TV-Rehberi ÖZGÜRLÜK ilhamı Türk dizileri mi?

ÖZGÜRLÜK ilhamı Türk dizileri mi?

03.05.2011 - 12:59 | Son Güncellenme:

Arap dünyasında çıkan ayaklanmaların fitilini, büyük ilgiyle izlenen Türk dizileri mi ateşledi?

ÖZGÜRLÜK ilhamı Türk dizileri mi

İstanbul’da düzenlenen DISCOP televizyonculuk fuarında, Türk dizilerini Arap dünyasına pazarlayan en büyük şirket olan MBC’nin başkanı Fadi İsmail ile görüşerek, bu sorunun yanıtını aradık. Fadi, temkinli ama “Türk dizilerinin mutlaka etkisi olmuştur” diyor.

Haberin Devamı

Ayşegül Savur /Tempo

‘Forbidden Love’ (Aşk-ı Memnu), ‘Leaf Cast’ (Yaprak Dökümü), ‘Suleiman the Magnificient’ (Muhteşem Yüzyıl), ‘Becoming A Lady’ (Gönülçelen), ‘Little Secrets’ (Küçük Sırlar), ‘Time Goes By’ (Öyle Bir Geçer Zaman ki), ‘Lady’s Farm’ (Hanımın Çiftliği)… İstanbul’da mart ayında Ceylan Intercontinental Otel’de düzenlenen televizyonculuk fuarı DISCOP’un düzenlendiği kata çıkıp, Türk dizilerinin İngilizce hazırlanmış afişlerini görünce, kendimi bir anda Emmy Ödülleri’ne aday diziler açıklanıyor gibi hissettim.

1980’lerde deli gibi izlediğimiz Hayat Ağacı ve Yalan Rüzgârı gibi dizilerin ve yıldızlarının üzerimizde yarattığı etkinin benzeri, Arap dünyasında ve Balkanlar’da artık Türk dizileriyle yaşanıyor. Üstelik bizimkiler, öyle kapalı sette çekilmiş, 10 oyuncuyu geçmeyen kadrolarla hazırlanan, 30-35 dakikalık, kolaya kaçılmış yapımlar değil. Her biri sinema filmi uzunluğunda ve çoğunlukla gerçek mekânlarda çekiliyor. Yabancıların cılız soap opera standlarının yanında bizim kanalların ve yapım şirketlerinin şık standlarına bakınca iyice gururlandım doğrusu. İnsan, Köle Isaura’lı, Cesur ve Güzel’li günleri hatırlayıp, “Nereden nereye?” demekten’ kendini alamıyor bu manzara karşısında.

Haberin Devamı

“KIVANÇ, İLK AŞK GİBİ”

Fuarda en çok tanışmak istediğim isimlerden biri, Ortadoğu’nun en büyük yayın kuruluşu MBC’nin (Middle East Broadcast Corporation) Başkanı Fadi İsmail’di. İsmail, önemli bir isim; çünkü Türk dizilerine Arap dünyasının kapılarını açan kişi. Çok yoğun olduğu için, kısacık bir zaman diliminde sorularımı yanıtladı. Arap dünyasındaki ayaklanmalarla ilgili söyledikleri bir kenara not edilmeli. İsmail, “Türk dizileri, bize çok yakın bir dünyanın bazı şeyleri elde edebildiğini gösterdi. Belki biz de aynısını hak ediyoruz ve bunu elde edebiliriz” diyor.

Türk okurlarına kendinizi nasıl anlatırsınız?

Alçakgönüllü olmam gerekirse, ben de Türk dizilerine ilgi duyanlardan biriyim ve Arap izleyicilerin de en iyi Türk dizilerini izlemesini istiyorum. Alçakgönüllü olmayı bir kenara bırakırsam, Türk dizilerine Arap dünyasının kapılarını açan adamım. Ve üç yıl önce başladığım bu işe devam ediyorum.

Haberin Devamı

Ve açtığınız kapı da, sanıyorum şu an afişinin önünde durduğunuz ‘Gümüş’ dizisi.

Aslında ondan önce başka bir Türk dizisini almıştık; ‘Çemberimde Gül Oya’. Ancak Türkiye’deki siyasi konuları işlediği için pek anlaşılamadı. Ama bu, izleyicilerin değil bizim hatamızdı, yanlış bir başlangıç yaptık. Sonra ‘Gümüş’ ve ‘Ihlamurlar Altında’ geldi.

Nasıl seçtiniz bu iki diziyi? Arap halkının onlara ilgi göstereceğini nasıl anladınız?

