The Others Pazartesi yazıları

Pazartesi yazıları

19.11.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Pazartesi yazıları

Pazartesi yazıları

Pazartesi yazıları

İFTAR vakitleri eskisi gibi neşeli değil. Bu yıl pek bir içimiz kararmış. "Ayol bey, sen her sene ‘Bu yıl da pek bir içimiz karardı’ diye diye bu yaşa geldin. Hâlâ akıllanmadın" dedi benim hanım. Doğru yani dediği. "Hanım" dedim "Tamam da mesela şu televizyondaki iftar sofrası reklamlarına eskiden kafamı takmazdım. O zaman da zam vardı, pahalılık vardı. Şimdi rahatsız oluyorum. O yemek tariflerini yapmaya kalksak bir tanesine bizim emekli maaşı yetmez". "Üf" dedi "Yine çenen düştü, hadi hadi soğutma çorbayı"... Haksız sayılmaz yani...

İFTAR üzerine Mehmet Ali evladım karşımızda. Özlemişiz keratayı. "Vallahi sevimli oğlan. Ne yapsa kızamıyorsun velete" diyor bizim hanım. "Kızı yaşındakiyle evlendi, olur mu" diye soracak oluyorum. Hanım köpürüyor; "Yahu sana ne elalemin keyfinden. Bak hep böyle yapıyorsun. Fesat adamsın vesselam fesat"... O sırada Mehmet Ali kardeşim "Kestane değil efsane döndü" diyor. Hanıma dönüyorum; "Şu sobanın üstüne koysana kestaneleri, kızarsın da Mehmet Ali oğlumuzu seyredelim" diyorum. Yeni kızlarımız da pek güzel. "Sen otur oturduğun yerde. Bu yaşa geldin, hâlâ aklın fikrin orada" diye içerliyor bizimki.

TARTIŞMA programları da bir alem. Her kafadan ses çıkıyor. Kimin ne dediğini anlamak mümkün değil. Kim daha çok bağırırsa o haklı galiba. İsmail Nacar kardeşim bu konuda pek bir yetenekli. Merdaneli çamaşır makinesi gibi. Bir de Hüseyin Üzmez var. Fılaş’ta bizim Savaş oğlumuzun yayınında. Savaş Ay’ın kasketine takmış bizim hanım; "Acaba uyurken de çıkarmıyor mu" diye sormaz mı! Nereden aklına gelir bunlar bu kadının, bir türlü anlamadım. Ne cevap versem? "Sen şu ıspanaklı börekten bir tabak daha versene" dedim, ne yapayım...

BÜLENT Ersoy’un sesine bayılır bizim hanım. Haşmetli kadın doğrusu. Hani derler ya, hükümet gibi kadın. Ezan nasıl okunsun diye tutturmuşlar, Reha Bey evladım onu da çağırmış. Vallahi tepiştiler durdular. Çekirdek dayanmadı bu telaşa. Tepeleme doldu tabak, farkında olmamışız...