The OthersŞAİRLER BİRBİRİNE GİRDİ Ağızlarına dize sürmeli

ŞAİRLER BİRBİRİNE GİRDİ Ağızlarına dize sürmeli

11.10.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

ŞAİRLER BİRBİRİNE GİRDİ Ağızlarına dize sürmeli

ŞAİRLER BİRBİRİNE GİRDİ Ağızlarına dize sürmeli
11 Ekim 1998
Ç. Begüm SOYDEMİR
ŞAİRLER BİRBİRİNE GİRDİ Ağızlarına dize sürmeli
Konu edebiyat, özellikle de şiir olunca tartışma çıkmaması mümkün mü? Değil elbette. Nitekim günümüz şairleri, tıpkı eski ustaları gibi, birbirlerine ve şiirlerine laf etmekten hiç geri kalmıyorlar. İşte örnekleri...

Edebiyat dünyasında kavgalar, sataşmalar hep olmuştur. Bunların en ünlüleri ağızdan ağıza dolaşır durur. Bu tartışmaların son örnekleri Adam Sanat dergisinin bu ayki sayısında Yücel Kayıran tarafından biraraya getirilmiş. "Günümüzün Şairleri Modern mi?" başlıklı yazı son derece tanıdık isimleri karşı karşıya bırakıyor yine.
Kayıran'ın yazısında adı geçen şairlerden ulaşabildiklerimiz, bir eleştiri metni hazırlanırken üsluba çok dikkat edilmesi gerektiği konusunda hemfikirler. Bu tür tartışmalardan, polemik konusu olmaktan hiçbiri hoşlanmıyor. Ancak, sazı ellerine aldıklarında neler söylüyorlar neler...
Önce Kayıran'ın alıntılarına bakalım:
* "Zaten ikinci yeni şairlerinden en üzüldüğüm, hayıflandığım Cemal'di. Bu Cemal niye bu boka karıştı diye çok üzülmüşümdür." Attila İlhan
* "Penis Batur söylemiş bunu..." Can Yücel
* "Tehlikeli şairler yol gösteriyorum diye onu izleyenleri bir labirentin içine sokanlardır. Bakınız Ece Ayhan böyle bir şairdir. (...) Ece Ayhan'ın şiiri onu izleyenlere başka bir şiir yazma olanağı vermez, benim şiirimse yol gösterir, onu izleyenleri kendi kimliklerine götürür." Hilmi Yavuz
* "Roni Margulies'i ciddiye almayı çok isterdim, fakat bu mümkün değil. Çünkü o kendi deyimiyle önce komitacı sonra şair. Bir gün önce şair olursa kendisiyle zevkle tartışırım." Haydar Ergülen
* "Genç kuşaktan bir Turgay Fişekçi'yi Türk şiirinden çekip çıkarırsanız acaba Türk şiiri gerek nitelik, gerekse nicelik açısından ne kaybedecektir?" Oktay Taftalı
* (Can Yücel için) "Kötü bir şairden daha üzücüsü iyi ama bunak bir şair olmaktır." Küçük İskender
* (Orhan Kahyaoğlu için) "Beyoğlu'nun yumuşak siması..." Mehmet Yaşın

