Sonnur Atalay, tezgahtar, 9 aylık evli. Filiz Soydemir 22 yaşında. Ümit öğretmen. Ve daha 12 masum can Hepsinin umutları ve gelecekleri vardı. Mavi Çarşı'ya atılan kahpe bir bomba hayatlarını karartana dek
'Ölsem ne yaparsın?'
MAVİ Çarşı'da kadın reyonunda çalışan ve dumandan boğularak ölen Sonnur Atalay, 20 yaşında ve dokuz aylık evliydi. Beş buçuk ay önce tezgahtar olarak işe başladığı Mavi Çarşı'da önceki günkü korkunç saldırıyla yaşamını yitirince geride olaya hala inanamayan bir eş bıraktı. Murat Atalay, "Ben çalışmasını istemiyordum, ama razı oldum. Harika bir eşti. Hala kapıyı çalacak ve içeri girecek diye kendisini bekliyorum" dedi.
Saldırının olduğu Göztepe Fahrettin Kerim Gökay Caddesi'ne birkaç 100 metre ötesindeki Pınar Sokak'ta oturan Murat Atalay, "Terör olaylarında her gün ölen insanları görüyorduk. Üzülüyorduk, ama bir gün bizim de başımıza gelebileceğini hiç aklımızdan geçirmiyorduk" diye konuştu.
Evlenmeden bir yıl önce tanıştıklarını ve birbirlerini çok sevdiklerini ifade eden Atalay şöyle konuştu:
"Bugün (cumartesi) nüfus cüzdanını bana vermişti. Muhtarlığa gidip soyadını değiştirecektim, ama muhtarlık bugün kapalıymış. O yüzden soyadını değiştiremedim. Haberi alınca inanamadım. Hastanede cesedi gördüğümde birçok yeri yanmıştı. Saçları bile yanmıştı. Kolundaki saatten teşhis ettim. Ailemle birlikte oturuyorduk. Geçen gün boynuma sarılıp `Ben ölsem ne yaparsın?' dedi. Sanki öleceği içine doğmuştu. Ben yine de olanlara inanamıyorum."
Nikah yüzüğünü takamadan
Ümran AVCI - İSTANBULKOZYATAĞI Sıtma Pınar Sokak, Güven Apartmanı Göztepe'deki korkunç saldırıya iki kurban verdi.
Babası apartman kapıcısı olan Filiz Soydemir'le (22) yakın arkadaşı İlknur Keleş (23) alışveriş için gittikleri Mavi Çarşı'dan bir daha dönemedi. Kar Yatırım Şirketi'nin personel servisinde çalışan İlknur, henüz ailesine bile söyleyemediği arkadaşıyla, önümüzdeki ay nişan yapmayı planlıyordu. En yakın arkadaşı Filiz'le nişan kıyafeti almak için evden çıkmışlardı. Soydemir ise iki yıl önce Mavi Çarşı'da tezgahtar olarak çalışmış, ancak daha sonra işten ayrılmıştı. Soydemir, daha iyi bir işe girmek için bilgisayar kursuna başladı. Bu arada Selim Top'la nişanlandı. Eylülde evleneceklerdi. Eğer korkunç saldırı olmasaydı, Filiz, bugün İlknur'un çalıştığı şirkette bilgisayar programcısı olarak işe başlayacaktı.
Fİliz'in ölüm haberini alınca yıkılan abla Güler Soydemir, "Kardeşimin iki ideali vardı. Biri deliler gibi sevdiği Selim'le evlenmek. Diğeri de iyi bir iş bulmak. Eğer hainler kardeşimi öldürmeseydi Filiz ve İlknur aynı işyerinde çalışacaklardı" diye gözyaşı döktü.
