The Others Ödünç hayatlarla yaşayanlar

Ödünç hayatlarla yaşayanlar

22.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ödünç hayatlarla yaşayanlar

Ödünç hayatlarla yaşayanlar


Ayşegül Aydoğan İstanbul


Kiminin böbreği, kiminin karaciğeri veya kalbi pes etmişti, ama onlar pes etmedi, yılmadı. Onlar, ölümün kıyısından dönen, organ müjdesiyle yaşama ikinci bir kez "merhaba" diyenler; organ bağışıyla yeniden doğanlar.
Bir başkasının organlarıyla yaşayabileceklerini öğrendiler, ama ülkelerinde organ bulmanın ne kadar zor olduğunun da farkındaydılar. Doktorların yaşamlarını sayılı günlerle ifade ettiklerinde umut ve karamsarlığı bir arada yaşadılar. Yine de onlar organ bekleyen yüzlerce kişi arasındaki şanslı hastalardı. Bugün hepsi, canlarına can katan organları bağışlayan ailelere minnet borçlular.
Türkiye'de kalp nakli yapıldıktan sonra hayatta kalan ilk hasta Saffet Mirasçıoğlu, doktorların "günlerin sayılı" dediği ve nakledilen kalbini bir kadından alan Aydın Topal, annesinin böbreğiyle hayata döndükten sonra sağlıklı bir bebek dünyaya getiren Hatice Gedik, iflas eden böbreğinin yerine ölen 5 yaşındaki bir akraba kızından aldığı böbrekle sağlığına kavuşan Yaşar Solak ve diğerlerinin öyküsü...

Trafik zasında ölen bir gencin kalbiyle yedi yıldır yaşıyor

Organ bulma şansını yaşayan hastalardan 51 yaşındaki Saffet Mirasçıoğlu bir başkasının kalbiyle tam yedi yıldır yaşıyor. Kendi deyimiyle "fazladan, eşantiyondan" yaşayan Mirasçıoğlu, "Altı yıl önce ölmek varken şimdi yaşıyorum" diye özetliyor durumunu.
Yeniden doğmasını sağlayan kalbi, trafik kazasında ölen 28 yaşındaki bir gençten aldı, ancak ikinci kalbini kimden aldığını hala bilmiyor. Minnet borçlu olduğunu ifade ettiği aileye bir teşekkür bile edememenin huzursuzluğunu yaşıyor. Mirasçıoğlu'nun kalp hastalığı 1989'da geçirdiği ağır bir enfarktüs sonrası ortaya çıktı. Yedi gün komada kalan Mirasçıoğlu'na bir yıl sonra yapılan by - pass ameliyatı da çare olmadı.
Kalp nakli için iki ay bekleyen Mirasçıoğlu, anne ve babası başta olmak üzere bir çok yakınını da kalp hastalığından kaybetti. Her ne kadar kendini "muazzam şanslı" olarak görse de iki ayın "bir ömür" gibi geldiğini söyleyen Mirasçıoğlu, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Doktorlar hayatta kalmam için tek çarenin kalp nakli olduğunu söylüyorlardı. Bana en fazla iki ay ömür biçilmişti. Ben o kadar bile zamanım olmadığını biliyordum. Her dakika hatta her saniye ölüme biraz daha yaklaştığımı hissediyordum. Bir gece telefonla kalp bulunduğunu söylediklerinde hem çok heyecanlandım hem de biraz korktum. Çünkü nakilden sonra da yaşayamayabilirdim. Ama zaten günlerim sayılıydı. Ölmek üzereydim."
Miraşçıoğlu, organ bağışı için yaptığı çağrı ise çok açık; "Gelin bu organ sorununu ortadan kaldıralım."

Bir kadının kalbiyle hyat buldu

Aydın Topal (39) ise bir kadın kalbiyle başlamış yeni yaşamına. Kalbin çok zor bulunan bir organ olduğunu kaydeden Topal "Bana dünyaları verseler bundan daha değerli olmazdı. Kalbin bulunması milyonda bir şans. Trilyonları olan adam da bir şey yapamıyor. Kalp diğer organlara benzemiyor" görüşünü dile getirdi.
İki yıl önce organları bağışlanan Melek Çallı'nın kalbi nakledilen Topal'ın hastalığı 1996'da ortaya çıktı. Teşhis konulduktan sonra dört ay hastanede yatan Topal'a doktorlar tek alternatifin kalp nakli olduğunu söyledi.
Hastalığı sırasında 39 kiloya kadar düşen Topal şöyle konuştu:
"Açık açık ölümü bekliyordum. Bir gün de olsa yaşamaya razıydım. Nakilden sonra hayata daha da bağlandım. Zamanı dolu dolu yaşamak istiyorum. Kendimi kısıtlamak istemiyorum. Türkiye'de kadın kalbi takılan ilk erkeğim. Nakilden sonra pek bir şey değişmedi. Kahveye gittiğimde arkadaşlar, `Biraz dikkatli konuşun aramızda bayan kalpli biri var' diye espri yapıyorlar."
Melek Çallı'nın ailesiyle nakilden sonra ahbap olduklarını anlatan Topal, organ bağışı için de "Organ bağışının önemini anlamak için illa ki bir yakınınızın ya da kendinizin başına gelmesini beklemeyin" mesajını verdi.

"İdrara çıkınca ağladım"

Sekiz yıl böbrek yetmezliği çeken ve dört yıl önce annesinden aldığı böbrekle hayata dönen Malatyalı Hatice Gedik (33), önceleri öleceğini ve hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağını düşünerek karamsarlığa kapıldığını belirterek şunları söyledi:
"Şimdi iki buçuk aylık bir bebeğim var. Nakilden önce haftada üç gün diyalize giriyordum. 32 kiloya kadar düştüm. Nakilden sonra ilk idrara çıktığımda oturup ağladım. Sanki bir bebeğin emeklemesi, adım atması gibi bir şeydi."
"Öldükten sonra beden çürüyeceğine bir can kurtarmak kadar güzel ne olabilir. Keşke dört böbreğim olsa da bağışlasam" diyen Gedik, "Oğlum Cem'in doktor olmasını istiyorum. O doktor olacak ve annesinin çektiği sıkıntıları başkasının yaşamamasını sağlayacak" diye konuştu.

5 yaşındaki akraba kızının böbreği takıldı

Şişli Belediyesi'nde Zabıta Müdür Yardımcısı olarak çalışan Yaşar Solak'ın (45) böbreği ise 1990'da iflas etti. Solak iki yıl böbrek bekledi.
Nakili buruk bir sevinçle gerçeklen Solak, trafik kazasında ölen beş yaşındaki bir akraba kızının böbreğiyle hayata döndü.
Hastalığı sırasında sürekli diyalize girmenin kendisini ve ailesinin tüm huzurunu bozduğunu anlatan Solak herkesi organ bağışı konusunda duyarlı olmaya çağırarak "Hepimiz toprak olup gideceğiz. Niye başkalarını yaşatmayalım" dedi.