The OthersSEREN SERENGİL KIZ ARKADAŞLARINDAN ÇOK ÇEKMİŞ

SEREN SERENGİL KIZ ARKADAŞLARINDAN ÇOK ÇEKMİŞ

20.06.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Yatağımda yatıp arkamdan konuştular'

SEREN SERENGİL KIZ ARKADAŞLARINDAN ÇOK ÇEKMİŞ
Seren Serengil'le röportaja gitmek çok zor gelmişti doğrusu. Çok değişmişti ama yine de onunla konuşmanın iyi bir fikir olduğundan emin değildim. Öğlene verdiği randevusunu akşam yediye aldı. Sonra bu randevuya da bir saat geç geldi. Ben tam balkonunda uyumak üzereyken birden yanında senaryo yazarıyla damlayıverdi. Her şey konuşmaya başlayana kadarmış. Anladım ki 25 yaşındaki bu çocuk kadını konuşturmak için samimi olmak yetermiş.

  • Sen fazlasıyla rüküş bir kızken aniden düzelir gibi oldun. Saçın, giyimin falan değişti. Nasıl oldu bu?
    Özel hayatımda daha düzgün giyiniyordum tabii. Ama arkadaşlarım "Seren deli misin, ben farklıyım diyorsun ama diğerlerinden bin betersin, biraz kendin ol, TV'de görünce dalga geçiyoruz artık," dediler. Ben de düzelmek istedim.
  • Ama o çerçeveli dudak makyajın hiç değişmedi.
    O artık dövme gibi. Yıllarca siyah boyalı gözler ve çerçeveli dudak makyajıyla dolaştım. Sonunda geçen yıl moda oldu. Hatta bir makyaj markası dudak kalemi reklamı teklif etti de parada anlaşamadık.
  • Seni kim böyle rüküş yaptı?
    İnsan 17 yaşında assolist olup alt kadrosunda ibrahim Tatlıses falan çalışınca şaşırıyor tabii. Zaten çok küçükken, herkes jean'le dolaşırken mini etek giyerdim. Hep ruhumda bir abartma isteği, bir "femme fatale"lık vardı. Okula bile kürkle giderdim.
  • Cidden biraz abartmışsın...
    İnan ki. Okuldan öğretmenler annemi arayıp "Lütfen kızınızı kürkle okula yollamayın," dediler. Kürkümü de aldılar. Eve paltosuz gittim.
  • Bir röportajda, eskiden assolistlerle dalga geçer, yabancı şarkılar dinlerdim demişsin. Hala öyle mi?
    Hep yabancı şarkıları seviyorum. Şimdi arabada Dalida'nın CD'si var. Bugünlerde en çok Whitney Houston'ın "It's Not Right But It's Okey"ini dinliyorum. Geceleri yalnızlıktan çok sıkıldığım için oturup 6 - 7 DVD seyrediyorum.
  • Yalnızlıktan çok korkuyorsun...
    Hayatımda 3 aydır biri yok. Çok yalnız hissediyorum. Birine ihtiyacım var ama acele etmeyeceğim. Hep aceleyle yanlış birini bulup sonra bile bile lades dedim. Kendime tamam bak şimdi işlerin var, geceleri otur film seyret, diyorum. Dışarı çıkmıyorum.
  • İnsanlar en büyük aşk acılarından sonra böyle durulur...
    Evet, çok acı çektim. Magazin basını yapmadığınız şeyleri yazıp hayatınızın içine ediyor. Çok üzüldüm ayrılırken. Sevgi olmadan yaşayamıyorum. Televizyona çıkıyorum, beni milyonlar izliyor, ama ben şarkılarımı bir tek ona söylüyorum.
  • Kendimden biliyorum. Babasından ayrı büyüyenler erkek arkadaşlarına bir başka sarılır. Sende de öyle mi?
    Evet aynı dediğin gibi. Sırf sığınma derdiyle yanlış insanla birlikte oluyorsun. Biraz sevgi gösterdi mi kedi gibi peşinden gidiyorsun. O senin her şeyin oluyor. Hele sana biraz sahip çıktı mı, o zaman hayatın sonu geliyor.
  • Yeni bir filme başlıyorsun. Hikayesi gerçekten Sibel Can'ın biyografisine mi dayanıyor?
    Hayır, alakası yok. Ben birinin hayatını oynayacak olsam, o Cahide Sonku gibi eski biri olur. Niye kendi kuşağımdan ve bana çok da enteresan gelmeyen birisinin hayatını oynayayım?
  • Ama senin bunun Sibel Can'ın hikayesi olduğunu söylediğin yazdı her yerde...
    "Medyatik Mahmure" adlı bu film, gecekondulardan gelip şöhret olmuş mutsuz bir kızı anlatıyor. Magazinciler Sibel Can'a benzettiler. Ama Türkiye'deki sanat camiasının yüzde 90'ı zaten böyle ünlü oluyor. Bir de dizi var. Biz filmde değil, dizide Emrah'la oynayacağız.
  • Emrah'la çok iyi arkadaşsınız. Ama dediğine göre çok farklı yetişmişsiniz. Nasıl iyi arkadaş oldunuz?
    Emrah, Versace giyince köyünün adını unutan adamlara hiç benzemedi. Otantikliğini koruduğu için ona saygı duyuyorum. (Burada ettiği lafın komikliğini farkedip, gülmeye başlıyor.) Hem Emrah bir zamanlar "Mozart'ın konseri olsa giderim," dediğini hatırlayıp gülüyor şimdi.
  • Tüm magazin dergilerinde 'Seren Serengil'in arkadaşı Eda Modoğlu' var. Eda kim? Siz gerçekten iyi arkadaş mısınız?
    Son iki yıldır en yakın arkadaşım. Yakın arkadaşlar birbirine benzer. Biz bilinçsizce birbirimize benzedik. Onu da erkek arkadaşım gibi kıskanırım. Şimdiye dek bütün kız arkadaşlarımdan darbe yedim ben.
  • Nasıl yani?
    Erkek arkadaşlarımla bir şeyler yaptılar, benimle aynı yatakta yatıp arkamdan konuştular. Çok üzücüydü. Eda'nın beni kıskanmak gibi bir derdi olmaz. Çok güzel bir kız, iyi yetişmiş ve kültürlü. Kıskanacak bir şey olmayınca birbirine zarar da vermiyorsun.
  • Kendini seviyorsun, değil mi?
    Kendimi sevmesem hayatının merkezine sevgiyi, aşkı oturtan bir insan olarak yaşamam çok zor olurdu. Ölürdüm herhalde.
  • Sesini de beğeniyor musun?
    Buğulu bir sesim var ve nota biliyorum. Okul zamanında 4 sene klasik piyano çaldım ben. Meyer'i bitirdim, Alman Klasikleri'ni bitirdim. Çok assolist yoktur klasik piyano çalan.. Tabii ki benim Ümmü Gülsüm gibi bir sesim yok. Ama sevdiğim şarkıları notalarına göre okuyorum.
  • Klasik piyano eğitimi almışsın. Neden klasik müzikle, cazla ilgilenmedin de gittin assolist oldun?
    Bu dediğini hep düşündüm. Uzun vadede böyle planlarım da var aslında.
  • Eski hallerine gülüyor musun şimdi?
    Çok gülüyorum ama bu bir süreçtir. Benim beynimle olan bağlantım 13 yaşında kaldı. 25 yaşına geldim. Hala sevgilimi kıskandırmak için, yalan ilişkiler uyduruyorum. Çocukluklar yapıyorum. Şimdi, şimdi olgunlaşmaya başladım.
    Duy sesimi baba!

