The Others Savcı: Belgeleri Orakoğlu çaldırdı

Savcı: Belgeleri Orakoğlu çaldırdı

11.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Savcı: Belgeleri Orakoğlu çaldırdı

Savcı: Belgeleri Orakoğlu çaldırdı

Köstebek davasında sonuca yaklaşılırken, Askeri Savcılık, BÇG'nin belgelerinin Orakoğlu tarafından çaldırıldığını ileri sürdü.

KÖSTEBEK davasında sona yaklaşılırken, Askeri Savcı bugün vereceği esas hakkındaki görüşünde, sanıklardan Bülent Orakoğlu'nun savcılık ve mahkeme heyeti karşısındaki ifadelerindeki çelişkiye dikkat çekti. Savcılık, iddianamede olduğu gibi esas hakkındaki görüşte de sanıklardan Orakoğlu ve Mehmet Tomruk'un TCK'nın 132 / 1 ve 64. maddeleri gereği sekiz yıldan az olmamak üzere 24 yıla kadar ağır hapis cezasına çarptırılmalarını istedi. Kanunun ilgili maddesi de bu suçun "kişisel çıkar amaçlı işlenmesi durumunda" sanığın önce idam cezasıyla cezalandırılacağını, idamın da 24 yıla çevrileceğini öngörüyor.
Askeri Savcılık'ın mütalaasında, "kanun koyucu, devlet adına yapılan çalışmaların kişisel amaçlarla kullanılmasına engel olmak için TCK'nın 132. maddesindeki hükümleri getirmiştir" ifadesine yer verilerek, Orakoğlu ile Tomruk'un kişisel çıkar sağlama amacında olduklarına dikkat çekiliyor.
Milliyet'in ele geçirdiği Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı Mehmet Yenigün'ün mütalaasında, dava konusu belgelerin, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Vekilliği sırasında Orakoğlu tarafından Onbaşı Kadir Sarmusak aracılığıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan çalındığı iddia edildi. Mütalaada, "Sanığın sabit görülen fiilinin, Kadir Sarmusak'ı müteselsilen devletin güvenliğine ilişkin belgeleri çalmaya azmettirmek, gelen belge ve bilgileri amacı dışında kullanmak suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir" denildi.
Mütalaada, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan ve diğer birimlerden Orakoğlu'na gelen ayrıca toplam 40 sayfadan oluşan belgelerin tamamının dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'e verilmediği, sadece iki sayfasının ortaya çıktığı, diğer belgelerin ise akıbetinin belli olmadığı vurgulandı.
Mütalaanın ilgili bölümünde, "Sanık tarafından bilgi notu ekinde verilen 40 sayfalık gizli belgeden sadece iki sayfadan ibaret olan Batı Çalışma Grubu'nun (BÇG) faaliyetine ilişkin belge, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na ulaşmış, diğerleri, yani kalan 38 sayfadan ibaret gizli belgenin ise İçişleri Bakanlığı'nın uhdesinde kaldığı anlaşılmıştır" ifadesi kullanıldı.

Askeri Savcı Yenigün, Orakoğlu'nun kendisine ulaştığını söylediği belgeleri, arşive kaydetmeden gizlediğini, dağıtım planına göre devletin en yüksek makamlarından gizleyerek de istihbarat çalışmalarından devletin diğer üst makamlarını haberdar etmediği, devlet adına yapılan istihbaratın devletten gizlendiği görüşünü savundu. Savcı, "Esasen sanık Orakoğlu ile tanıklar Hanefi Avcı ve Kemal Çelik'in savcılık ifadelerine göre çelişen mahkemedeki beyanlarını incelediğimizde, ifadelerin aynı yönde değiştirildiği, açıkça görülmektedir" denildi.

Askeri Savcılık mütalaasında, Onbaşı Kadir Sarmusak'ın da Disiplin Mahkemesi'ndeki, savcılıktaki ve mahkeme heyeti karşısındaki ifadelerinin çeliştiğine dikkat çekilerek, şu görüşlere yer verildi:
"Sanığın Bülent Orakoğlu ve Mehmet Tomruk'un telkin ve yönlendirmeleri sonucu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarata Karşı Koyma (İKK) Şubesi'nden çaldığı belgeleri, Emniyet İstihbarat Dairesi'ne göndermeye başladığı, öncelikle Beykoz'da inşa edilen Fetih Külliyesi hakkındaki belgeyi, daha sonra BÇG'nin faaliyetlerine dair Ana Ast Birliklere gönderilen yazının imzasız bilgisayar çıktısını, gizlilik dereceli üç adet şifreli mesajı, 16 Nisan 1997 tarihli Korgeneral Çetin Doğan imzalı bir sayfadan ibaret yazı, 29 Nisan 1997 tarihli Orgeneral Çevik Bir imzalı iki sayfalık yazıyla eklerini alarak çeşitli kanallarla Emniyet İstihbarat Dairesi'ne ulaşmasını sağladığı, belgelerin gizlilik dereceli ve devletin güvenliğine ilişkin olduğu, eylemin müteselsilen devletin güvenliğine ilişkin belgeleri çalmak suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir."

Mütalaada, diğer sanıklar Uğur Kocaefe, Albay Eser Şahan, Astsubay Tayfun Baş'ın durumları da ele alındı. Mütalaanın "sonuç ve talep" bölümünde, Orakoğlu'nun TCK'nın 132 / 1, 80 ve 64. maddeleri gereğince sekiz yıldan az olmamak üzere 24 yıla kadar cezalandırılması istendi. Savcılık mütalaasında, iddianamede olduğu gibi, Tomruk için de sekiz yıldan 24 yıla kadar hapis isteniyor.
Mütalaada, Sarmusak'ın da TCK'nın 132 / 1 ve 80. maddeleri gereği en az dokuz yıl dört ay hapse mahkum edilerek rütbesinin geri alınması görüşü savunuldu. Askeri Savcılık iddianamesinde Uğur Kocaefe, Eser Şahan ve Tayfun Baş için çeşitli cezalar öngörülürken; esas hakkındaki savunmada delil yetersizliğinden beraatleri isteniyor.