The Others Tuzla'da tanker faciası

Tuzla'da tanker faciası

15.02.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

TPAO gemisindeki yangın korkulu anlar yaşanmasına neden olurken, dün öğleden sonra yine şiddetli bir patlama oldu. İtfaiye ekipleri, yeterli donanımları olmadan, yüksek ısının ve sık sık patlamaların meydana geldiği petrol tankerine çıktıkları için ölümden döndü

Tuzlada tanker faciası

TÜRKİYE'nin en büyük tankeri TPAO'da meydana gelen ve İstanbul'a korkulu anlar yaşatan yangında dün öğleden sonra yine şiddetli bir patlama oldu.
Tankerin sol yanında saat 16.20'de meydana gelen şiddetli patlamanın ardından, alevlere su sıkan Söndüren Gemisi, büyük bir alev topuyla yoğun dumanın etkisi altında kaldı. Söndüren Gemisi, bunun üzerine tankerden hızla uzaklaşarak, açığa çekildi.
Kontrol altına alınarak dün sabaha soğutma çalışmalarına başlanan yangın, içten içe devam ederken yetkililer, gemide yangına karşı 10 tonluk karbondioksit tüpleri bulunduğunu, ancak gemiye yaklaşılamadığı için kullanılamadığını açıkladı.
İstanbul İtfaiye Müdür Yardımcısı Salim Vural yangını söndürmek için karbonmonoksit tüplerinin patlatılacağını belirterek "Şu ana kadar geminin sorumluları ortaya çıkmadı. Yangına daha erken müdahale edilebilirdi. Karbonmonoksit tüplerine daha önce ulaşabilirdik, ancak personeli bulamadık" dedi.
B>Vural bir soru üzerine "Aslında bizim gemi yangını söndürme sorumluluğumuz yok. Yangın sırasında da sorumluları bulamadık. Müdahele edince iş üzerimize kaldı" diye konuştu.
İtfaiye erlerinin toplu ölümden döndüğü büyük yangın, dün saat 02.30 sıralarında kontrol altına alınarak soğutma çalışmaları başlatıldı, ancak makine dairesindeki yangın gün boyunca sürdü. Karadan itfaiye, denizden de gemilerle müdahale edilen 160 bin tonluk gemide büyük hasar meydana geldi. Yetkililer, "Sert rüzgar olsaydı, yangın bu şekilde kalmaz, daha büyük bir facia yaşanabilirdi" dedi.
Yangına müdahale edilecek alanın yetersiz olması, 160 bin tonluk dev tankerin yanında başka gemiler bulunması çalışmaları güçleştirdi. Denizcilik İşletmeleri'ne bağlı Söndüren gemilerinin de yangın başladıktan iki saat sonra olay yerine ulaştığı kaydedildi.

Yangınla birlikte gündeme gelen iddialar yeni bir tartışma başlatırken İSKİ ve Büyükşehir Belediyesi'nden oluşan 6 kişilik ekip denizden kirlilik tespiti için numune aldı.
İddiaya göre, tankerin depoları boşaltılmadan onarım işlemi başladı. Yangını söndürmek için uğraş veren itfaiye ekipleri, yeterli donanımları olmadan, yüksek ısının ve sık sık patlamaların meydana geldiği bir petrol yangınının içine gönderildi. İtfaiye erleri, açık bir biçimde ölüme yollandı. Tanker, yeterliliği bakımından tartışmalı bir tersaneye verildi.
DYP İstanbul İl Sekreteri Erkan Dereli'nin TPAO tankerinin bakıma alındığı Mustafa Öcal'a Gemsan Tersanesi'nin hissedarlarından olduğu öne sürüldü.
Türkiye Dok - Gemi - İş Sendikası üyeleri Pendik Tersanesi önündeki açıklamalarında, tersaneleri özel sektöre satanlara ateş püskürdü. Pendik Tersanesi'nin yanmaz elbiseli itfaiye erleri ve TPAO gemisinin 1991'de yapıldığını gösteren fotoğraflarının önünde açıklama yapan İşyeri Baştemsilcisi Abdullah Yeşilyurt şunları söyledi:
"Özelleştirme borazanını öttüren özel sektör tersane sahiplerinin ne kadar haksız bir tezi savundukları ortaya çıkmıştır. Bu yangın Tuzla Körfezi'nde yaşanan acı gerçekleri bir kez daha gözler önüne sermiştir. TPAO gemisi ve daha nice büyük tanker kuru yük gemilerini yıllardır büyük başarıyla tamir ve bakımlarını gerçekleştiren devlete ait tersanelerdir. Bu tersaneleri ucuza satın alabilmenin hesaplarını yapan yağmacılar özelleştirme yaygarasıyla bizim tersanemizi de Tuzla gibi ölüm tezgahlarına ve yangın yerine dönüştürmek istiyor."
İşyeri temsilcisi İshak Ketenci ise tedbirsizlik sonucu meydana gelen yangının ilkel usullerle çalışanların hatalarından dolayı oluştuğunu öne sürerek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu tür gemiler önceden gasfree testi yapıldıktan sonra içeri alınır. Gerekli demir saclarının değişimi sırasında itfaiyeciler her an çıkması muhtemel bir parlamaya karşı hazır vaziyette bulunur. Geminin bu gibi yangınlara karşı halon gazı tüplerinin de her an hazır ve dolu olarak bulundurulmaları vazgeçilmezdir. Bu olayda gasfree raporu olduğu söylenmektedir. Böyle bir rapor alınmış olabilir. Ancak olayda geminin yanmasına sebebiyet veren patlamaların yaşandığı yakıt tanklarının kesinlikle gasfree yapılmadığı ortadadır."
Amyant giysilerle medyanın karşısına çıkan Pendik Tersanesi itfaiye erleri ise Gölcük Donanma Komutanlığı'nda özel yangın eğitimi aldıklarını belirterek, "Oysa diğer itfaiyeci arkadaşlarımız normal yangınlara müdahale edebilecek şartlarda çalışıyor. Bizim tersanemizde her türlü yangın tedbiri alınmışken Tuzla'da hiçbir tersanede bu gibi tedbirler bulunmamaktadır. Hatta ambülans ve ilk müdahaleyi yapacak ekip dahi yoktur. Dün gece olayları seyrederken, yüreğimiz yandı" dedi.

