17.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Büyük medya patronu William Parish 65. yaşgününün yaklaştığı günlerde oldukça keyiflidir. Kızı Susan'la hayatı doğru yaşadığını düşünen, pek çok filmde önümüze çıkan zenginlerden biridir işte. Filmin açılışında geçirdiği bir kalp krizinde ölümünün doğumgününde gerçekleşeceğini duyar. Aynı gün Susan bir yabancıyla tanışır. Ondan hoşlanır ve güzel zamanlar geçirir. Ama bu yabancı adam, tam onlar ayrıldığında ölür. Aynı akşam Joe Black adlı bir genç Parish'in hayatına giriverir. Bu genç adamın geçmişi ve geleceği yoktur. Sadece bir görevi vardır: Can almak. Çünkü o aslında belki de Azrail'in ta kendisidir. Dünyaya tatile gelen bu ölüm meleği kendisine genç bir vücut bulmuştur aslında. Joe, Parish'le olan diyaloglarında insan olmayı ve ölümün insan hayatına etkilerini tartışır. Parish ise onunla kendi hayatının pazarlığını yapmak ister. Ölmek istememektedir. Bu arada Susan onun aşkı keşfetmesine neden olur. Susan ise bu adamı tanımaktadır. Çünkü hiç de uzak olmayan bir geçmişte onu tanımış ve ondan hoşlanmıştır.
Bir defa filmin güzel bir konusunun olduğu söylenebilir. 1934 yapımı "Death Takes a Holiday" adlı filmin yeni versiyonu. Hatta öyle bir versiyon ki ilkiyle pek ilgisi kalmamış. Ölüm meleğinin yeryüzüne tatile gelmesi hele bu rolde Brad Pitt'in olması, Anthony Hopkins'in zengin medya patronunu oynaması ve filmin Martin Brest gibi iyi ve sade filmlere imza atan bir yönetmenin çekmesi onu oldukça cazip hale getiriyor (Yönettiği bazı filmlere "Geceyarısı Av" ve "Kadın Kokusu" örnek verilebilir).
"Susan'ı oynayan Claire Forlani'nin varlığını da unutmamalı tabii ki. Ama yine de 3 saat süren bu filmde bazen sıkıldığınızı hissediyorsunuz ve filmin bazı cilalarını da fark ediyorsunuz. Sonuçta ölüm kadına aşık olmuştur ve onu da yanında götürmek istiyordur. Kolayca dalga geçilebilecek ve sırıtacak, başka yönlere çekilebilecek bir cümle bu. Brest belki de bu cümlenin ciddiye alınarak seyredilmesi için bu kadar uzun tutmuş bu filmi. Bu bir bakıma anlaşılır bir şey. Ama yer yer sıkılmanıza da engel olmuyor. Zaten bu ihtimal yüzünden Brad Pitt ve Claire Forlani gibi yüzlerine bakmaktan sıkılınmayacak gençler ve Anthony Hopkins gibi oyunculuğundan kimsenin şüphe duymayacağı bir aktörde karar kılınmış. Film Amerika'da pek iş yapmamıştı. Ama Amerikalı seyirciler zaten çok çok önemli bir film olmadıkça uzun filmlere pek rağbet de etmezler.
Sonuçta içinde ölüm olmasına rağmen sıcak bir film "Joe Black". Brest'in dokunaklı yaklaşımını bu filminde de hissedebilirsiniz...