Bugün dersi boş geçecek
Ümran AVCI - İSTANBULGÖZTEPE'deki molotof kokteylli saldırının bir başka kurbanı da Ortadoğu Koleji İngilizce öğretmeni Ümit Ayyürek. Kızı Senem Ayyürek, yanan mağazanın çatısına çıkarak, ölümden kılpayı kurtulurken, Ümit öğretmen 50 yaşında hayata veda etti. Öğrencileri acı haberi alır almaz, soluğu Ayyürek'in evinde aldı. Oturduğu apartmanı çiçeklerle donattı. "Canım öğretmenimiz sizi çok seviyoruz. Değeriniz kalbimizde yaşayacak. Sizi hiç unutmayacağız", "Bir vatandaş olarak terörü lanetliyoruz. Hayatını kaybedenlere başsağlığı diliyoruz" diyerek, "Ortadoğu Koleji Öğrencileri" notunu bıraktılar.
Ortadoğu Koleji öğrencileri Rina Barbul, Kerem Erol ve Dilara Hibbs, öğretmenleri Ümit Ayyürek'in teröre karşı olduğunu, bu tür olaylarda hep terörü kınadığını belirtti. Öğrenciler şunları söyledi:
"O ölünce biz de öldük. Herkes artık bir kez daha düşünsün ve teröre dur desin. O farklı bir insandı. Öğretmenimiz 50 değil 25 yaşındaydı. Dünyaya pembe gözlüklerle bakardı. Biz ise `hayat bu kadar pembe değil' diye onu kınardık. Artık dünyaya pembe gözlüklerle bakacağız."
Öğrenciler bugün İngilizce derslerinin olduğunu belirterek, "Yarın (bugün) hocamızla ders yapmayı beklerken, o olmayacak. Başka bir öğretmen bizim kalbimizdeki yeri nasıl dolduracak. Ümit öğretmen bize hala öğüt veriyor, her an yanımızda" diyerek ağladılar.
Kayıptı, ölü bulundu
HAİN saldırı sonucu ölü ve yaralılar arasında rastlanılamayan, ancak bina içinde olduğu saptanan, Mavi Çarşı Mağazaları Genel Müdiresi Neşe Ruscuk'un cesedi bulundu.
Ruscuk, binada itfaiyenin sürdürdüğü soğutma çalışmalarının ardından bir süre bulunamadı. İtfaiyenin bina içindeki araştırmaları sonucunda, Rusçuk'un yanmış cesedi bulundu. Ruscuk, mağazadaki görevinin yanı sıra İstanbul Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık da yapıyordu.
Gidenlerin ardından gözyaşı
MAVİ Çarşı'ya molotofkokteylli saldırıda çıkan yangında ölenlerin yakınları yasta. Gözü yaşlı aileler, teröre lanet okurken, ölenlerin cenazeleri Cerrahpaşa Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.
Göztepe SSK Hastanesi morgundaki cesetler dün yakınlarınca güçlükle teşhis edildi. Cesetlerin çoğu yandığı için aileler üzerlerinden çıkan ziynet eşyasından kimlik tespiti yapabildi. Kadıköy Cumhuriyet Savcısı Sedat Muslu, ilk incelemeyi yaptıktan sonra cenazeleri otopsi yapılmak üzere Cerrahpaşa Adli Tıp Kurumu'na sevk etti. Saat 13.30'da cenazeler Göztepe SSK Hastanesi Morgu'ndan Adli Tıp Kurumu'na giderken hastane bahçesi ölenlerin yakınlarının feryatlarıyla yankılandı.
Yangında paniğe kapılarak dördüncü kattan atlayan Fevziye Şahinöz'ün tedavisi yoğum bakımda sürüyor. Belinde kırık olan ve tedavisi 1. Ortopedi Servisi'nde süren Selami Demir'in ise sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Yangında dumandan zehirlenen Selma Demirci, Senem Akyürek, Tolga Ak ve Hakan Dağcı ise taburcu edildi.
