The Others Yaşam kısa, ölüm uzun

Yaşam kısa, ölüm uzun

27.05.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yaşam kısa, ölüm uzun

Yaşam kısa, ölüm uzun


Menderes, Zorlu, Polatkan'ı ölüme götüren tutanaklar

Erbil TUŞALP


Tarih tutanaksız olmuyor. Genç bir kurmay subayın 1961 sonbaharından tarihe taşıdığı tutanaklar Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutuyor. Milliyet, Milli Birlik Komitesi'nin Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ı darağacına sürükleyen 13, 14 ve 15 Eylül toplantılarının özel tutanaklarını gün ışığına çıkarıyor.
Toplantılardan hemen sonra satır başlarıyla tarihe mal edilen tutanaklar, 1960'ların başında Türkiye'de demokrasi arayışının yöntemini bir kez daha tartışmaya açıyor. Tutanaklar zorun tarihteki rolünün sonuna kadar gizlenemeyeceğini, gerçeklerin bir gün mutlaka gün ışığına çıkacağını bir kez daha kanıtlıyor.
16 ve 17 Eylül 1961'de İmralı'da ölümle noktalanan son yolculuğun tutanakları, çok partili demokrasi arayışının ilk adımlarından birini anlatıyor. Milliyet Milli Birlik Komitesi üyesi Suphi Karaman tarafından sıcağı sıcağına kaleme alınan tutanakları tarihe aktarırken demokratik rejim için ödenen / ödenmekte olan bedelin büyüklüğünü vurgulamakla yetiniyor.

13 Eylül 1961 Toplantısı

Saat 14.45
(Toplantıya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay da katıldı)

* Mucip Ataklı:
- İdam kararlarının Milli Birlik Komitesi'nce tastik edilmesi bir zaaf teşkil etmez. Gelecek siyasetçilere ibret olsun.
- DP kuyruklarının susması için idam kararı verilirse, infaz edilmelidir.
- Milletin ihtilali takiben gösterdiği yüzde 80 linç arzusu bugün belki acımaya dönüşmüştür. Fakat sabıklardan zarar görmüş kitleler idam beklemektedirler.
- Dış yardımların kesilmesi fikri yersizdir. Seçimlerin yapılmasının tehlikeye düşmesi ihtimali yoktur.

* Sıtkı Ulay:
- İdam cezaları konusunda Batı aleminden geniş ölçüde 'aleyhte tavassutlar' var. Ama bunun kamuoyu üzerinde bir tesiri yoktur.
- Milletin nabzını yakalamak mecburiyeti vardır. Bütün Silahlı Kuvvetlerimizin arzusunu bilmeye ihtiyaç vardır. Ben bu arzuyu tamamen bilmemekteyim.
- İdamların yapılması sonucu çıkması muhtemel karışıklıkları ordumuz bastıracak mıdır? Muhtemel karışıklıklar sonunda seçimlere gidilebilecek midir?
- Ölüler mi zararlıdır, diriler mi?
- Komünistlerin "seçime gitmeyeceksiniz" sözleri. (hatırlanmalıdır)
- Sultan Abdülhamid'in hali, Vahdettin'in dışarıya çıkarılması, Kral Faruk misali, Irak ihtilalinden sonra ilk gün heyecanından sonra idamları affetmesi (düşünülmelidir)
- Ordunun tazyiki bir gün tarih ışığına çıkar.

* Ahmet Yıldız:
- Kararlar hakkında 'hayır mütalaasında' bulunarak çok etraflı ve heyecanlı bir konuşma yaptı.

* Ekrem Acuner:
- Nispi temsille gelecek yeni mecliste hükümet istikrarlı olmayacak. Eğer meseleleri yarına bırakıp gidersek, gelecek günlerde istikrarsızlıklar daha zor atlatılır. Ve Kore'deki gibi ikinci ihtilal olabilir.
- 1950'de Cevat Dursunoğlu'nun İnönü'ye söylediği "10 yıllık tecrübe" (uyarısı) sonunda onu haklı çıkardı.
- Dış yardıma ve ittifaklarımıza bir zarar olmaz. Zira dış dostluklar menfeat birliği varsa doğar.
- Temsilciler Meclisi'nde gördük ki, siyasi partiler memleket meselelerinden ziyade parti meselelerinin ön planda tutuyorlar. Arazi vergisi konusunu hatırlayalım.
- Ordunun bugünkü durumu iyidir.
(Suphi Gürsoytrak '30 Ağustos'ta görmediniz mi?' diye laf atıyor. 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında askeri birliklerin Hipodrom'daki geçit töreni çok kötüydü)
- Bu benim görüşüm sizinki farklı olabilir.
- Evliyalaştırmaya inanmıyorum. Said - i Nursi ölünce tesirini kaybetti.
(Kamil Karaveli 'Şu andaki rejim farklı' Sıtkı Ulay 'Said - i Nursi öldürülmedi, öldü' diye laf atıyorlar)
- Komünistler önce asılmasınlar diye propoganda yaptılar, şimdi asılsınlar diye propoganda yapıyorlar. Ne tezat? Her ne propaganda olursa olsun ben memleket menfaatini düşünürüm.
- Mel'un düşünceli insanlarım Meclis'e dönemeyeceklerine ait Anayasa garantisine inanıyorum.
(Ahmet Yıldız 'Kaç kişi?', Kamil Karavelioğlu 'Küçük mügalatalar size yakışmıyor' diye laf atıyorlar)

* Fikret Kuytak:
- Çeşitli bölgelerden gelenlerle konuştuk. DP'li halk cihat açmış durumda
- Kararların aynen tasdikinde kimse bize bir şey soramaz. Hükümet kuvvetli olduğu zamanlarda, halk hükümete inanır, itaat eder.
- Seçimlere gidilmeyeceği fikrine inanmıyorum.
- Kararların aynen tastiki konusunda kimse bize bir şey soramaz. (Ama) Bir kısmı tasdik edilirse ileride hangi hukuk ölçülerine göre yaptınız diye sorulur.