    "Evim babamın mezarına çok yakın. Üç günde bir ziyaretine gidiyorum, doğum gününde gittim. Babalar Günü'nde de gideceğim. Konuşuyorum onunla. Sonra kendim cevap veriyorum içimden. Herkes mezarlığın önünden geçerken teybin sesini kısar; şans eseri babamın sevdiği bir şarkı çalarsa, ben araba teybinin sesini sonuna kadar açıyorum 'Baba duy' diyorum.Ben babama aşıktım. Annemle babam ayrıldığında çok küçüktüm. Annem 'Ellerin, ayakların, yemek yiyişin, hep babana benziyor' dediğinde gurur duyardım. Çünkü o idol gibiydi. Kimse bunu anlayamadı. Bizi birbirimize düşürmeye çalıştılar.Bugün ben babam sayesinde iyi şartlarda yaşıyorum. Babam Türkiye'de en fazla para kazanan aktördü. 43 tane dairesi, villaları, Kurtköy'de şimdi havaalanı yapılacak arazi... Ama çok kumar oynadı ve yarısını kaybetti. Çok çapkınlık yaptığı için annemle ayrıldıklarında, elinde kalanları bize bıraktı. Anneme 'Sen bana bir kız çocuk verdin ve o benim bütün hayatım' diye bir mektup yazmıştı.Ben her şeyi abartmayı severim ya, Babalar Günü'nde dut mu çok seviyor, dut alınır, televizyonun anteni mi bozuk, anten ayarlanır, her şey onu mutlu etmek içindi. Tabii parfümler, kıyafetler de alırdım. Ne alırsam giyerdi hemen. Ama maalesef sonradan, aldıklarımı hep kardeşlerimin üzerinde görürdüm."