The Others Sayısal istikrar ANAYOL'da

Sayısal istikrar ANAYOL'da

01.04.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sayısal istikrar ANAYOL'da

Sayısal istikrar ANAYOLda

Seçim ittifakları kaçınılmaz görünürken, tahmin ibresi merkez sağa kayıyor

Son genel seçim sonuçlarına göre yaptığımız çözümlemede, merkez sağda yapılacak bir işbirliğinin tek ve güçlü bir parti çıkaracağı görülmektedir. Diğer işbirlikleri ise, bugünkünden farklı bir durum yaratmayacaktır.

Öyle görünüyor ki artık kaçınılmaz olan bir erken seçimde asıl önemli etken seçim yasası değil seçim ittifakları olacak. Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Serdar Güner ile Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Gençkaya, 1995 seçim sonuçlarını bilgisayara yükleyerek bir tahmin geliştirdiler ve ele aldıkları üç ayrı senaryonun sonuçlarını Milliyet için değerlendirdiler.

Erken bir genel seçim, bugünkü siyasal istikrarsızlığa bir çare olabilir mi?
Bugünkü seçim sistemi ile iktidar ve muhalefet partilerinin kamuoyundaki imajları göz önüne alındığında, en yakın tarihte yapılacak "normal" bir seçimde hiçbir partinin çoğunlukla iktidara gelemeyeceği açıktır.
Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yakın zamanda parti ileri gelenlerine açıkladığı gibi, Türkiye için gerekli olan sadece yeni bir seçim yaparak bir parlamento oluşturmak değil, aynı zamanda bu parlamentonun kolaylıkla istikrarlı bir hükümet çıkarmasıdır.
Bu durumda var olan siyasi partilerin olası bir erken seçimde işbirliği yapmaları kaçınılmaz görünmektedir.
Aşağıda, 1995 genel seçim sonuçları göz önüne alınarak hesaplanan seçim ittifaklarının, partilerin güçleri ve parlamentoda sandalye dağılımı açısından siyasi istikrarı ne ölçüde etkileyeceği konusunu irdeliyoruz.

Türkiye'de siyasi istikrarsızlığa yol açan en önemli unsurun merkez sağdaki bölünmeler olduğu iddia ediliyor.
Gerçekten de, merkez sağda var olan ve parlamentoda temsil edilen partilerin sayısı merkez soldaki partilere göre daha fazla.
Merkez sağda yer alan başlıca iki partinin yapacağı bir seçim işbirliği, hem sandalye sayısı, hem de parlamentodan karar geçirip uygulayabilme gücünü elde etme konusunda en olumlu sonuçları doğurmakta ve işbirliğini mutlak egemen kılmaktadır.
ANAYOL işbirliği, yaptığımız tahminlere göre, parlamentoda 285 sandalye elde ederek, sayısal istikrarı getirecek yani sağda yapılacak olası bir seçim işbirliği Türkiye'yi istikrara götürecektir.
Bunun ön koşulu, ileriyi gören bir liderlik kadrosunun işbaşına gelmesidir.

Merkez solda yapılacak bir işbirliği, Türkiye'de istikrara katkıda bulunabilir mi?
Aslında, merkez solda yapılacak işbirliği, sandalye dağılımında partileri iyice birbirine yakınlaştıracaktır.
Merkez Sol 156, RP'nin devamı olabilecek bir parti 149, DYP 124 ve ANAP 121 sandalye kazanacaktır.
Merkez sol sayısal olarak birinci parti olsa da, hiçbir parti siyasi istikrarı getirmeyecek, merkez sağda yapılacak bir işbirliğinin aksine, tek bir parti bloku mutlak güce sahip olmayacaktır.
İlginç olan nokta, solda bir seçim işbirliğinin merkez solu ve RP'nin devamı olan partiyi parlamentoda karar geçirme açısından aşağı yukarı eşit güce ulaştırmasıdır.
Merkez sağda yapılan işbirliğinin aksine, RP devamı parti gücünü koruyacaktır.
Bu senaryoda aynı durum merkez sağ partiler için de geçerlidir; Merkez sağ partiler de kendi aralarında eşit güce sahip olmaktadırlar. Yine de, merkez sağ partiler, Merkez Sol ve RP'nin devamı niteliğindeki partinin toplam güçlerinin ancak yarısına erişebilmektedirler.

Sayısal siyasi istikrarı getirmeyen, ama ona en yakın alternatif olan seçenek, hem merkez sağ, hem de merkez solda işbirliği yapılmasıdır.
Bu senaryoda ANAYOL büyük bir üstünlükle (266) birinci parti olurken, Merkez sol (143) ve RP devamı partinin (141) sandalye dağılımları eşitlenecektir.
Bununla birlikte, hiçbir parti siyasi istikrarı getirecek mutlak güce erişemeyecektir.
Bir başka deyişle, merkez solun birleşmesi ANAYOL'un tek başına iktidar olmasını engelleyecektir. Bu durumda, Anayol'un merkez soldan oy kazanacak politikalar ve yöntemler keşfetmesi gerekecektir.
Partiler tek başına iktidara gelemedikleri gibi, her birinin parlamentodan karar geçirme şansı aynı olacaktır.
Kısaca, bir partinin sandalye sayısı diğerlerinden fazla olsa da, hiçbir parti bir diğerinden daha fazla güce ulaşamayacak, her oluşumun gücü bir diğerine eşitlenecektir. Parlamentodaki siyasal yelpaze, gücü birbirine eşit üç kamptan oluşacaktır.

Görüldüğü gibi, seçim işbirlikleri partilerin güç dağılımlarını doğrudan etkilemektedir.
Bir partinin diğerine oranla daha az sandalye sahibi olması, o partinin görece zayıflamasına yol açmayabilir. Güç dengesi, toplam sandalye kazanım ve kayıplarına bağlıdır.
Son genel seçim sonuçlarına göre yaptığımız çözümlemede, merkez sağda yapılacak bir işbirliğinin, bu işbirliğini temsil eden partiyi tek ve güçlü parti haline getirirken, ülkeyi de sayısal anlamda siyasal istikrara kavuşturacağı görülmektedir.
Diğer işbirlikleri ise, tek bir partinin çoğunluğuna dayalı bir hükümet alternatifi getirmeyeceğinden, bugünkünden farklı bir durum yaratmayacaktır. Kuşkusuz, seçim işbirliklerinin başarıya ulaşması bunu sağlayacak bir liderlik ve uzlaşma yapısını da gerektirmektedir.

(Not: Bu çalışmada kullanılan sandalye sayıları Erol Tuncer'in 24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimi - Sayısal ve Siyasal Değerlendirme, Ankara, Tesav Yayını ss 91 - 100'den alınmıştır. Güç değerlendirmeleri ise, Lloyd Shapley ve Martin Shubik'in 1956'da geliştirmiş oldukları bir indeks kullanılarak yapılmıştır.)