* Vehbi Ersü:
- Güzel bir konuşmayla mevzuyu orduya intikal ettirdi. Ve muhtelif hizipleri ve muhtemel tesirlerini tahlil etti.


* Osman Köksal:
- Dün bir arkadaşa 'Esas olan verilen karardır, ben kararımı milleti ve menfaatini göz önünde tutarak vereceğim' demiştim. Aldığım cevap '16 Eylül'de vatan haini olarak ilan edileceksin' oldu. Şu anda ifade ediyorum ki, kararlarımı yine millet ve memleket menfaatine vereceğim. Ve eğer sağ kalırsam 16 Eylül sabahı hepinizi hürmetle selamlayacağım.

* Sami Küçük:
- Ben bu başı 27 Mayıs sabahı yerinden kopmuş sayıyorum. Bundan sonra onu sadece ve sadece Allah yerinden koparabilir.

* Cevdet Sunay:
- Münakaşalara katılmak niyetinde değiliz. Zira bu hukuka sahip olmadığımızı müdrikiz. Ordu, Yassıada'dan çıkacak kararların yüksek komitenizce aynen uygulanacağını umut etmektedir. Ölüm cezası çıkmazsa hoşnutsuzluk olabilir. Bu onlara baskı ve tazyik demek değildir. Ordu, Milli Birlik Komitesi'ne inanmaktadır. Allah yardımcınız olsun
(Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay'ın konuşması idam taraflısı olmayan komite üyeleri tarafından şiddetle alkışlandı)


14 Eylül 1961 Toplantısı

Milli Birlik Komitesi'nin bu toplantısında infazların ertelenmesine ilişkin İsmet İnönü'nün Cemal Gürsel'e yazdığı mektup konuşulmaktadır. Kürsüdeki MBK üyesi Mucip Ataklı "İnönü suç işlemiştir" diyecek kadar idam yanlısı olduğunu göstermiştir. Ataklı, CHP ile yakın ilişki içindedir.
* Kadri Kaplan idamlar konusunu, özenle hazırladığı bir şemayla anlatmaktadır. Şemada idamın yararını gösteren çizgiler vardır.
Haydar Tunçkanat sözlerine "kararlar geldi" diye başlayacaktır.
- Şunu unutmayın ki Yüksek Adalet Divanı'na idamların tastik edileceğine dair söz verilmiştir.
- Komite idamlardan yana değilse, haber gönderelim müebbet versinler.

* Suphi Karaman:
- Gaddarlığın edebiyatı bu kadar parlak yapılmaz.

15 Eylül 1961 Toplantısı

Suphi Karaman, o gün saat 17.55'te Meclis'e geldi. Merdivenlerden çıkarken Milli Birlik Komitesi'nin Başkanlık odasının penceresinden Muzaffer Yurdakuler seslendi:
- 28. Tümen'in genç subayları galeyan içindeler. Tümen Komutanı bu galeyanı durduramadığı için istifaya kalkıştı.
Karaman bu haberin idama karşı olanlara gözdağı vermek için uydurulmuş gerçek dışı bir haber olduğunu düşündü. Koridorda Halim Menteş'le karşılaştı. Menteş Yassıada'dan gelen bir irtibat subayının "kararlar okunurken halkın ve genç subayların 15 idam cezasından memnun olmadıklarını anlatığını" haberini aktardı.
Karaman'ın tarihe aktardığı tutanaklara göre toplantı saat tam 18.30'da başladı.
- Toplantı sürerken ABD Başkanı Kennedy'den mesaj geldi ve komiteye okundu.
- Kararların oy birliğiyle alınması konusunda teklif getirildi. Cemal Gürsel "Kararların lehinde olanlar da aksi kanaatte olanlar da ülke yararının göz önüne almışlar, oylarının bu amaçla kullanmışlardır" diyerek öneriyi reddetti. Tarih, Gürsel'in "Her kanaat bir gerekçeye dayanır. Tarih önünde hiçbir nedenle kanaata aykırı oy kullanılamaz" sözlerini görmezden geldi.
Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın ölüm cezaları `toplantıya katılanların 9 hayır oyuna karşı 13 oyla onaylandı.
Cemal Gürsel, Fahri Özdilek, Sıtkı Ulay, Sami Küçük, Osman Köksal, Suphi Karaman, Suphi Gürsoytrak, Selahattin Özgür ve Kamil Karaveli ölüm cezasına hayır dedi.
Mucip Ataklı, Muzaffer Yurdakuler, Fikret Kuytak, Ekrem Acuner, Sezai Okan, Vehbi Ersü, Kadri Kaplan, Haydar Tunçkanat, Ahmet Yıldız, Refet Aksoylu, Mehmet Özgüneş, Şükran Özkaya ve Emenullah Çelebi ölüm cezasına evet dedi.
Toplantı saat 21.00'de bitti.
Meclis'in kapısında bekleşen gazetecilerden biri "sivillerin mi, üniformalıların mı dediği oldu?" diye sordu.
Suphi Karaman "yeminimizin ve vicdanımızın dediği oldu" derken oyunu idamlara karşı kullandığını söylemek istedi. Söyleyemedi.