'Altı kata merdiveni gerekmiyor'
Pınar AKTAŞ - İSTANBULKADIKÖY Belediyesi'ne bağlı Göztepe Mavi Çarşı'ya yapılan saldırının ardından belediyenin 'ihmalkar' davranıp davranmadığı tartışılırken Belediye Başkanı Selami Öztürk, binanın her açıdan yasal olduğunu söyledi.
Binanın imar bakımından projeye uygun olduğunu ve bu tip bir binada 'yangın çıkışı' gerekmediğini belirten Öztürk, "Yangın çıkışlarının denetlenmesi konusu bizim yetkimizin dışında. Ama kimin yetkisi içinde olduğu da belli değil" dedi.
Mavi Çarşı'ya ait binanın inşaat ve proje tasdiki sırasında hiç bir çarpıklığının olmadığını söyleyen Öztürk, "Bu tip yerlerde İmar Yönetmeliği'ne göre 10 katı binanın toplam yüzölçümü 600 metreyi geçiyorsa, kat sayısı 10'dan fazlaysa ve daire sayısı 20'yi geçiyorsa yangın merdiveni isteniyor. Mavi Çarşı zaten bu şartların çok gerisinde rakamlara sahip" dedi.
Konfeksiyon, mobilya ve beyaz eşya teşhir mağazaları gibi yerlerin işyeri açma ruhsatına tabi tutulmadığına dikkat çeken Öztürk, "Bu tip mağaza açanlar, belediye veya herhangi bir kuruma gidip 'Biz işyeri açıyoruz, bir ruhsat verin' demezler. Vergi dairesine giderler, kayıtlarını yaptırırlar ve dükkanlarını açarlar. Asıl çarpıklık burada" diye konuştu.
Öztürk, "Yasaya göre, gıda, pastane, lokanta gibi yerler bizden, içkili yerler emniyetten, lokantalar sağlık müdürlüğünden ruhsat alır. Yangınla ilgili kontrolü ruhsata tabiyse İtfaiye yapar. Bu tip binalar ruhsata tabi değil. Yangın bizi ilgilendirmiyor" dedi.
Kadıköy'de mağazaların yoğun olduğu Bağdat Caddesi'nde de birçok binaya alt ticaret üstü konut ruhsat verildiğine değinen Öztürk, Marks & Spencer, Çarşı Mağazaları gibi mağazaların da bu durumda olduğunu söyledi.
Kahraman kuaför
GÖZTEPE'de Mavi Çarşı'ya yapılan saldırıdan hemen sonra iki bina ötede kuaförlük yapan Yüksel Ergen, canını tehlikeye atıp alevler arasından 5 kişiyi kurtardı. Ergen, saldırganların 3 kişi olduğunu belirterek, yangının çabuk yayılmasının dökülen benzin yüzünden değil alt katta bulunan parfümeri standından olduğunu ifade etti.
Saldırıyı gören Ergen, olayı her anlatışında dehşeti bir daha yaşadığını söyledi. Saldırganların 3 kişi olduğunu ve giriş katına 1, birinci kata 2 molotof kokteyli attıklarını kaydeden Ergen, saldırganların elinde molotof kokteyllerinin bulunduğu paketten başka birşey görmediğini belirtti. Ergen, ortaya atılan iddiaların aksine yangının saldırganların döktüğü benzinden değil, giriş katında bulunan parfüm standlarındaki şişelerce parfümden çıktığını savundu.
Yangının alt katta başladığını ve hemen üst katlara yayıldığını kaydeden Ergen, ilk önce itfaiyeye haber verdiğini daha sonra da iki bina ötesinde bulunan kuaför dükkanından çıkarak yaralılara yardım için koşmaya başladığını belirtti. Binanın heryerinden dumanlar çıktığını gören Ergen, diğer vatandaşlarla beraber canını tehlikeye atmak pahasına da olsa camları kırdığını ifade etti. Kırılan camlardan alevler arasından içeri giren kahraman kuaför Ergen, içeriden 3'ü kadın 5 kişiyi dışarıya çıkardığını söyledi.
