The Others 'Özbeöz Türküz'

'Özbeöz Türküz'

12.04.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Ev temizliğinde Moldovalıların tahtına Bulgar kadınların oturduğu" haberine yoğun tepki var. Muhabir, "Bulgar değil, Türküz" diyen okurdan özür diliyor

Özbeöz Türküz



Özbeöz Türküz



Tarih paçamızdan çekiştiriyor!
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Balkanlar'dan Ortadoğu'ya, Kafkaslar'dan Avrupa'ya kadar uzanan geniş coğrafyada patlayan, özellikle etnik kökenli sorunlar için vaktiyle çok yinelediği bir sözdü bu. Dağılan Osmanlı İmparatorluğu'nun yönettiği topraklarda kurulan onlarca devlette çıkan sorunların bir şekilde Türkiye'yi ilgilendirdiğini vurgulamak için kullandığı bir söz.
Irak'taki soykırım girişimlerinden kaçan Kürtlerden Bosna - Hersek'te etnik temizliğe soyunan Sırplara karşı savaşan Boşnaklara, topraklarının bir bölümü işgal edilen Azerilerden isimleri zorla değiştirilen Bulgaristan'daki Türklere kadar çare arayan gözlerin baktığı yer Türkiye'ydi. Bedeli çok ağır da olsa bazısı çözüldü o sorunların, bazısı uyutuluyor, bazısı da tarihe kanlı sayfalar ekleyerek sürüyor!
1980'lerin ortasından itibaren Türkiye'yi çok ilgilendiren bir sorun da, Bulgaristan'daki Türklere yöneltilen baskılardı. Anayasa'daki azınlık haklarını reddeden Todor Jivkov yönetimi okullardaki Türkçe eğitimi kaldırırken Müslümanların ibadetlerine sınır koymuş, Türk adları Slav adlarına çevrilmeye başlanmış, direnen Türk köyleri askerlerce kuşatılmıştı. Totaliter rejim sırasındaki bu baskıların ardından Türkler, ülkesinden sınırdışı edilen küçük kral ll. Simeon'un yarım yüzyıl önce yaptığını yapmışlardı; Türkiye'ye gelmişlerdi!
Simeon'un annesi, ablası ve küçük köpeğiyle birlikte Mısır'a götürülmek üzere getirildiği Türkiye, binlerce Türk için son duraktı. 1980'lerin sonunda göç edenler kendilerinden "Türk asıllı" diye söz edilmesine kırılıyor, "Biz vatanımıza geldik" diyorlardı.

Temizlikçi ve bakıcı kadınlar
Bulgaristan Türklerinden gelen 100 dolayında imzalı, bir o kadar da imzasız mektup var önümüzde. Tamamında, 28 Mart'ta "Moldovalıların tahtına Bulgarlar oturdu" başlığıyla yayımlanan haberde geçen ifadeler, özellikle Türklerden "Bulgar" diye söz edilmesi eleştiriliyor.
Aslı Çakır'ın haberinde, evlerde temizlik ve bakıcılık yapan kadınlar, sektörde Moldovalıların giderek daha az tercih edildiği ve "artık Bulgarların gözde olduğu" anlatılıyor. Metinde, "Bulgaristan'dan gelenlerin hepsi Moldovalılar kadar kültürlü olmuyor belki ama onlar da Türk asıllı göçmenler oldukları için bizim geleneklerimize çok daha iyi uyum sağlıyorlar", "... Bulgar çalışanlar konusunda her şey güllük gülistanlık değil...", "Neden Türkler değil de dışarıdan gelenler tercih ediliyor" gibi ifadeler var.

