Nasıl bir MGK?ÇAPRAZ ATEŞASLI ÖKTENER - ÖMER ERBİL - ÜMRAN AVCITürkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinde yol haritasını belirleyecek olan Katılım Ortaklığı Belgesi ve Türkiye’nin taslağını hazırladığı Ulusal Rapor’da Milli Güvenlik Kurulu (MGK), önem arzeden politik başlıklar arasında yer alıyor. Anayasa’nın 118. maddesinin gözden geçirilmesi, MGK’nın rolünün daha açık bir şekilde tanımlanması, kurulun asker ve sivil üye bileşiminde değişiklik yapılması gündeme geldi.
Prof. Dr. Bülent Tanör Demokrasilerde bu kurulun yeri yok MGK’nın demokrasilerde yerinin bulunmadığına dair, 1997 ve 1999’da birinci ve ikinci TÜSİAD raporlarında yeterli bilgiler vardır. Bu yüzden benim önerim, Türkiye’de 1960 öncesinde ve dünyanın İtalya, Fransa gibi belli başlı demokrasilerinde olduğu gibi Milli Güvenlik Kurulu yerine, Milli Savunma Yüksek Kurulu’nun oluşturulmasıdır. Daha dar kapsamlı bir kavram olan savunma sorununun her tarafa çekilebilen Milli Güvenlik kavramı yerine geçirilmesi yerinde olur. Bunun için, MGK’nın bir anayasa kurumu olmaktan çıkarılması gerekir. Bu görüşlerimden vazgeçmiş değilim. Fakat, işin hayata geçirilmesi bakımından ve Türkiye’nin somut gerçekliklerini de hesaba katarak, daha evrimci, pragmatik ve tedrici ilerlemeler daha yararlı olacaktır. Bu bakımdan Anayasa’nın 118. maddesinde yapılacak bir değişiklikle MGK’nın sivil üye sayısının arttırılması gerekir. Yine aynı maddede geçen ve MGK’nın kararlarının bir tavsiye kararı anlamını aşan, "Öncelikle dikkate alınır" ibaresinin metinden çıkarılması, bu kurulun bir danışma organı olduğunun vurgulanması, milli güvenlik kavramının sadece ve sadece iç ve dış güvenlik konularına indirgenmesi
son derece yararlı olacaktır. Ancak bu yetmez. 2945 sayılı yasanın temelden değiştirilmesi şarttır. Buradaki yetkiler Anayasa’nın 118. maddesindeki yetkileri bile aşmaktadır. Maalesef MGK Genel Sekreterliği zaman zaman bir gölge başbakan rolü oynayabilmektedir. Ne yazık ki bu kanunun anayasaya aykırılığını ileri sürmek mümkün değildir. Anayasa geçici madde 15, fıkra 3 dolayısıyla yapılacak olan şey, 118. madde ile 2945 sayılı kanunda sivilleştirici ve demokratikleştirici değişikliklerdir. Bunlara normalleşme adı verilebilir. Çünkü Türkiye’de askeri kurumların sivil siyasal hayat üzerindeki vesayetini öngören düzenlemeler ve kurumlar daha çok 1961 ve 1971 sonrasının ürünüdür. Türkiye 1946 - 1960 arasında demokrasiye çok daha sivil bir giriş yapmıştı. Bu nedenle sivilleşme talebi bir anlamda normalleşme, ya da zaten tanıdığımız bir sivil demokrasiye dönüş anlamına gelecektir. Evrensel Avrupa stardartlarının gerekleri de budur.
Coşkun Kırca Politikacılar akıllarını başlarına alsınlar MGK’nın olduğu gibi kalması gerekir. MGK’da sivillerle askerler arasında zaten yeterli derecede bir denge mevcut. Bu dengeyi bozmamak lazım. MGK’nın bildirdiği görüşler hukuken tavsiye niteliğindedir. Bakanlar Kurulu bu tavsiyeleri görüşür ve gerekene karar verir. Türkiye’deki sistem bu. Bunun değişmesi için hiçbir sebep görmüyorum. Avrupa’nın bu konudaki düşünceleri yanlıştır. Onlar Türkiye’de, silahlı kuvvetlerin siyasete müdahale etmesine MGK’nın imkan verdiğini zannediyorlar. Böyle birşey yok. Silahlı kuvvetlerin zaman zaman sesinin yükseltmesinin tek sebebi, siyasetçilerin anayasadan doğan görevlerini yerine getirmemesidir. Siyasetçiler anayasadan doğan görevlerini yerine getirir, bölücülüğe ve laiklik düşmanlarına karşı gerekli mücadeleyi yaparlarsa silahlı kuvvetler zaten sesini yükseltmek ihtiyacını duymaz. Politikacılar, laiklik ve bölücülük tehlikesine karşı duyarsız kalırlarsa, MGK olmasa da silahlı kuvvetler sesini yükseltir. Sorunun çözümü, politikacıların akıllarını başlarına almalarıdır.
Emekli Koramiral Atilla KıyatMGK Avrupa’da da var MGK zaten Anayasa’ya göre hükümete sadece tavsiyede bulunabilir. Benzer kurumlar AB ülkelerinde de var. MGK’yı danışma kurulu gibi tutmak sivil otoritenin elinde. Tavsiye kararlarını uygulamak ya da uygulamamak basiretini sivil otorite gösterebilmeli. Sivil otorite boşluğu nedeniyle, dışarıya ülkeyi MGK idare ediyor görüntüsü veriliyor. Ulusal Belge’de, MGK ile ilgili yapılacak çok fazla bir şey yok. Anayasa’ya baktığınızda bu bir danışma kuruludur. Yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığını, sivil asker sayısındaki değişikliğin yeterli olduğunu, Anayasa değişikliğinin de gerekmediğini düşünüyorum.
ENTELLEKTÜEL BAKIŞ