Korkunç depremin İstanbul merkezi Avcılar'da normal hayata zor dönülecek
Foto Muhabiri arkadaşım Turgay Örme ile birlikte, korkunç depremin İstanbul'daki merkezi Avcılar semtindeyiz. Gümüşpala Mahallesi'nde E - 5 Yolu ile Zabit Sokak'ın kesiştiği yerdeki Yağız apartmanı artık yok. Dört yaşındaki 6 katlı betonarme bina bir iskambil kağıdı gibi devrilip, yanındaki inşa halindeki binanın üzerine yıkılmış ve onu da altında ezmiş.
Güvenlik kuvvetleri binanın çevresini kuşatmışlar. Enkazın altında kalanların yakınları, akrabaları, arkadaşları kurtarma faaliyetini yürüten itfaiye erlerinin çalışmalarını sabır, hüzün ve kaygıyla bekliyor. Turgay, kurtarma ekiplerinin yanına iyice sokuluyor... Enkazın altından çocuk inlemeleri geldiğini sesleniyor...
Birdenbire ortalık sevinç çığlıkları ve alkışlarla doluyor. Çünkü Ümraniye'den Avcılar'a kurtarma faaliyetleri için gelen itfaiye eri Osman Sak, yıkıntıların içinden kucağındaki kanlar içinde ama hala hayatta olan 1.5 yaşındaki kız çocuğuyla beliriyor. Bu, Osman Sak'ın sabahtan beri kurtardığı dördüncü çocuk! Çocuğu, onu korumak, ona vücutlarıyla siper olmak için üzerine kapanan anne ve babasının cesetlerinin altından aldığını anlatıyor. Ölen anne babanın Fem Dershanesi Müdürü İbrahim Arslan ve eşi olduğu sanılıyor. Enkaz altında kalanlardan ve kaderi bilinmeyenlerden biri de apartmanın sahibi ve inşaatı yapan müteahhit Hasan Yağız.
Yine Gümüşpala Mahallesi'nde, bu defa Kaynata Sokak'tayız. Altında "Özdilek Düğün Salonu"nun bulunduğu 6 katlı bina adeta yere batmış; yalnızca üst iki katı görünüyor. Çevresinde kurtarma faaliyetlerine katılan askerler, polisler, hemşireler, ambulanslar, itfaiye arabaları, enkazın altında kalanların yakınları, akrabaları, arkadaşları, büyük bir hercümerç var. Kaynak makineleriyle demirler kesiliyor, beton yığınları adeta ellerle avuçlarla kaldırılıyor.
Heyecan büyük. Çünkü itfaiyeciler yine bir canı kurtarmaya çok yakın... Derken yine çığlıklar, alkışlar, birbirlerinin boynuna sarılanlar... Yeni bir hayatın kurtarılışını kutlayanların büyük sevinci bu! İtfaiye erlerinin enkaz altından çıkardıkları 4 yaşındaki oğlan çocuğu, kucaktan kucağa taşınarak ambulansa konup gönderiliyor. İnsanlar bu çocuğun hayata dönüşüyle adeta enkaz altından çıkarılan biri Romanyalı 26 ölüye teselli buluyorlar. Binadan sağ çıkabilenlerin 10 kişiyi geçmediği anlatılıyor.
Bu defa bir zamanlar Çamlık Sokak 18 numaradaki Melek apartmanı olan curuf yığınının önündeyiz. Sekiz daireli apartmandan şimdiye kadar kurtulanlar yalnızca tatile giden bir karı koca. diğerleri enkazın altında. Ya ölü, ya canlı canlı gömülü. Ölen iki kişinin cenazeleri hemen oracıkta kalkıyor. Avcılar'da ambulans kadar çok cenaze arabası görev yapmakta.