Dehşeti önce o görüntüledi
GÖZTEPE'deki Mavi Çarşı'ya molotofkokteyli atılarak yakılmasının hemen ardından olay yerine ulaşan ilk gazeteci, Anadolu Ajansı Fotoğraf Servisi Şefi Ali Kılıç, dün bir çok gazetenin ilk sayfasında yer alan çatıdaki üç kişinin fotoğrafını çekti.
Cumartesi günü izinli olduğunu belirten Kılıç, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"16.00'ya kadar evde yattım. Daha sonra çıkıp olayın olduğu cadde üzerindeki eczacı arkadaşımı ziyaret ettim. Tam o sırada bir patlama duyduk. İlk önce araba yanıyor sandım. Aynı caddeki evime koştum ve fotoğraf makinemi aldım. Hemen yan binanın en üst katına çıktım. Orada insanlar yanan binanın içindeki insanları kurtarmaya çalışıyorlardı."
Bilican: PKK ihtimali var
EMNİYET Genel Müdürü Necati Bilican, Göztepe'deki molotofkokteylli saldırıyı büyük bir olasılıkla PKK'nın yaptığını belirtirken yurttaşlara ihbar çağrısında bulundu.
"Duyumlar polise derhal haber verilmeli. Terörist saldırılara seyirci kalmak olmaz" diyen Bilican Milliyet'e şunları söyledi:
"Polis şu anda çok ciddi bulgular ve gözaltılarla soruşturmayı ilerletiyor, ancak vatandaşlarımız da gördüklerini görmezlikten gelmemeli. Polise bilgi vereni ne reklam ederiz, ne ilan ederiz. Kimsenin haberi olmaz. Sadece verdiği bilgilerden yararlanırız. Batı'da da vatandaş ihbarı olayların aydınlatılmasında önemli rol oynuyor."
İHD saldırı kınadı
İNSAN Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Göztepe'de 13 kişinin ölümüyle sonuçlanan molotofkokteylli saldırıyı kınayarak, hiçbir gerekçenin bu eylemin amacını açıklayamayacağını bildirdi.
İHD'nin açıklamasında, şiddetin sınır tanımadığı belirtilerek, şöyle denildi:
"Göztepe'de halkın alışveriş yaptığı bir mağazaya atılan patlayıcının ardındaki gerekçeyi anlamak mümkün değildir. Hiçbir gerekçe bu eylemin amacını açıklayamaz. 12 sivil insan öldü. Toplumun içine düştüğü şiddet ortamından hiç beklemedikleri bir anda etkilendiler. Ve umutları, özlemleri ile bir anda yok oldular. Siz, bu şiddete neden olanlar, baskıcı politikalarda ısrar edenler, demokrasiye fırsat vermeyenler ve gerekçelerin ardına gizlenerek sivillere yönelik şiddet uygulayanlar, artık yeter. Bir an için düşünün. Orada sizin anneniz, kardeşiniz ya da sevgiliniz olabilirdi. Bir an için düşünün. Artık yeter."
İstanbul’da iki şüpheli paket
EYÜP Güzeltepe Mahallesi Yavuz Selim Sokak üzerinde devriye gezen polis ekipleri, dün sabah saatlerinde, Güzeltepe İlköğretim Okulu'nun karşısındaki direğe asılmış yasadışı bir örgütün adını taşıyan pankartla karşılaştı.
Pankartta, bomba görünümü verilen bir ağırlık bulunması nedeniyle çevrede güvenlik önlemleri alınarak, bomba uzmanlarına bildirildi. Olay yerine gelen bomba uzmanları, bomba görünümü verilen ağırlığın bir tuğladan oluştuğunu belirleyerek, pankartı indirdi.
Bombacılara ikinci tutuklama
ANKARA 2 No'lu DGM yedek hakimliği, Çankırı Valisi Ayhan Çevik'e yönelik bombalı saldırı olayının faili olarak Eskişehir'de yakalanan Kemal Ertürk ile Lale Açık'ı, "idam" cezasını öngören "devletin anayasa ve temel nizamlarını bozmaya teşebbüs etmek suçundan tutukladı.
