Star ne yapmak istiyor?

Star ne yapmak istiyor?
Bİr anons... "Bu haberle Türkiye’de yer yerinden oynayacak. Fenerbahçe ve Galatasaray birbirine girecek"... Allah Allah diyoruz... Nasıl olacakmış bu? Konu Fatih Akyel’in transferiymiş. Şimdi bu başlığı atana sormak lazım: "Nedir derdin?" Diyecek ki: "İlgi çekmek ve reyting..." Bu kadar basit ve bu kadar safça yani... Külahıma anlatın. Cumartesi akşamı Galatasaray - Samsun maçında açılan bir pankart ve tribünlerde bir avuç sorumsuz taraftarın yarattığı ortamı yaşadıktan sonra böyle demekten başka bir şey elden gelmiyor. Rekabeti sürekli kavgaya götürmek isteyenler kendilerini böyle ele veriyorlar. Fenerbahçe ve Galatasaray yönetimleri bu tarz haberlere, "Kardeşim ne oluyor sana" demedikçe ekmeklerine daha da yağ sürülecek... Böyle bir başlıkla olay yaratmak isteyenler Turgay Şeren ve Ziya Şengül’ün gerçekten olgun ve yatıştırıcı konuşmaları ile bekledikleri sonucu alamadılar. Her ikisine de teşekkürler. Biz eleştirdiğimiz gibi teşekkür etmesini de biliriz.

Küfüre karşı kampanyayı eleştiren futbol yazarları olmuştu. "Efendim bizim milletin içinde küfür var, böyle kampanyalarla bunu engellemek olmaz" gibilerinden laflar söylemişlerdi. Küfürü engelleyemezsin, sopayı engelleyemezsin şimdi de balta... Göztepe - Fenerbahçe maçında çıkan olaylar sırasında bir de balta çıkmış. Zeki Çol TRT’deki "Spor Stüdyosu"nda baltanın adam öldürebileceğinden söz etti! Radikal’de Neşe Düzel’in Bülent Yahnici ile yaptığı söyleşide söz dönüp dolaşı işkenceye geliyor. Yahnici işkencenin bizim ruhumuzda olduğunu ve bu kritere (Kopenhag Kriterleri) uymamızın mümkün olmadığını söylüyor. İşkence ruhumuzda, küfür içimizde varken biz niye hâlâ baltalı taraftarlara garip garip bakalım ki?

Futbolcunun oruç tutması olayı da tartışıldı. Ali Sami Alkış "11 saatlik oruçtan bir zarar gelmez" dedi. "Ali Sami, sen ne diyorsun" dese de Ziya Şengül ve Turgay Şeren, Alkış, "Ne kazası, kaza maza tutulmaz unutulur" diye ısrar etti ve son noktayı koydu: "Bu oruç tutulur." O sırada Yaşar Nuri Öztürk bağlandı da rahatladık. "Gündemi belirleyen" olarak anons edilen hocamız; "fidye versinler" diyerek işi tatlıya bağladı!