangıç oluşturuyor.


FİTCH ELEŞTİRİSİ


Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu olan Fitch, Türkiye’yi cari açık riski nedeniyle uyardı. Fitch analisti Ed Parker, “Türk ekonomisinde ısınma sinyalleri görülüyor, Türkiye AB’deki krize cari açık yüzünden diğer gelişmekte olan ülkelerden daha açık, yüksek cari açığın yarattığı belirsizlik nedeniyle not artışı belirsiz ve Merkez Bankası’nın politika bileşiminin başarısı en iyi ifade ile karışık” diye yazınca, hayli alaycı bir tepki Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’dan geldi.
22 Temmuz tarihli Milliyet, Çağlayan’ın “Fitch yine ‘Fitch’liğini yapmış” sözlerini manşet yapmıştı. Serdar Deniz eleştiriyor:
“Milliyet gazetesini yıllardır okurum ve diplomasi dilini son yıllarda değişse de en iyi kullanan gazete olarak tanıdım. Ancak bugünkü manşetinizde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın “Fitch yine ‘Fitch’liğini yapmış” şeklindeki ifade hiç hoş olmamış.
Ayrıca, bir uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu olan Fitch’in uyarısını haberin başlığında anlamsızca “Bakan Fitch’i çekti” gibi zorlama bir ifadeyle kullanmanız da ayrı konu. Böylesine ciddi bir konuyu sulandırmanız hiç hoş değil. Diyelim ki bakan argoya kaçacak bir latife yaptı, bu manşete taşınacak bir söz müdür?
Dünya ekonomisi altüst olmuşken insanlar ‘acaba biz de bu krizden etkilenir miyiz’ diye kaygılıyken Milliyet’in yaklaşımı bu olmamalıydı.”



HOŞGÖRÜSÜZLÜK


Banu Kendar adlı okurumuzun eleştirisi de şöyle:
“Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Yılmaz Esmer yürüttüğü ‘Türkiye Değerler Araştırması’ndan çıkan sonuçlara göre; deneklerin önemli bir bölümü eşcinseller, nikâhsız yaşayan çiftler, Hıristiyanlar, şeriatçılar ya da kızı şort giyen insanları komşu olarak istemiyor. Milliyet gazetesi bu araştırmaya ‘Tahammülsüz milletiz’ başlığını atmış. Ancak tahammül güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilme, dayanma, insanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, katlanması olarak genellikle tanımlanır. Yani tahammül edeni tahammül ettiği şeye karşı olumlayan bir anlamı vardır.
Haberde, ‘tahammül’ kelimesi yerinde kullanılmamıştır. Bu araştırma sonucu milletin tahammülsüzlüğü olarak değil, hoşgörüsüzlüğü olarak açıklanabilir. Irkçı, muhafazakar ve bağnazlıkla açıklanabilir ancak. Tahammül nerede kullanılır derseniz ona da şu yanıtı verebilirim: ‘Haberiniz benim tahammül sınırlarımı zorladı’.”