Ankara Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince bugün sabah saatlerinde Ankara DGM'ye sevk edilen Kemal Ertürk ve Lale Açık'ı, olayla ilgili soruşturmayı yürüten DGM Cumhuriyet Savcısı Albay Nuh Çetinkaya yaklaşık 2,5 saat sorguladı. Savcı Çetinkaya, Ertürk ve Açık'ı, tutuklama talebiyle yedek hakimliğe sevk etti.
Yaralanan tüpçü öldü
ÇANKIRI Valisi Ayhan Çevik'e yönelik bombalı saldırıda yaralanan ve Ankara Numune Hastanesi'nde tedaviye alınan Alpay Evirgen öldü.
Ankara Numune Hastanesi Beyin Cerrahisi Servisi Yoğun Bakım Ünitesi'nde tedavi gören Evirgen, önceki gece yaşamını yitirdi. Evirgen, solunum cihazına bağlı olarak yaşatılmaya çalışılıyordu. Tüp bayii Evirgen'in cenazesi dün sabah yakınlarınca hastaneden alındı.
Toplumsal sorunlar çöküntü yaratıyor
Eylem TÜRKYÜKSEK enflasyon, terör, göçler, işsizlik ruhsal çöküntüyü artırıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü rakamlarına göre, 1993 ile 1998'i kapsayan beş yıllık dönemde, intihar sayısı bin 206'dan iki bin 361 kişiye yükselerek, neredeyse iki kat arttı. Çapa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan Köknel, bu artışta, temel sorunlardan biri olan terörün de büyük etkisi olduğunu vurguladı.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verdiği bilgiye göre, 1993'te bin 206 intihar vakası görülürken, bu sayı 1994'te bin 444'e çıktı. Emniyet kayıtlarında 1995'te bin 521 intihar olayı yaşanırken, 1996'da bin 949 kişi yaşamına
son verdi. 1997'de intihar edenlerin sayısı iki bin 293'e yükselirken, geçen yıl bu sayı iki bin 361'e çıktı.
Prof. Köknel, intiharların başlıca nedenlerinin işsizlik, göç ve enflasyon olduğunu söyledi. Bu faktörlerin bireyin içinde iç çatışma yarattığını belirten Köknel, çöküntü sonunda intihar vakalarının göründüğünü kaydetti. Türkiye'deki intihar sayısındaki artışa, temel sorunlardan biri olan terörün de neden olabileceğini anlatan Köknel, endişe yaratan tüm toplumsal stres etkenlerinin intiharlara neden olacağını belirtti. Köknel şöyle devam etti:
"Bireyin toplumda yaşaması gerekiyor. Kişi özel sorunları dışında toplumsal olaylar nedeniyle de depresyona girebiliyor. Enflasyonu kendi başına indiremiyor, terör nedeniyle başlayan göçü engelleyemiyor, işsizliği ortadan kaldıramıyor. Tüm bunlar onda ruhsal çöküntü yaratıyor ve çareyi intiharda buluyor."
İstanbullular eve kapandı
Efe ERDEMİSTANBUL'da son bir haftada arka arkaya meydana gelen ve önceki gün 12 kişinin ölümüne neden olan terör eylemleri, vatandaşı tedirgin etti.
Galleria, Akmerkez ve Carausel gibi alışveriş merkezlerinin ziyaretçi sayısı dün yarı yarıya düştü.
Güvenlik elemanlarının sayısını artıran alışveriş merkezi yetkilileri, idare bürolarına da aranan militanların resimlerini koydu.
Güvenliği ikiye katlayan merkezlerin belli noktalarına sabit polis ekipleri konulurken, 'yunus' özel polis ekipleri içeride ve dışarıda sıkı güvenlik önlemi aldı.
