The Others Sözlü haksızlık

Sözlü haksızlık

08.07.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sözlü haksızlık

Sözlü haksızlık



Yer darlığı nedeniyle, önemli bir şikayet konusu bu haftaya kaldı. Konu, bazı defalar buraya yansıdığı gibi, başlıklarda anlatılmak istenen ile okurların algılaması arasındaki çelişkiyle ilgili.
Dünya Kupası tüm coşkusuyla sürer ve Milli Takım adım adım yarı finale doğru koşarken, doğal olarak bu başarıların haberleri ön sayfaları doldurdu. Renkli manşetler, hareket dolu fotoğraflar ve paylaşılan bir mutluluk.
O günlerden birinde, 23 Haziran tarihinde sürmanşete oturan bir ifade okurun beğeni ile izlediği haberler arasına bir gölge gibi düştü.
İlhan Mansız’ın 94. dakikada attığı golle Senegal’i elendiği maçın haberinde başlık Senegal’in Hakkından İ.Mansız Geldi, şeklindeydi.
Pek çok tepkinin nedeni, işte bu ifadeydi.
Hakan Tomasoğlu’nun tepkisi: "Bu başlık Milliyet’e hiç yakışmadı. Bu tür ulusal coşkularda, kamuoyunun sevincini yansıtmak kadar doğru yönlendirmek de sizin görevinizdir. Bu manşet belki bulvar gazetelerinde normal karşılanabilir ama gene de hoşgörülmezdi. İfadenin gerisindeki fikre katılmıyor ve saygı da duyamıyorum. Lütfen bu tür hataları bir daha tekrarlamayın."
Kerim Ün: "Başlığı hem nükteden yoksun buluyorum, hem de düzeysiz."
Serkan Taşkın: "Göndermede bulunulan atasözü ile içerik ve anlam bakımından bağlantısı olmayan bir durum söz konusu olan. Maçla ilgili olarak bana ne kadar doğru bilgi veriyor? Şüphelerim var..."
Mehmet Tahsin: "Bana göre saçma. Bildiğim kadarıyla Senegal’e dinsiz denemez, İlhan Mansız da imansız değil. İlhan Mansız’ı da rahatsız edici... Neden dini konularda bu kadar pervasız olunuyor ki?.."
Mustafa Şimşek: "Sevgili futbolcumuza gönderme rencide edici..."
Necdet Sadoğlu: "Şoke oldum. Fantezi uğruna büyük yanlış yapılmış."
Nabi Avcı: "Hem Senegal’e hem Mansız’a haksızlık. Banal bir ifade.."
Akın Boyacı: "Zaten manasız bir inanç polemiği yaratıldı. İmalar var. Ben futbola böyle şeylerin karıştırılmasını anlamsız değil, zarar verici buluyorum. Zaten hassas dengelerde duruyoruz. Yangına körükle gitmeye ne gerek var? Neden sakin ve mantıklı olamıyoruz? Senegallilere yazık değil mi? Çok güzel bir maç olmuş ve adamlar uygarca oynamışlar. Yapılan doğru değil."
Bunlar gibi daha çok sayıda tatlı - sert tepki var.
Yorum: Haber başlıklarını okurla o gün kurulan ilk temas olarak görmek mümkün. İlk sesleniştir başlık: Okuru "çekmeyi" amaçlar. Ama, haber içeriğinin doğru yansıtılması unutulmadan, gelişmenin "ruhundan" kopmadan...
Okurların bu ifadelere ilişkin algılamaları olumsuz olunca, habere ilgisizlik, güvensizlik neredeyse kaçınılmaz biçimde ortaya çıkıyor.
Başlıkta dini göndermeler var. Olabilir. Ama söz konusu olan, genelde "kötülük edenin hakkından daha da kötüsü gelir" anlamında, bunu sevinçle karşılamayı da içinde taşıyan bir atasözü var. Senegal - Türkiye maçı bağlamında acaba ne kadar doğru kullanılmış bir ifade? Belki de farkında olunmadan hem sempatik takım Senegal, hem de başarılı futbolcu Mansız "kötülenmiş" gibi duruyor burada. Bu açıdan "haksızlık" eleştirilerini anlıyorum.
Başlığın dini hassasiyetleri zorlayıcı yönüne de dikkat çekiliyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin ilgili maddelerinden birinde, "gazeteci...bir ulusun, bir topluluğun ve bireylerin kültürel değer ve inançlarını (veya inançsızlığını) doğrudan saldırı konusu yapamaz" denmiş.
Doğan Medya Grubu Meslek İlkeleri’nin bir maddesinde, "Yayınlarda hiç kimse ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi veya ilişkisi, dini inançları, fiziki kusurları veya yaşı nedeniyle aşağılanamaz veya kınanamaz" deniyor. "din duygularını... sarsıcı yayın yapılamaz" şeklinde bir başka madde de var.
Bu, tabii ki, "dinle ilgili negatif unsurlar içeren hiçbir haber yayınlanamaz" demek değil. (Örnek: 4 Temmuz tarihli Milliyet’te Seydişehir’e bağlı 3 bin nüfuslu Ketenli beldesinde 1 okula karşılık, 1500 kişi kapasiteli 11. caminin yaptırıldığına dair ilginç haber...) Mesele, dinle ilgisi olmayan bir konuda dinsel göndermeler içeren ifadelerin algılanmasına ilişkin titizlikle ilgili.
Senegal haberleri ilgili bir başka şikayet, 22 Haziran tarihli gazetede yer alan bir diğer başlıkla ilgili. Bize Büyü Sökmez Dememiş Miydik? başlığına Ahmet Heper şu şekilde itiraz ediyor: "Gazetelerde bir büyü furyasıdır gitti. Adamlar bize büyü yapıyorlar vs. diye sayfalar doldu. Oysa, böyle bir şey olmadığını ısrarla söylediklerini de okuduk. Bunlar Afrikalıdır nasıl olsa böyle şeylerle uğraşırlar diye olduğu gibi değil de görmek istediğimiz gibi görüyoruz ve bu beni rahatsız ediyor. Futbol büyüyle halledilecek kadar kolay bir spor olsaydı..."
Milliyet’te 26 Haziran’da yer alan İspanyolların HADEP’i Yolcu başlıklı haber ile ilgili olarak Mardin eski milletvekili ve HADEP yöneticisi Nurettin Yılmaz bir açıklama gönderdi. Aktarıyorum:
"Bu haberdeki ifade bizi incitti. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne inanmış bir parti olan HADEP’in o parti ile bir tutulması bence doğru değildir. Milliyet yayın ilkelerine de aykırıdır. Milliyet’in yeri basında ayrıdır. İfade özgürlüğüne saygıyı esas alan bir gazetedir Milliyet, yazarları da bunu hep savunmuştur."
Yorum: Eleştiriye katılmıyorum. Elbette ki her ülkenin koşulları farklı, ama HADEP’in kapatılması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılmış olan davanın temel suçlama noktalarından biri, HADEP - PKK ilişkisi ile ilgili. İspanya’daki durumla bizdeki arasında açık benzerlikler olduğu da ortada.