İşçiler, TPAO gemisinin 1991'de kendi tersanelerinde bakıma alındığını hatırlatarak, "Biz burada bin ton sac değiştirdik. Hiçbir olay yaşamadık. Bugün sacın kilosunu bir dolara yaparken, özel sektör iki dolara yapıyor. Büyük bir geminin Tuzla'da küçük bir tersaneye yanaştırılması baştan yanlış bir adım" yorumunu yaptı. İşçiler, "Bu gemi, devletin gemisi. Yangının hesabını kim verecek? Devletin malını yağmalıyorlar. Bazı siyasilere peşkeş çekiyorlar" diye konuştu.
Pendik Tersanesi Müdürü Neptün Algan, böylesine büyük tonajlı bir geminin, Tuzla gibi 35 küçük tersanenin bulunduğu alanda bakıma alınmasının yanlış olduğunu söyledi. Gerek altyapı, gerekse teknik ve ekipman açısından Tuzla'daki tersanelerin yetersiz olduğunu savunan Algan, "Gemi yangını söndürmek başlı başına bir olaydır. Bu ayrı bir uzmanlık ister" dedi.
Pendik Tersanesi'nde yangın söndürmek için her türlü teknik ve ekipmanın bulunduğunu anlatan Algan, "Bir kere biz de büyük gemiler için rıhtım bulunmaktadır. Tuzla'daki tersanelerde kıçtan karaya yanaşılır. Yani gemi boyunda rıhtım bulunmamaktadır. Oysa bizdeki rıhtım boyu 303 metredir" diye konuştu.
Algan, "Pendik Tersanesi'nde yangınla ilgili her türlü tedbir vardır. Bizde büyük gemilerin bakımının yapıldığı havuzlar da mevcuttur. Biz bu geminin bu tersaneye ne maksatla yanaştığını bilmiyorum. Biz de bu tankerin temizlenmesi için teklif vermiştik. Ancak bir yanıt alamadık. Biz 1991 yılında bu geminin bakım ve onarımını gayet iyi bir şekilde yapmıştık" dedi.
Algan, bir bakım tersanesinde olması gerekenleri de şöyle sıraladı:
"Uzun bir rıhtımı olmalı. Yangın devresi bulunmalı. Yani geminin yangın sırasında dışarıdan su alışını sağlayan sistem. Makine dairesine kesinlikle su sıkılmamalı. Halon ya da karbondioksitle söndürülmeli. Yangın altyapısı hazır olmalı. Buna yangın irtibatını tesis edecek devrelerin hazır olması, yetişmiş teknik eleman ve uzman itfaiye ekipleri girer. Bu işi için sürekli eğitim verilmeli"

Korkunç yangında yaralanan 21 itfaiye görevlisinin tedavilerine devam ediliyor. Vücutlarında ağır yanıklar bulunan Celil Dağ ve İbrahim Kolay GATA Haydarpaşa Hastanesi'ndeki Yanık Merkezi'nde diğerleri de Kartal Eğitim ve Araştırma ile Kartal SSK hastanelerinde bulunuyor.
Görgü tanığı itfaiye eri Hasan Dursun, "Biz her zamanki gibi görevimizi yaptık. Biz yangını söndürme çalışmalarına katılmasaydık, `Gemiler yandı. İtfaiye erleri seyretti' gibi söylentiler çıkacaktı. Biz de mecburen görevimizi yapmak için kırmızı rengi görüp de çılgına dönen boğalar gibi, ateşi görünce saldırdık. Hayatım boyunca unutmayacağım. Arkadaşlarımın çığlıkları hala kulağımda" dedi.
Yaralı itfaiyecilerin yakınları da hastanelere akın etti. Hastaların ilaçları alınması için reçeteleri ellerine tutuşturulan hasta yakınları, "Nerede bu devlet? Bu insanlar devlet için cayır cayır yandı" diye tepki gösterdi.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Tolga Evren, ambulans ve sağlık görevlilerinin, tanker yangınında yaralanan itfaiyecilere yardımcı olmadığı iddialarının doğru olmadığını anımsatarak "Olay yerinde bizzat bulundum. Hızır Acil'e bağlı 20 ambulansımız, belediyenin 10 ambulansıyla çevre belediyelerin ambülanslarıyla toplam 40 ambülans yaralılara müdahale etti, ancak güvenlik çemberi oluşturulduğundan ambulanslar o bölgeye giremedi" dedi.