Ekonomik durgunluk nedeniyle uzun süredir satış yapamamaktan şikayetçi olan mağaza yetkilileri, müşterilerinin terör korkusuyla iyice azaldığından sitem ediyor.
Yetkililer, mevcut güvenliğin yeterli olduğunu ancak sistemin yeniden gözden geçirilmesini ve otopark girişlerindeki önlemlerin artırılmasını istiyor. Hemen hemen hepsi, "Bugün bir olay oluyor. Herkes önlemini artırıyor. Önemli olan bu tedbirlerin iki gün sonra unutulup boşverilmemesi. Tedbirler devamlı olmalı" görüşünde birleşiyor.
Kaderciler
Alışveriş merkezlerine ilgi azalırken, mevcut ziyaretçiler de "olacağı varsa heryerde olur" gibi kaderci bir yaklaşım içinde. Genç ziyaretçiler ise ailelere göre daha cesur. Gençler, alışveriş merkezlerinde güvenlik sisteminin yeterliliğine inanmadıklarını ancak bundan da korkmadıklarını söylüyor.
Sinemalarda güvenlik yeterli değil
Alışveriş merkezlerinde ziyaretçilerin üzeri didik didik aranırken, sinemalarda güvenlik tedbirleri henüz alınmış değil. Beyoğlu'nda kurulu sinemalarda, girişlerde gerekli arama yapılmıyor. Gençler, bu konuda da cesur davranıyor ve sinemaya gitmekten vazgeçmiyor.
Beyoğlu'nda dün filmlerin pekçoğu kapalı gişe gösterildi. Vatandaş, güvenlik güçleri tarafından kalabalık mekanlara gidilmemesi uyarısına alışveriş merkezleri için uyarken, sinema konusunda ayın duyarlılığı göstermiyor.
Alışveriş merkezlerinde kuş uçurtulmuyor
İSTANBUL'da son zamanlarda alışveriş merkezlerine ve mağazalara yönelik molotoflu ve bombalı saldırıların ardından büyük alışveriş merkezlerinde olağanüstü güvenlik önlemleri alınmaya başlandı. Alışveriş merkezlerinde çatılarda dürbünle binanın çevresini izlemeden, kalabalığın arasında sivil güvenlik görevlilerinin dolaşmasına kadar çeşitli önlemler alınıyor.
Olaylar üzerine Capitol, Akmerkez, Galeriya, Carrefour gibi dev alış veriş merkezlerinde güvenlik önlemleri artırıldı. Alışveriş merkezlerine yaya olarak gelen herkes üst araması ve dedektörden geçirilirken, otoparklara araçla girenler de kontrol ediliyor.
Carrefour Güvenlik Amiri Ahmet Aslantürk, olaylardaki artış nedeniyle üzücü bir olay yaşanmaması için güvenlik önlemlerini artırdıklarını söyledi. Aslantürk, "Çatılarda dört güvenlik görevlisi dürbünle çevreyi ve kalabalığı kontrol ediyor. Otopark ve alış veriş merkezinde de 40 sivil görevli topluluğun arasında dolaşıyor. Toplam 100 güvenlik görevlisiyle çalışıyoruz. Giren araçlar kontrol ediliyor, polisin bildirdiği şüpheli şahısların üzerinde duruyoruz" diye konuştu.
Öcalan: Bombalama İslami kesimden
TERÖR örgütü PKK'nın Merkez Komite Üyesi Osman Öcalan, İstanbul'daki bombalama eylemlerinin PKK'yı bağlamadığını belirterek, PKK'nın bugüne kadar böyle bir eylem tarzına girişmediğini ileri sürdü.
MED TV'de önceki akşam Kürtçe yayınlanan "Panel" adlı programa telefonla katılan Öcalan şunları söyledi:
"İstanbul ve diğer metropollerde yaşanan bombalama eylemleri PKK'yı bağlamaz. Bazı Kürtler, 'kısasa kısas' yöntemiyle eylem geliştiriyor. İslami bir söylem. Abdullah Öcalan, sivillerin zarar görmemesi ve savaşın uluslararası hukuk normlarına göre yürütülmesi konusunda çaba sarf ediyor.
