The Others Popüler çöplük

Popüler çöplük

04.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Popüler çöplük

Popüler çöplük



Popüler olmak... Hem o kadar kolay, hem o kadar zor ve bir o kadar metro hızında giden bir yolculuk. Bugün olamadım diye üzülmeyin. Acele etmeyin. Bu kadar çabuk tüketilen bir ülkede kuramcıların öngördüğü sürenin de önünde bir hızla, daha nice vatandaşımız bu labirentin içinden geçecek...
Bir gün önce bir televizyon kuruluşunun görev adamıydı. Bir masası, bir sandalyesi, önünde bir bilgisayarı ve kapısını aşındıran insanları vardı. Bir gün sonra onu televizyonda gördük. Bir gün daha sonra, gördüğümüzün farkını fark ettik. Ve daha sonraki bir gün, onun adına tartışmaya başlamıştık bile. Daha sonraki günlerde olan olmuştu. O popülerdi. Masa, sandalye, kapı ve gecenin karanlığındaki yalnızlığı bitmişti. Saçları, gözleri, kıyafeti, konuşması, mimikleri ile o çok sevdiğimiz mertebeye ulaşmıştı; halka mal olmuştu...
Nice isimler vardır; şehrin dışındaki çöp dağının üstünde tüten... Sabah ya da akşam fark etmez, kamyonun arka kapağını açıyor bir adam, kaldırımın kenarındaki tenekeyi sırtlıyor ve o muazzam dehlizin içine döküveriyor. Popüler çöplüğüne doğru çıkan, sayısı bilinmez kamyonlardan birinde yan yana, üst üste duruyorlar. Sallana sallana o karanlığın is kokan çılgınlığında şehirden uzakta bir tepenin ardına yol alıyorlar.
Bir kuaför dükkanının dönen kilidinin üzerindeki anahtar, bir sonraki gün, beş yıldızlı otelin jakuzili odasının düğmesini çevirebiliyor bu ülkede. O üstümüze üstümüze gelen şöhret travmasından payını almak isteyenler için bu ülkenin toprakları yeter. Yolda yürürken imrenen bakışların, küçük bir peçeteye bir imza almanın önüne geçilmez açlığındayız. Onun için diyorum bir gün mutlaka size de gelir. Limuzinlere binersiniz, Acapulco'ya gidersiniz, smokin de giydirirler, şarkı söylersiniz, albüm de yaparlar, bütün anketlerin vazgeçilmez ismi olursunuz, bilmece ve bulmacalarda resimleriniz boy boy bulunur, burcunuzu tüm vatandaşlar bilir, sevdiğiniz yemekler, giydiğiniz pantolon halka mal olur. Ama bir gün; işte o gün... Kaçınılmaz, popüler çöplük sizi beklemektedir. Kaçarı yoktur. Zaman veremiyorum. Sadece bildiğim o kamyonun içinde mutlaka yeriniz olacağı ve o yolculuğa çıkacağınız.

Anlıyam Namlı'yam
Yine muhteşem bir reklam: Burhan Çaçan okuyor "Anlıyam şanlıyam Namlı'yam" diye. İkinci versiyonda ise Sinan Özen bir başka söylüyor; "Vazgeçemem peynirinden, vazgeçemem zeytininden"... Her iki reklamda da Kemer Country tarzında bir villa mevcut. Hava güneşli. Birbirinden güzel kızlar misafir olmuşlar. Hatta Beverly Hills'te konuşlandırılmış bir villa da denebilir. Namlı adı ile zeytin peynir çeşitleri. Küçük küçük kanapeler halinde tabaklara sıralanmış. O sırada yukarıda adı geçen sanatçılarımız gevrek simit tadında söylüyorlar türkülerini. "Gurbet türküsü sound"u da denebilir... O kadar içli ve o kadar hasret kokuyor ki... Bu zeytine, peynire olan sevgi ve hayranlık ifadesi olarak düşünülmüş. Ağırlıklı yalancı sarışın hatunlardan oluşan davetliler çiçek, böcek ve çim ile kaplı villanın bahçesinde toplanmışlar. Bir de doğum günü pastası var. Son karede Namlı'nın zeytin ve peynir çeşitlerinin yer aldığı teneke kutular var. Popüler kültürümüzün bir tarifi olan reklamın yaratıcılarını kutluyoruz. n