05.02.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
RTÜK’ün dergisi "RTÜK İletişimöde iletişim konularında ilginç yazılar yer alıyor. Son sayıda "Antik Çağ’ın Collesium’larından Günümüzün Elektronik Arenalarına Uzanan Şiddet Sorunsalı" başlıklı bir makale var. G.Ü. İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi Erdal Dağtaş’ın değişik araştırmalara dayanan bir yazısı. Koca yazıda bakın ne ilgimi çekti; "Haftada bir saat pornografi seyreden erkekler, eşlerini çekici bulmamaya başlıyorlarmış"...
ABD’de yapılan bir araştırmadan hareket edilmiş. Dokuz hafta süreyle haftada birer saat erkek deneklere porno filmler izlettirilmiş. Bu dokuz hafta sonunda erkeklerin eşlerini ya da sevgililerini (yazıda "yatak arkadaşı" olarak geçmiş ama bunun bir başka yorumu da sevgili olmaktadır) çekici bulmamaya başladıkları görülmüş. Ama çaktırmadan izleyip eşi ya da beraber olduğu bayan arkadaşı ile mutlu ve huzurlu olanların sayısı da azımsanmayacak orandadır. "Nereden biliyorsun?" diye sorabilirsiniz. "Hayat tecrübesi" diyelim.
"Sevecen ve sevgi dolu cinsel ilişkiler bozulmaktadır." Açıklaması; porno izleyen erkekler sevecen ve sevgi dolu cinsel ilişkileri bir kenara bırakıp, vahşi ve işkence dolu gecelere koşmaktadır... Cinsellik çok soyut bir kavram. İnsan beyninin hayallerinin ve yaratıcılığının bütünleştiği kesin kuralları olmayan bir ilişkidir. Hani belki çiftler birbirlerini ısırmaktan hoşlanıyorlardır. Ama kapıdan çıktıkları ve iş yerlerine gittiklerinde çok verimli bir gün geçirebilirler...
"Türkİye’de şiddet öğesinin temel nedenlerinin başında pornografi gelmektedir; şiddetten hoşlanmayan Türk toplumu, zamanla bundan zevk alır hale gelmiştir. Özellikle kitle iletişim araçları vasıtasıyla üretilen şiddet öğelerinin yüksek hızla tüketilmesi sonucunda Türk toplumu, her geçen gün Amerika’ya daha çok benzemektedir"... Bence oldukça iddialı bir yorum. Şöyle 70’leri ve de 80’leri bir hatırlayalım. TRT’nin tek tabanca olduğu yıllar. Siyah - beyaz romantik Amerikan filmleri, "Tatlı Cadı" vs. oynarken sokakta birbirini boğazlayan kimdi acaba? Amerika’ya yaklaşmak... Yok, biz kesinlikle bu kadar sapık değiliz. TV’de eşini pazarlayan adamları izlemeyi severiz ama kesinlikle bu, toplumun geniş katmanında karşılığını bulmaz. Bu olsa olsa ekonomik darboğazda sıkışıp kalmanın bir nevi dışa vurumudur...