The Others Savaş eğilimi

Savaş eğilimi

15.10.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Savaş eğilimi

Savaş eğilimi



Savaşın dozu arttıkça, onun çeşitli boyutlarıyla ilgili bilgi ve görüşler de haber içeriklerini dolduruyor.
Gergin, hassas bir dönem.
Okurda belirgin bir saflaşma var. Bir kesimden gelen tepkilerde, Milliyet haberciliği "dozunda" bulunurken, savaş aleyhtarı bir başka okur kesimi bazı uyarılar göndermeyi sürdürüyor.
Savaşa karşı olduğunu belirterek eleştiri yöneltenlerin sayısı, ötekilere göre biraz daha fazla.
Can Özmen, "Savaşa çanak tutmanızı istemiyorum. Milliyet'in ABD'nin yanında, Türkiye savaşa mutlaka girmeliymiş gibi yayın yapmasını kınıyorum" şeklinde bir not atmış. Burcu Yıldırım, "Gazetenin yarısının ABD ordusunun reklamına ayrılması hiç de hoş olmuyor" diye yazmış.
Ziya Güney'in mesajı: "Ciddi ve güvenilir gazete imajınızı devam ettirebilmek için özellikle savaşla ilgili haber ve yorumlarda daha dikkatli ve temkinli yaklaşmanızı diliyorum."
Ve benzer bir içerikle bana ulaşan 40'ı aşkın tepki.
Serkan Ünlü ise bazı başlıklara işaret ediyor. 3 Ekim tarihli Milliyet'teki Vakit Geldi manşetini, 16. sayfadaki Saldırı 18 NATO Ülkesine Yapıldı! başlığını "savaşma hevesi" olarak gördüğünü yazmış.
Yorum: İşim tepkilerinize kulak vermek, değerlendirmek, paylaşmak ve yansıtmak. Ama okurlarımıza her fırsatta şunu söylüyorum: Eleştirilerinizi daima örnekleyin ve "spesifik" olun. Aksi halde, haklı bile olsanız, tepkiniz havada kalıyor. Tıpkı yukarıda örneklerini aktardığım eleştirilerde olduğu gibi. Doğru yaklaşımı Ünlü göstermiş, ama onun işaret ettiği başlıkların her ikisi de alıntı. Vakit Geldi sözleri, Taliban'ı son kez uyaran İngiltere Başbakanı Tony Blair'e ait.
Saldırının 18 NATO üyesine yapıldığına dair başlık ise, Kuzey Atlantik Konseyi toplantısının "karar özeti".
Başlıkların hiçbiri Milliyet'in "kurumsal" görüşünü yansıtmıyor. Ve yaklaşan bir büyük tehlikeye işaret eden haberleri okur için önemli gören, doğru gazetecilik tercihler bunlar. Ancak, artık kaybolmakta olan bir geleneği canlı tutup kişilere ait sözleri manşette de olsa, "göstermek gerek".
Milliyet'in son 10 günlük sayılarını yeniden inceledim. Haberlerde belirgin bir "savaş tellallığı" göremedim. Ayrıca, şunu da teslim etmekte yarar var: Gazetenin yorum köşelerine bakıldığında, bazı günler pek çok yazarda savaşa karşı eğilimin ağır bastığını, genelde ise temkinli ve ılımlı bir bakışın egemen olduğunu da görüyorum.
Bu yüzden, aksini öne süren okur tepkilerini - en azından şu ana kadar - haklı bulmuyorum.
Peki, algılama neden böyle? Bunu anlamamız gerek. Bana hala katılmıyorsanız, somut örneklerle yazmanızı, anlatmanızı beklerim.
• Erzurum'dan yazan bir okur "dikkatleri Milliyet'in taşra baskılarındaki kalitesizliğe çekmek istiyorum" diye yazmış. "Resimlerde çift çizgiler var, kimi zaman yazılar üst üste binmiş, renkler karışmış. Gereken hassasiyeti gösterin lütfen." Hasan Yücel, "Yaklaşık bir aydır düşük kaliteli basımdan dolayı başka gazete aradım, ama Milliyet gibisini bulamadım. Gazetedeki yazılar elleri kirletiyor, bunlar açık renkli giysilere de bulaşıyor. Küçük bir ayrıntı gibi gelebilir, ama benim için önemli" diye uyarıyor Yücel.
• Milliyet okurları için Ekran sayfası çok önemli: O sayfada mümkün olduğunca bol film ve program tanıtımı bulmak istiyorlar. Vural Pehlivanoğlu, yakınan 50'yi aşkın okurdan biri. "Bir gün 16 kanal buluyorum, ertesi gün bu altı kanala iniyor. Şunu lütfen bir düzene sokun. Görmek istediğim kanalları bulmayınca beni Milliyet'ten başka gazete almaya mecbur etmeyin" diye yazmış.
Nevsal Esmer, "ne olur bu sayfaya reklam almayın, çünkü evlerinde TV izleyen bizim gibi emekliler için bu sayfalar çok yararlı oluyor" diyor.
Yorum: Sıkıntının nedeni, sayfa tasarrufu ve ABD'ye düzenlenen terör saldırıları sonrasındaki haber akışının hacimli olması. Okurlar bilmeli ki, yakınmaları gerekli yerlere iletildi. Bir çözüm bulunacak.









Yazarlar