The Others Türk mutfağı artık Avrupalı

Türk mutfağı artık Avrupalı

25.12.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

25 yıldır İngiltere’de yaşayan Hüseyin Özer, Sofra adlı restaurant zincirleri ile Avrupa’da Türk mutfak kültürünü temsil ediyor. Hüseyin Özer’e göre, Türkler Avrupalı olmak istiyorsa, bunu yemek kültürü ile de başarmalı.

Türk mutfağı artık Avrupalı

Türk mutfağı artık Avrupalı

25 yıldır İngiltere’de yaşayan Hüseyin Özer, Sofra adlı restaurant zincirleri ile Avrupa’da Türk mutfak kültürünü temsil ediyor. Hüseyin Özer’e göre, Türkler Avrupalı olmak istiyorsa, bunu yemek kültürü ile de başarmalı.

Türkiye’nin yanısıra İngiltere’de açtığı Sofra Restaurant’ları ile ün kazanan Hüseyin Özer, Sofra zincirini ABD ve Avrupa’ya da taşımayı hedefliyor.
Hüseyin Özer, 25 yıldır Londra’da yaşayan bir işadamı. Aslen Tokat’lı. Bütün hayatı lokantalarda geçmiş, çünkü tek başına bir çocukmuş ve karnını doyurmak için bir işe ihtiyacı varmış. Ankara’da bir lokantada iş bulmuş, hem karnını doyurmuş, hem de bir meslek sahibi olmuş. Aradan yıllar geçmiş, şu anda ikisi Londra’da biri İstanbul’da olmak üzere üç restaurant sahibi.
Bu günlere gelmesi hiç de kolay olmamış. 25 yıl önce Londra’da bir kebapçı açmış önce. Türkler akın etmeye başlamış. Zamanla restaurant sayısını ikiye çıkarmış. Var olan restaurantının konseptini değiştirmiş. İşadamlarının geldiği daha şık ve lüks bir yer açmış. Franchising sistemiyle çalışan Hüseyin Özer’in şu anda Londra’daki iki restaurantından birinin adı Sofra, diğeri ise Özer.
İstanbul’daki restaurant ise Taksim’deki Cartoon Oteli’nin içinde yer alıyor. Franchising sistemiyle çalışmasına rağmen, restaurantlar birebir aynı değil. Kendilerine göre farklılıkları var. Dizayn genelde benziyor, dekorasyonda kırmızı beyaz renkler kullanılmış.

Avrupa’nın içine yolculuk
Hüseyin Özer, yakında Türkiye’de İzmir, Bodrum ve Antalya’da, yurtdışında ise İspanya ve ABD’de şube açmayı planlıyor. Sofra zincirlerini adeta bir felsefeyle işletiyor. Hüseyin Özer’in kendi hayat felsefesinin bir yansıması bu. Düşüncelerini yemeklere ve ortama yansıtmaya çaşıyor. Bir ressam gibi uğraşıyor restaurantlarıyla. Türk yemeği yapıyor ama kendi anlayışına göre. Bu anlayışı şöyle ifade ediyor;
'Ben Türk yemeklerinin adını değiştirmiyorum ama kendisini değiştiriyorum. Daha doğrusu geliştiriyorum. Türk yemekleri özünü kaybetmeden değişmek zorunda. Örneğin bir imambayıldı yaparım, çok beğenirsiniz ama hiç imambayıldıya benzemez. Şiş kebabı yaparım bayılırsınız ama değişiktir. Benim elimin değdiği şey değişir, çünkü kendi damak tadıma göre yemek yaparım. Kendime yaptığım yemeği de satarım.
Bizim Sofra Restaurant’larına Türk işadamlarının yanısıra yabancılar da geliyor. Biz, Türk yemeğini oturup şarapla yiyebileceğiniz hale getirdik. Hemen yağlanmaz, rahatça güzel bir aşk yemeği ya da iş yemeği yiyebilirsiniz. Türk insanının ve Türk mutfağının buna ihtiyacı vardı, ben buna parmak bastım. Benim en büyük görevim bu oldu. Bunu başardığım için İngiltere’deki Türkler beni çok seviyor. Gençler de büyük bir ilgi gösteriyorlar. Para kazanan insanların gidecek bir yeri olması lazım. Türk lokantaları Türk insanının gerisinde kalıyordu, gidecek yer bulamıyorlardı, şimdi bize geliyorlar'.
Hüseyin Özer, Türk kültürünü Avrupa’da tanıtacak insanlara ihtiyaç olduğunu, kendisinin de bu görevi yapmaktan dolayı mutlu olduğunu söylüyor;
'Türkiye’yi iyi bir şekilde temsil ediyoruz. Türk insanı ileriye doğru yemeği ile birlikte gitmeli. Türk insanı Avrupalı olmak istiyor. Avrupalı olmak için yemek de Avrupalı olmalı.
Biz bunun savaşını veriyoruz. Avrupa’da yayılmaya devam edeceğiz. Sofra Grubu olarak Avrupa’nın içine doğru yol alıyoruz'.