Yağız apartmanının az ötesindeki Özel Yanık Koleji'nin dershane binası ayakta, ama
okul binası yerle bir. Deprem okul zamanı ve okul saatlerinde olsa 600 - 700 öğrencinin altında kalması işten bile değil. Kurtarma ekipleri içeride bulunduğu sanılan 4 kişiyi kurtarma telaşında. Beton yığınlarını greyderler ve kepçelerle kaldırmaya uğraşıyor...
E - 5 ile Güney Yan Yol ile Gültekin Sokak'ın kesiştiği yerdeki apartman, tamamen çökmüş, çatısının altında yokolmuş gibi. Önündeki park yerindeki otomobillerden de geriye pek az iz kalmış. Öylesine bir çöküş ki, saat 12.35'i bulduğu halde, enkaz altında olduklarına inanılanları kurtarma faaliyetine henüz başlanamamış; uzman ekibin gelmesi bekleniyor... Daire sahiplerinden Sait Öksüz, enkaz altında en az 15 kişinin kaldığını anlatıyor; kendi yakınlarının kurtulduğuna adeta sevinememiş. Enkazın hemen yanındaki, Avcılar Kaymakamlığı binası derin çatlaklar açıldığı için boşaltılmış. Binanın üzerinde asılı "Tapu ile ilgili bütün sorularınız için "www.avcilartapu.gov.tr" yazısı, adeta gerçekle alay eder gibi.
Merkez Mahallesi, Rıfat Sokak 13 numaradayız. Beş katlı apartman en alt katı altında ezip dört katlı olmuş. Bina sakinlerinin hemen hepsi pencerelerden atlayarak kurtulmuşlar. Enkaz altında mahsur kalan iki kişiden biri de kurtarılmış. Biz gittiğimizdi ikincisi de kurtarılmak üzereydi.
Sahibi olduğu işyeri binanın altında ezilip yokolan Nurzat Tabal, Şenol Faiz adındaki ortağının kurtarılmasını tarif edilmez bir heyecanla bekliyor. Yine de bana anlatıyor. "Binanın sakat olduğu biliniyordu. Sağlamlaştırmak için tedbir alınacaktı, ama kısmet olmadı" diyor.
Apartmanın balkonlarında asılı duran çamaşırlar, iki dairenin camlarına yapıştırılmış "Satılık" ibareleri, Avcılara kolay kolay dönmeyecek olan normal hayatın iki hatırası gibi.
Avcılar'daki genel manzara şu: Yıkılanlar belirli bir yerde toplanan binalar değil. Evet Küçükçekmece Gölü tarafında daha çok sayıda yıkılan bina var. Ama deniz tarafında da olduğu gibi çöken bina az değil. Çatlayan ve artık içine girmeye kolay kolay cesaret edilemeyecek çok sayıda bina var, ancak gerçek şu ki binaların çok büyük bölümü korkunç depreme meydan okumuş ve bir sıyrık bile almadan ayakta kalmayı başarmış.
Benim bu manzaradan çıkardığım sonuç şu: Evet Avcılar fay hattı üzerindeydi, onun için büyük zarar gördü. Ancak, sağlam yapılan binalara birşey olmadı. O kadar sağlam yapılmayanlar çatladı; çürükler ise çöktü. Çıkan ders, binalar standartlara göre yapıldığı takdirde, deprem çok daha az bir zararla atlatılabilirdi...
Yani çok açıkça görüldüğü üzere depremin yol açtığı ölümlerden birinci derecede sorumlu olanlar, inşaata hile karıştıranlar.
Kurtarma faaliyetlerine gelince: Büyük bir iyiniyet, fedakarlık, canla başla yardıma koşma var. Fakat, kurtarma faaliyetlerinde büyük bir düzensizlik ve kargaşa da yaşanmakta. Yani, alaturka bir mücadele... Beklenen bir büyük depremin İstanbul'da 100 - 150 bin kişinin ölümüne yol açacağına dair öngörüler gerçekleşseydi, depremle başa çıkmamım hiç mümkün olmayabilirdi.