Söz savunmanın
Şairlerimize bu alıntıları gösterip ne diyeceklerini sorduk, yanıt verdiler.
* Hilmi Yavuz: "Attila İlhan'ın Cemal Süreya, Can Yücel'in Enis Batur ya da Küçük İskender'in Can Yücel için söylediklerinin benim Ece Ayhan için söylediklerimle hiç alakası yoktur. Benim sözlerimde ne küfür vardır, ne hakaret! Ne bok diyorum, ne bunak! Yücel Kayıran benim sözlerimi bu grupla nasıl ilişkilendirmiş, anlamak mümkün değil. Ece Ayhan şiirinin bir çıkmaz olduğunu söylemek bir eleştiri sayılabilir olsa olsa. Ayrıca Kayıran referanslarını iyi incelememiş. Ben Özdemir İnce için de 'şiir ishaline yakalanmış' demiş değilim. Yalnızca Behçet Necatigil'in 18 Ağustos 1970 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Rauf Mutluay'la yaptığı bir röportajda büyük olasılıkla Fazıl Hüsnü Dağlarca için söylediği 'şiir kontrol hapı alsın' sözünü alıntıladım. Özdemir İnce'ye hakaret etmek aklımın ucundan bile geçmez."
* Haydar Ergülen: "Roni, Sombahar dergisinde yazdığı bir yazıda, 1981'de yazdığım bir şiirden alıntılar yaparak isim belirtmeden benim kuşağım geri zekalıdır, Hacivat'tır, beyinsizdir gibi laflar etti. Attila İlhan ölse mezarından çıkardığı homurtular bile daha iyidir, filan dedi. Ben de ona bir açık mektup yazdım. Bunların ayıp olduğunu, dört beş yıl sonra kendisinin de yazdıklarından utanacağını, benim o yazıyı unutacağımı, kendisinin de unutmasının yerinde olacağını belirttim. Adam Sanat'ta bir yazı daha yazdı. Şimdi çok iyi hatırlayamıyorum ama deve filan gibi laflar etti yine. Benzer iddiaları tekrarlıyordu. Sonra hiç anlamadığım bir şekilde Mehmet Yaşın devreye girdi ve siyasi kimliğimle ilgili şeyler yazdı. Ona da bir açık mektup yazdım. Sevdiğim şair arkadaşım Ahmet Erhan hakkında kötü şeyler yazdığımı söyledi. Bütün arşivimi aşağı indirdim. Böyle bir şey bulamadım. Ahmet'i arayıp sordum, yok. Ben de açık mektup yazıp mahkemeye vereceğimi söyledim. Ben şairlerle tartışmayı tercih ederim."
* Turgay Fişekçi: "Oktay Taftalı'nın sözleri beni etkilemedi. Polemik yapmak için ortada ciddi bir şey olması lazım. Beni çıkarırsak Türk şiiri zenginleşir mi? Bence genç kuşak için bu söylenemez. Çünkü daha bu şairin ne yazacağı belli değil. Önce ölmesini beklemek lazım. Şiirden anlayanlar bilir ki, bir şair geleceğe bir - iki şiiriyle kalır. Bunları da ne zaman yazacağı belli olmaz. O yüzden bunu tartışmak çok anlamlı değil. İnsan binbir nedenle bir şiiri sevebilir. Ümit Yaşar bana kalırsa kötüdür ama çok sevilir. Oktay Rifat gibi çok değerli şairlerin çok seveni olmayabilir."
* Özdemir İnce: "Tartışma yapılacaksa bilgi düzeyinde, görüşler çarpıştırılarak yapılır. Bir adam bücürse onun yüzüne bücür denmez. Hilmi'nin neyi nasıl dediği beni ilgilendirmiyor. Olmamış bir şeyse bu, o karşı çıkar yazanlara. Her söz söyleyeni bağlar. Terbiyeli konuşursanız terbiyeli olursunuz. Ben tartışmam demiyorum. Biz Hilmi'yle zehir zemberek bir gelenek tartışması yaptık. Ama ortada bir konu vardı. Gene tartışırım."
* Enis Batur: "Muhafazakar bir insanım. Görüş ayrılıkları belirtilebilir ama kibarlıktan, mesafeden yanayım. Can Yücel'inki bana hoş gelmişti örneğin. Kötü niyetle yapmadığını biliyorum. O kelimelerle oynamayı sever. Üslubunun doğrultusunda yaptığı bir şey bu. Prensip olarak ben kimseye cevap vermem. Eğer yalan söylüyorsa uyarırım. Hilmi Yavuz hakkımda otuzdan fazla yazı yazdı. Bir kere cevap verdim. Onda da hiç adını anmadım. Hitchcock'un bir filmindeki Norman Bates karakterine gönderme yaparak benim de bir sapığım var, hayranlığı beni öldürebilir, dedim. Onu da öyle karşılayamadı. Yine yazdı. Hırçınlaşmak gerekli mi? Terbiyeli ama çok sert ve etkili eleştiriler yazılabilir. Ben Hilmi Yavuz şiirinden zevk alıyorum. Ustalık var. Ama eski döneme ait bir ustalık. Daha düne ait bir şiir. Yine de tekniği ve bilgisi yabana atılamayacak bir şair."
(Burada söz tekrar Hilmi Yavuz'da: "Evet, otuzdan fazla yazı yazdım. Ama hepsi bilgi yanlışları üzerineydi. Ayrıca bana yalnız isim vermeden değil, vererek de bir yazı yazdı. Vahdet - i vücud kavramını yanlış biliyordu. Ben de 'Bir Yanıta Yanıt' başlıklı bir yazı daha yazdım.")
* Küçük İskender: "Can Yücel son kitabı 'Seke Seke'de benim adımla bir şiir yazdı. (Şiir aynen şöyle: Kuşumla fazla oynama sen! / Seni becereceğime, ayol / Büyük İskender'i beceririm! / Hem sana şunu da söyleyeyim / Nazım için gurbette yazdığı şiirler / kartpostal şiiri diyen Ece'nin kendisi / Kart bir postal...)
Bu şiir gereksiz ölçüde argo bir dille yazılmıştı. Bunlar çok anlamsız sataşmalar. Sunay Akın mesela, gay'liğime sataşmaya çalıştı. Hatayı gördüğüm yerde sonuna kadar eleştiririm ama önemli olan üslup. Örneğin Sunay bana göre çok kötü şiir yazıyor ama şiir yazıyor. Yani böyle bir şiir türü de var. Ben şimdi o olmasın diyemem ki. Ayrıca çok beğendiğim şiirleri de var."
* Orhan Kahyaoğlu: "Mehmet Yaşın'la tanıştığımda Sombahar dergisinin 4. ya da 5. yılındaydık. Dergiyi göklere çıkardı. Ben şair Oktay Taftalı için eleştirel bir yazı yazmıştım, Oktay'ın önemli olduğunu söylüyordum. O da Adam Sanat'ta Oktay'ı yerip bana da söylemediğini bırakmadı. Bana yanlış yaklaşımlarla eleştiriler yöneltti. Önemli olan metindir. Bunu yanlış anlıyorlar. Herhalde o sözle kendi halimdeliğimi vurguladı ama cinsellik konusuna bile gönderme yapıyor olabilir. Öyle değilim ama olsaydım gizlemezdim. Eşcinsellere sonsuz saygılı bir insanım. Böyle pek çok başarılı insan var. Bu mikro düzeyde bir ırkçılıktır, cinsel ırkçılıktır."