The OthersTansu Çiller beni de...

Tansu Çiller beni de...

20.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tansu Çiller beni de...

Tansu Çiller beni de...
20 Eylül 1998
Nazım ALPMAN Faruk Bildirici'nin "Maskeli Leydi" kitabını yayınlamasının ardından basında yeni bir kalem savaşı başladı. Bu arada birçok köşe yazarı Tansu Çiller'i nasıl değerlendirdiklerine ilişkin itiraflarda bulundu. Bakalım neler buyurdular?

Gazeteci Faruk Bildirici'nin Tansu Çiller'i anlatan "Maskeli Leydi" adlı kitabı patlama halinde okuruyla kucaklaşıyor. Bu hafta korsanlar hariç 19. baskısı piyasada...
Bu arada Maskeli Leydi üzerine basında orta şiddette "kalem savaşları" başladı. Savaşa neden olan ilk atış Hıncal Uluç'tan geldi. Hıncal, "yarısına kadar okuyabildiği" kitabı beğenmemişti. Gerekçesi de kitapta hiç Çiller'in lehine konuşan olmamasıydı.
Köşe yazarı Serdar Turgut, "Tansu'nun hasletini bilen var mı?" diye sorunca, Zaman'dan Fehmi Koru, Taha Kıvanç şapkasıyla arşivlerden "bol kepçe" malzeme getirdi, sütununda yayınladı. Taha Kıvanç, arşivden çıkardığı yazıları. Kıvanç'ın ilk kroşesi 15 Haziran 1993 tarihli Ertuğurul Özkök'ün yazısıydı.
Hürriyet'in yayın yönetmeni "bıyıklı dönemine" ait olan "Beyaz devrimin akşamında Gölbaşı" başlıklı yazısında şöyle diyordu:
"Türkiye'de köylü partisi olarak bilinen bir parti, bir devrim yaparak başına bütün dünyanın ilgi odağı haline gelen kadın genel başkan seçti." Özkök 1968'de kabaran devrimci öğrenci hareketinin hiçbir aşamasına katılmamış "soft devrimci" olmasının eksikliğini ilerki yıllarda sık sık "devrim" yaparak gidermişti: Tansu seçildi devrimi, bıyık kesme devrimi, çıplak erkek fotoğrafı devrimi, kadın iççamaşırı devrimi, Küba bar devrimi gibi... Faruk Bildirici'nin kitabı üzerine patlayan kalem savaşlarında önemli bir şey oldu. Tansu itirafçılığı başladı. Polemiklerin satır aralarında "güm"e giden cümleler Serdar Turgut'un 8 Eylül 1998 tarihli "Yine haslet" başlıklı yazısında çıktı:
"1993 yılında ben de Washington'dan Tansu Çiller'in Başbakan olmasını mutlulukla karşılayan yazılar yazdım. Ne gazetedeki diğer yazarlar, ne de ben o günden bu yana değişmedik. Değişen Tansu oldu.
Hepimizi aldattı. Hayallerimizi boşa çıkarttı. Bizimle birlikte halkı da uyuttu! Biz hatamızın farkına vardık."
Turgut'un bu "itiraf" yazısından iki sene önce, "bıyık kesme devrimini" gerçekleştirmiş olan Ertuğrul Özkök, "İlk yalan" başlıklı yazısında Çiller'i nasıl "yutturduğunu" anlatıyordu:"Odada benim dışımda Güneri Civaoğlu, Cengiz Çandar ve Yalçın Doğan var. Çiller heyecanlı bir sesle İspanya Başbakanı Felipe Gonzalez'le yaptığı görüşmeyi anlatıyor. `Bana Bask Modelini anlattı, oraya bir uzman grup göndereceğim.' Tabii biz de ertesi günü bunu yazdık. Yer yerinden oynadı."Bundan sonra ne olduğunu biliyorsunuz, herhalde? Çiller demecini yalanladı.Peki Özkök ne yapıyor? İtiraf yazısına devam edelim:
"Açıkça söyleyeyim, o günlerde bunu yutmak zorunda kaldık." İtirafçılara sonradan katılan Yeni Yüzyıl'dan Metin Münir de 14 Eylül 1998 tarihli yazısında İsmail Cem'i eleştirirken "minik" bir itirafta bulunuyor:
"Çiller gibi bizi yanılttı..."
Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Reşad Kayalı da topa girdi. 15 Eylül'deki Yeni Yüzyıl'da Reşad Hoca şöyle diyordu:
"Bizlerin yıllardır bildiği bu kişiyi Türkiye'nin tanıması için bu kadar yüksek bedel ödemek gerekir miydi?"
Hoca yazısının devamında bir "pişmaniye" daha ikram ediyordu:
"... Çiller dersi vermek zorunda kalmıştır. Ancak dönem sonunda kendisinin devamsızlığı yüzünden öğrencilerin perişan olduğunu öğrenince biraz pişman olduğumu itiraf etmeliyim." Alın size bir "itirafçı" daha...
Hürriyet'ten Enis Berberoğlu, 17 Eylül'de hocasına soruyordu:
"Madem ki Tansu Çiller'in insan ve hoca olarak portresi Boğaziçi camiasında herkes tarafından biliniyordu, o zaman sorabilir miyiz, neden kovulmadı? Boğaziçi'nin saygın formasını taşımasına neden izin verildi?"Henüz ortada "Tansu İtirafçıları Yasası" falan yok. Ama böyle bir yasa çıkarsa, yukarıdaki alıntılar yazarları yasa kapsamına dahil edebilir mi?
İçten oldukları inkar edilemez.
Ancak ortada bir sorun var... Tansu Çiller başbakan olduğunda, arkasında koskocaman "İstanbul Bankası batığı" ile ""Bizim Vadi çıkması" bulunuyordu. Olayın farkında olan bir "münafık grup" avazı çıktığı kadar bağırıyordu:
"Beyaz sayfaya dikkat edin, kadının elleri kirli!"
Buna rağmen şimdi pişman oldukları yazıları kaleme alanlar, ilerde bugün yazdıkları doğruları(!) da "yanlış yapmışız, pardon" sepetine atarlarsa biz ne yapacağız?
Ya da münafık takımı, Serdar Turgut'un "Bizle birlikte halkı da" cümlesinin doğru tercümesine takılarak şöyle sorarsa:
* "Siz `katiyen halkçı değilim' deme erdemine ulaşmış bir yazar olarak, nasıl kendinizi halkla yan yana koyabilirsiniz ki?"
* Madem itiraflar başladı, "Tansu'yla birlikte halkı uyutmak"tan söz etmek daha hafifletici olmaz mı? Sorular, "Sarışın Güzel Kadın" tutkusundan vazgeçmeyen Yavuz Gökmen dışındaki bütün zamanların Tansucularını kapsıyor.

KEŞFETYENİ
Şok sözler! 'Survivor tarihinin açık ara en leş takımı'
Şok sözler! 'Survivor tarihinin açık ara en leş takımı'

Cadde | 09.05.2025 - 09:45

Survivor All Star 2025'te finale sayılı günler kala yarışmada heyecan giderek artıyor. Survivor macerası sona eren Senem Genç, sosyal medya hesabından olay bir paylaşımla adından söz ettirdi.

Yazarlar