The Others UNESCO sürekli hoşgörü ağı

UNESCO sürekli hoşgörü ağı

29.11.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

UNESCO TÜRK delegasyonunun önerisiyle 1995 yılını, "Hoşgörü Yılı" olarak ilan etti ve dünyanın dört bucağında değişik etkinlikler gerçekleştirilmişti.1995 Ekim ayında UNESCO Milli Komisyonu ile Galatasaray Üniversitesi ortaklaşa uluslararası bir sempozyum düzenledi ve tüm etkinliklerin bilançosu çıkarıldı. Sabancı Center ve Galatasaray Üniversitesi'nde sunulan bildirilerle konu tartışıldı ve nihai bir rapor taslağı UNESCO Genel Kurulu'na sunuldu. Rapor ufak değişikliklerle genel kurulda kabul edilerek yayınlandı. Türkiye'deki toplantının önemi, değişik din ve mezhep liderlerini biraraya getirerek inanç temelinde bir diyaloğun gerçekleştirilmesiydi. Öyle ya günümüzde de hoşgörüsüzlük ve kavgaların kökeninde inanç farklılıkları önemli bir etmen değil mi?

UNESCO sürekli hoşgörü ağı

Hoşgörü Yılı'nın sona ermesiyle "hoşgörü" bitmiş miydi? Artık yeni etkinlikler yapılmayacak mıydı? Kuşkusuz hayır.
UNESCO Genel Başkanı F. Mayor'un isteğiyle, Hoşgörü Komitesi Başkanı Sergei Lazaref, özellikle Akdeniz yöresinde, ilkelerin ve etkinliklerin sürdürülmesi bağlamında bir "Sürekli Hoşgörü Komitesi" kurulması için Akdeniz ve Karadeniz ülkelerinin temsilcilerini geçtiğimiz ay Barcelona'da biraraya getirdi.
Neler yapılabilirdi? Hoşgörü somut yaşama daha etkin bir şekilde nasıl geçirilebilirdi? Hoşgörüsüzlük, tedhiş, terör ve vahşetle daha etkili bir mücadeleye nasıl girilebilirdi? Hoşgörüsüzlüğün kaynağı olan ırkçılık, cehalet, diğer din ve mezheplere olan düşmanlığın nasıl önüne geçilebilirdi?
Bu kez UNESCO'yu Avrupa Konseyi de desteklemekteydi. Konseyin Türk asıllı temsilcisi Bayan Işıl Gachet maddi ve manevi desteği açıkça belirtti. Konu daha önemli bir boyuta girmişti.
İlk gün süren çalışmaların sonunda belli yöntem ilkeleri benimsendi ve alt komisyonlar kurularak etkinlik ve eylem stratejileri belirlendi:
Hoşgörüsüzlüğün kaynaklarına inilmeli ve hukuksal yaptırımlarla etkin bir mücadele alanına girilmeli; eğitimde düşmanlığa yer veren görüşler kitaplardan kaldırılmalı; hoşgörü ve sevgiyi yaymak için sivil toplum örgütleri ve devlet kuruluşlarıyla işbirliğine gidilmeli; üniversitelerde hoşgörü, UNESCO ve diyalog konularını işleyen kürsüler kurulmalıydı.
Cezayir, Floransa, Selanik, Tunus üniversitelerinde bu kürsüler kurulmuş ve eğitime başlanmıştır. Galatasaray Üniversitesi de Barcelona toplantısından sonra aynı doğrultuda bir karar aldı. Bundan böyle Hoşgörü ve UNESCO konuları işlenecek ileride bir "UNESCO İnsan Hakları Merkezi" kurulması düşünülecekti.
Gençlere hoşgörü ve sevgi, UNESCO faaliyetlerini irdelemeleri maksadıyla burslar verilmeliydi. Üniversite öğrencileri arasındaki düşünce alış verişi sevgi ve barış ortamı doğurur. Avrupa Konseyi ve UNESCO önümüzdeki yıldan itibaren bu tür burslar sağlamaya başlayacak.
Basın, hoşgörüsüzlüğü ve bir ölçüde vahşeti tiraj malzemesi haline getirmekte. Acaba medyanın yetkili, önemli yönetici ve yazarlarını biraraya getirmek, konuyu tartışmak yararlı olur muydu? Bu maksatla önümüzdeki yıl Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin, UNESCO Başkanı F. Mayor'un düzenleyeceği "Hoşgörü Gazetecileri" toplantısına ev sahipliği yapması kararı alındı. Bu bağlamda, 1997 sonbahar aylarında düzenlenmesi düşünülen toplantıya Akdeniz yöresinin büyük medya kuruluşlarının başkan, başyazar veya sahibi düzeyinde insanların davet edilmesi planlanmaktadır. Barış ve hoygörünün yaygınlaşması ancak medyanın aktif katılımının sağlanması, yönetici ve patronların konuya sahip çıkmalarıyla olanaklıdır. Sansasyonel haberler, tedhiş ve terörü ekranlara getirmek, kısa vadede kar getirebilir ama dostluk, sevgi, hoşgörü temalarını işlemek uzun süreli bir evrensel barışa katkı yapabilir. Barış mutluluğun ve hazzın uzun süre varolabileceği biricik ortamdır.
Dinler ve mezhepler arası diyalog komitesi de kurulmalıydı. Türkiye'de sivil toplum örgütleri, cemaat temsilcileri her yıl 4 - 8 Aralık tarihlerinde Demre'de, barışın ve diyaloğun sembolü, çocukların sevgilisi Noel Baba'nın yerinde biraraya gelmekteydi. O halde alt komitenin çalışmalarını Türkiye sürdürmeliydi. UNESCO ve Avrupa Konseyi artık, faaliyeti sürdüren "Noel Baba Vakfı'na" destek verecekti.
Daha birçok şeyin somut yaşama geçirilmesi için kararlar alındı. Umarız her şey yolunda gider saçma sapan şeylerle hükümetler bilinçsiz medya mensupları ortalığı karıştırmaz; örneğin bir Kardak krizi yaratmaz. Kudüs tüneli bağnazlığı içine girmez ve böylelikle sevgi, diyalog, hoşgörü dünyasının kapıları açılır.