The OthersYÖNETMEN, SEVGİLİSİ VE ONUN ESKİ KOCASI

YÖNETMEN, SEVGİLİSİ VE ONUN ESKİ KOCASI

13.06.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aynı filmde buluştular

YÖNETMEN, SEVGİLİSİ VE ONUN ESKİ KOCASI
Nilüfer Açıkalın 6 senedir yönetmen Orhan Oğuz'la birlikte. İkili birbirine hayran. Hele Orhan Oğuz, Nilüfer'i acayip güzel buluyor. Peker Açıkalın ise Nilüfer'in eski kocası. Onu daha çok komedilerden tanıyoruz. Şimdi neden ilişkilerini anlattık? Çünkü bu üçlü beraber bir film çekiyorlar: "Kara Kentin Piçleri". Yönetmen Orhan Oğuz, başrolde Nilüfer ve Peker Açıkalın...
Herkesin izlendiğini anlatıyor Orhan Oğuz bu filminde. Bunu da 2000'li yılların gençlerinin yaşamlarını anlatarak veriyor. "Bu tip insanların dertlerini çok iyi biliyorum. Uzun bir zamandır da onlarla, onlar gibi yaşıyorum. Geleceksiz yaşıyorlar, hiçbir amaçları yok," diyor filmindeki karakterler için Oğuz. Toplumun içine girmeyi sevmeyen, rock barlarda, özel partilerde görülebilen ve grup halinde yaşayan bu insanların zamana ve etrafa çok kızgın olduklarını da belirtiyor. "Aykırılıklarının altında LSD var, joint var, seks var," diyor.
Nilüfer Açıkalın bu filmde olmaktan çok mutlu. Yıllardır ona yakıştırılan masum, iyi kız rollerinden en sonunda kurtulmuş çünkü. Peker ise bir sapkın. Nilüfer'in komşusu. Elektronik delisi. Kızı izliyor, dinliyor, televizyon yayınlarına girip ona kaçak yayınlar izletiyor: Kesilen penisler, pislikler... Peker'in babası rolünde ise ojeli tırnaklarıyla Play Station oynayan İsmet Ay var.Şimdi herkes bu üçlünün birlikte nasıl film çevirebildiklerini konuşuyor. Kıskançlık olmuyor mu? Nilüfer ne hissediyor? Sevişme sahnesi var mı? Hayır sevişme sahnesi yok, kıskançlık da yok. Herkes çok mutlu, mesut. Nasıl mı? İşte sorularımız ve cevapları...