"Jivkov yapamadı, siz yaptınız"
Salih Şen, Süleyman Tüfekçi, Veysel Gazi, Dr. Yalçın Hacıoğlu, Nihat Ayyıldız Bayraktar, Dr. Savaş Vural, İsmet Yılmaz, Süleyman Türksöz, Seyhan Karaahmet, Tamer Katip, Ferdin Adalı, Metin Şentürk, Kader Solak, Erdinç Kahraman, Zeynep Toker, Behçet Bahtiyar, Ali Eyüpoğlu, Nebahat ve Adler Savaş ile Hüseyin Eryılmaz'ın mesajları aynı görüşleri taşıyor:
"Biz bunca yıl totaliter Jivkov rejimine direndik, Türklük mücadelemizi verdik. Ezilip, aşağılanmamıza rağmen Türklüğümüzden utanmadık, asla ödün vermedik. Bizi Jivkov yönetimi Bulgar yapamadı! Ama Milliyet bir çırpıda yaptı!"
Bulgaristan'dan (Razgrad) yazan Gülçin Ahmedova, "etnik kimlik ve inançların şehitler verilerek korunduğunu", "ancak haberde haksız - yanlış genellemeler yapılarak amatörce davranıldığını" vurguladıktan sonra ekliyor:
"Sorumsuzca veya dikkatsizce yazılmış, diyorum. Çünkü buna benzer bir yazının bilinçli yayımlanması gibi amatörce bir yaklaşımı Milliyet gibi hem Türkiye'de, hem de yurtdışında sevilen ve okunan ciddi bir gazeteye yakıştıramıyorum."
İskender Girgin, "Bulgar" sözcüğünün "anadili Bulgarca ve genelde Ortodoks Hıristiyan" bir kökeni, "Türk" sözcüğünün de Bulgaristan'da anadili Türkçe ve Müslüman olanları ifade ettiğini vurguluyor. Girgin, "Bulgaristan'da anadili Türkçe olup da Ortodoks Hıristiyan kişiler de mevcut. Onlar kendilerini 'Gagauz' olarak adlandırıyorlar. Moldova'da önemli sayıda Gagauz yaşamaktadır, Moldovalı olarak anılan kişiler genelde Gagauzdur" diyor. Şerif Bahtiyar, tepkisini, "Yazarın Atatürk'e nasıl bir yakıştırma yapacağını merak ediyorum. Selanik'in Türkiye dışında olduğunu hatırlatmama gerek var mı, bilemiyorum" sözleriyle dile getiriyor.
Nermin Tunç, "Bulgarlar'ın 'Pis Türk' dediği bu insanlara kendi vatandaşlarının 'Bulgar' demesinin o toplum üzerinde nasıl bir etki yaratacağını bir düşünün isterseniz" uyarısını yapıyor.
Meryem Çelebi, "Hem 'Türk asıllı göçmenler', hem de 'Bulgarlar' diyorsunuz. Bir karar verip öyle yazsaydınız" dedikten sonra başka bir noktaya dikkat çekiyor: "Ayrıca 'kültür seviyesi düşük' derken de, bu ülkenin kültür seviyesini göz önünde bulundursaydınız, biraz garip kaçıyor yani."
Ve Jülide Gezer. Diyor ki:
"Çocuklarımız inşallah bizden daha güzel bir Türkiye'de yaşarlar. 1989'da tüm güzel şartları, güzel insanları ve gerçekten Türkiye koşullarından daha güzel bir yaşamı bırakarak geldik vatanımıza. Türk olduğumuz için ve bu sıfatla anılmak için geldiğimiz ülkede 'Bulgar' yakıştırması, takdir edersiniz ki, insanın canını çok acıtır."

'Yanlışlık için özür dilerim'
Tepki gösterilen nitelemeler, başlığı da sorunlu görünen haberde birkaç kez yineleniyor. Yazımında önemli yanlışlara düşülen haberin yeterli denetimden geçmediği anlaşılıyor.
Muhabir Aslı Çakır, kastını aşan ifadeler için üzgün. Türkleri ayırmak üzere yazdığı "bir kısmı" ifadesinin metin kısaltılırken çıkarıldığını ve arzu etmediği bir sonucun doğduğunu söylüyor:
"Gelen e - postalar ve fakslardan da gördüğüm gibi, kendilerini bu derece üzen bir yanlışlık yaptığımız için özür dilerim."
Haklı eleştirilere yol açan ifadeler yanlış. Üstelik tarihi bulgular; Bulgarlar'ın etnik kökenlerinde Türk boylarının varlığına işaret ediyor. Demek ki tarih, unutulduğunda, paçalarımıza talihsizlik olarak da yapışıyor!