PKK'nın bu tarzını yetersiz bulan Kürt grupları, tepkilerini şiddet yöntemiyle dile getirmeye başladı. İşte burada halkımızın bir kesimi PKK'nın şiddetini yetersiz görüyor. 'Bu sorunu çözmez' diyor. PKK, uluslararası kanunlara göre vuruyor. Biz partimizin çizgisinden taviz vermiyoruz. Kürt milleti savaş çizgimizi katı bulmayabilir. Bunun için birçok kişi kendi başına örgütler kuruyor."
İstanbul'da 10 Mart'ta Bakırköy'de bir ticari taksiye yerleştirilen bombanın patlaması sonucu şoför Ufuk Akdoğan'ın ölümü ve 8 kişinin yaralandığı eylemle Ataköy Atrium otoparkındaki patlamaları Milliyetçi Kürt İntikam Güçleri (HTNK) üstlendi.
Britanya'dan alınacak ders
Zafer ARAPKİRLİ - LONDRABİRBİRİ ardına patlayan bombalar ve her an her yerde bir terör eyleminin hedefi olma korkusu, Britanya'nın çok yakından tanıdığı bir duygu. Son 30 yıldır Kuzey İrlanda sorunu ile boğuşan ve İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu (IRA) ile diğer bazı şiddet örgütlerinin bombalarına hedef olan, başta Londra olmak üzere İngiliz şehirleri halkı, terör olgusunu "Yaşamın bir parçası" olarak algılayıp, bugün bile uyanık yaşıyor.
Ancak, Türkiye ya da diğer başka ülkelerden farklı olarak Britanya'da eylem yapan terör örgütleri, sivil hedeflere yönelik bir eylem yaptıklarında, önceden polisi ve medyayı uyarıp, belli bir mekanın boşaltılmasını sağlıyorlar. Askeri ve diğer resmi hedefler ise haber vermeden vuruluyor.
İşte, günlük yaşamın bir parçası haline gelen teröre karşı, Türkiye halkının Britanya örneğinden edinebileceği deneyimler :
* Halkın topluca bulunduğu yerlerde, yangın, sivil savunma ve ilk yardım önlemlerinin gözden geçirilmesi,
* Çöp kutusu,
posta kutusu, koltuk altı gibi, bomba vb. maddelerin gizlenebileceği yerlerin sürekli denetlenmesi,
* Herhangi bir saldırı ardından, güvenlik kuvvetlerinin, olay yerini derhal kordon altına alarak, ipucu ve somut kanıtların yokolmasını engellemesi,
* Basının ve halkın, güvenlik kuvvetlerine yardımcı olmak üzere, olay yerinde panik ve hücuma olanak sağlamaması,
* Devletin, basın yayın organlarında, halkı aydınlatıcı bilgiler vererek, bu olayların önlenmesi ve vukuu halinde ne yapılacağı konusunda yayın yapması,
* Polis ya da jandarmanın, olay sonrası kuracağı kriz masasının bir "sıcak hat" telefonu yayınlayarak vatandaşlara bilgi vermesi ve olay yerine gereksiz hücumun önlenmesi,
*
Okul, hastane, istasyon, iskele gibi mekanlarda yangın ve bombalı saldırı gibi olaylara karşı tatbikatlar yapılması,
* Benzin, aseton benzeri yanıcı ve parlayıcı maddelerin satışının denetim altına alınması,
* "Düşman uyumaz" ilkesinin herkes tarafından benimsenip, paranoya ölçülerine kaçmadan, halkın en ufak bir kuşkuda güvenlik kuvvetlerine bilgi verebileceği sağlıklı bir ihbar mekanizmasının oluşturulması.