  • Amaçsız ve kızgın olmaları dışında nasıl insanlar bunlar?
    N.A.: Karşımıza çıkan, kayıtsız kalamadığımız insanların peşine takılıyoruz Orhan'la. Herkesin birer pislik olarak gördüğü insanların, kıyafetleri yüzünden aşağılanan kadınların peşinden gidiyoruz. Görüyoruz ki çok tatlılar, kafaları çalışıyor, iyi müzik dinliyorlar, vücut dilleri mükemmel. Ve çok dürüstler.
  • Senaryoyu Orhan Oğuz yazdı. Nilüfer'in öykülerinden de faydalanıldı mı?
    O.O.: Evet, Nilüfer'in bir öyküsünü bire bir kullanıyoruz filmde. Hani apartmandaki aykırı kadın bir güne katılıyor. İçi uyuşturucu dolu kurabiyeler götürüyor diğer kadınlara. Kadınların hepsi o kurabiyelerden sonra kafayı bulup çok eğleniyorlar.
  • Sorum yönetmene... Bu rol için neden Nilüfer?
    O.O.: Çünkü Nilüfer çok benziyor o kıza. Fizik olarak da çok uygun. Baksana ne kadar güzel. Mesela filmde Nilüfer'i anadan doğma soyuyorum. O kareler bir tek sinemalarda gösterilecek tabii. Adam eve kamera koymuş, kız evde yalnız, kafası iyi oluyor, soyunuyor, dans ediyor.N.A.: Çıplak olmam gereken sahnelerde ben çıplaklığımı sergilemiyorum. Bu fotoğraflar film karesi olarak herhangi bir yerde çıksın, benim için önemli değil. Hande Ataizi'ni "Mum Kokulu Kadınlar"da çok beğenmiştim. Çıplak sahnelerini de çok estetik bulmuştum. Daha sonra bu sahneleri Hafta Sonu'nda gördüğümde hoşuma gitti. Ama ondan sonra Hande Ataizi bütün olayını çıplaklık üzerine kurdu, işte bu bana ters.
  • Peker'e gelelim. Hoş Peker'e bakınca insan onun öyle bir sapkını o yüzle, o bakışlarla çok rahat oynayabileceğine inanıyor ya...
    O.O.: Aynen öyle. Tam da sapkın olabilecek bir ifadeye sahip. Sevgilimin eski kocası bir yandan.
  • Hah, konuyu açtınız madem. Bu konuyla ilgili birçok yorum yapılacak. Üçünüzün ilişkisini biraz anlatır mısınız?
    O.O.: Biz üçümüz beraber tatile bile çıkabiliriz. Nilüfer'le Peker'in ilişkisi abi - kardeş gibi. Hep böylelermiş ama. Üçümüz oturup muhabbet ediyorduk zaten filmden önce.N.A.: Biz Peker'le çok küçükken evlendik. Ben 18 yaşındaydım, o 22. Beraber büyüdük yani. Bu da fazlaca arkadaş olmamızı sağladı. Bizi abi - kardeş zannedenlere evet diyoruz mesela.
  • Orhan Bey'e bir şey sorayım o zaman. Peker'le Nilüfer'in ilişkisi sizin ilişkinizden çok farklıydı. Sizinkinde daha bir hayranlık, daha bir tutku var gibi gözüküyor. Peker'e böyle şeyler hissetmediğini bilmek de sizi rahatlatıyor olsa gerek diye düşünüyorum. Yani başka birisiyle olsaydınız belki de onu eski kocasından kıskanacaktınız...
    O.O.: Evet. Galiba biraz da aile evinden çıkmak için evlenmişler. Zaman zaman oluyor, "kocasıymış eskiden" diye hissediyorum. Ama onların arasındaki ilişkiyi öyle iyi biliyorum ki. Tamamen bitmiş. Onları evde yapayalnız bırakabilirim rahatça. N.A.: Hayranlık dedin ya... Orhan'a hayran olmamak mümkün değil ki. Çok yetenekli, çok başarılı, çok yakışıklı.
  • Bu filmi çekerken şartlarınız nasıl?
    O.O.: Çok önemli, korkunç şekilde vuracak bir film yapıyorum. Şartlarım çok kötü. Filmin her şeyini kendim yapıyorum. Oyuncular para almıyor. Bir de saçmasapan şeylerle uğraşıyoruz. Beyoğlu'nda film çekerken bir polis durduruyor bizi, çekemezsiniz diyor. Belediyeciler bile karışıyor. Pazarcı mıyım ben, sanatçıyım. Bir şeyler istiyorlar. 12 Mart döneminde bile daha rahat çalışıyorduk. Senaryoyu 15 günde bitirdim ve hemen çekmek istedim. Öyle sponsor bulmakla falan uğraşamadım. Ama çok borca girdim. Film bitince çok kötü durumda olacağım.
  • Belki film bitince televizyon dünyasına girip dizilerle durumu kurtarabilirsiniz...
    O.O.: Aslında dizi çekmek istemiyorum. Ama film bittikten sonra fahişelik yapmak zorunda bile kalabilirim. Belki de borçlar yüzünden hapse gireceğim. Olsun bitsin, o filmi göreyim de...
    Milliyet
  • Bu benim ilk uzun metrajlı sinema filmi çalışmam. Şu anda 36 yaşındayım. Sorunları da konuşmak istemiyorum. Zaten bu sektörde açlıktan ölüyor herkes. Ama tüm bunları barlarda rakı içerek konuşmaktansa bari sette bulunalım diye düşünüyorum. İrdeleme dönemi bitmeli.
  • Filmdeki rolüme gelince. Toplumun içinde böyle insanlar vardır. Sapkın bir insan bu. Röntgencilikten çok daha uç noktalarda. Tam da tele kulak dönemine denk geliyor. Her an herkes izleniyor olabilir. Teknolojinin insan hayatına girişinin o insanların psikolojisini ne kadar yakından etkilediğini göreceğiz filmde.
  • Ben Orhan'ın sanatçı kişiliğini de, kendisini de çok severim. Çok samimi olmasak da aramızda güzel bir dostluk vardır. İlk eşimin birlikte olduğu kişi bir yandan. Nilüfer'le de "Kim Bunlar"dan beri birlikte çalışmıyorduk. Bu açıdan da işin nostaljik esintileri oluyor tabii.
  • Acayip haberler çıkıyor, eski kocasıyla sevişecek diye. Biz setlerde bile karşılaşamıyoruz ki... Birbirinden çok uzak sahnelerimiz. Orhan Oğuz benim yeteneğime güvendiği için bu zor rolü bana uygun gördü. Ben ona başka isimler bile önerdim. Ben doğuştan yetenekli bir insanım. Bundan benim kadar sinema da bir şeyler kazanabilir.
  • Hiçbir zaman filmdeki insanların yaşadığı gibi bir hayat yaşamadım. Çünkü evcimendir. Bu tür insanlarla karşılaşıyoruz sürekli. İki köpeğim var. Ormanda bisikletle dolaşırım. O hayat bana göre değil.
  • EN ÇOK OKUNANLAR

    KEŞFETYENİ

    İlgili Haberler