Dürüst olmam gerekirse, ben de bilmiyorum. Bu iki diziyi ilk izlediğimde, Türkçe konuşmadığım için ne konuştuklarını anlamadım, ama aynı dili konuştuğumuzu fark ettim. İzlediğim her şey bize benziyordu. Kıyafetler, kadınlar, evlerin dekorasyonu, yemekler…

Arap dünyasının bir sonraki favori dizileri hangileri olacak sizce?

‘Aşk-ı Memnu’yu ve ‘Yaprak Dökümü’nü yayınlanmaya başladık. İkisi de çok popüler. Bilirsiniz ilk aşk hep çok önemlidir. Bizim izleyicilerimiz için de Kıvanç (Tatlıtuğ), ilk aşk gibi. O yüzden ‘Aşk-ı Memnu’yu da çok sevdiler. Tuba Büyüküstün’ü de çok seviyorlar, dolayısıyla ‘Gönülçelen’in çok başarılı olacağını düşünüyorum. Gelecek sezon yayınlanmaya başlayacak. Asi’den bu yana izlemedikleri Tuba’yı yeniden görmeyi sabırsızlıkla bekliyorlar. Kanal D’de yayınlanan ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ ile ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin de yayınlandığı zaman büyük başarı elde edeceğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

Türk dizilerini kaç ülkeye servis ediyorsunuz?

22 ülkede, 300 milyon kişi izliyor.

Arap dünyasındaki ayaklanmalarda Türk dizilerinin etkisi olabilir mi? Araplar, kendileri gibi Müslüman bir ülkede demokrasi olabileceğini, özgür aşklar yaşanabileceğini gördüler…

Bu tür sosyal değişiklikler için tek bir neden göstermek tehlikelidir. Ben aslında bir sosyal bilimciyim. Liberalizm ve demokrasinin İslam’la yan yana gelebildiğini görmek gerçekten ilham verici. Ama şunu da sormak gerekiyor: 30 yıldan bu yana duyulan tepki, neden 10 yıl önce değil de şimdi patladı? Sosyal bilimciler, önümüzdeki 10 yılı da, bunun nedenini öğrenmek için geçirecekler. Ama şundan eminim; Türk dizileri bize çok yakın bir dünyanın, bazı şeyleri elde edebildiğini gösterdi. Ve belki biz de aynısını hak ediyoruz. Bunu elde edebiliriz. Türk dizilerinin hiç rolü olmadığını söylemek ne kadar yanlışsa, tek sebep olduğunu söylemek de o kadar yanlış olur. Birilerinin gerçekçi olup, şunu vurgulaması gerek: Yanı başımızdaki Türkiye’nin dizilerinin, milyonlarca kişi tarafından izlenmesinin mutlaka etkisi olmuştur. Ama bu etkinin ölçüsünü anlamak epey zor.

Haberin Devamı


Dizi satışının perde arkası


Yurt dışına dizi satışı, aslında sanıldığı gibi ‘Gümüş’ ile başlamadı. İlk büyük başarı 2001’de, Osman Sınav’ın pazarın açılmasını sağlamak için satış hakkını, bölüm başına 30-40 dolar gibi düşük fiyatlarla Calinos Entertainment’a verdiği ‘Deli Yürek’ dizisi ile geldi.
Türkiye’de dizi satışının asıl hareketlendiği yıl 2007. Antalya’ya gelen MBC yöneticileri, otel odasında Türk dizilerini izlerken, kültürün kendi kültürlerine ne kadar benzediğini fark edince, yeni bir piyasanın kapıları açıldı. Kanal D’den aldıkları ilk paket pek iş yapmadı; ancak ‘Gümüş’ dizisi büyük bir patlamaya yol açtı. Dizinin final bölümünü Ortadoğu’da 84 milyon kişi izledi.
Kanal D ve Star TV’nin dizileri Ortadoğu’da 22 ülkede yayınlanıyor. Endonezya ve Malezya ile anlaşma yapmak üzereler. Afganistan da düşük bütçeli bazı yapımları alıyor. Israrla bekledikleri iki dizi var: ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ ve ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’… Ancak bizdeki gibi haftada bir değil her gün yayınlamak istedikleri için gelecek sezonu beklemek zorundalar.
Dizi satışları; kanal, yapımcı firma ve eğer varsa aracı şirket tarafından gerçekleştiriliyor. Dizilerin bölüm başına fiyatları 500 ile 25 bin dolar arasında.Yapılan sözleşmeye göre, kazanılan para paylaşılıyor. Oyuncuların ücretlendirmesi yine sözleşmeye bağlı. Türkiye’den yurt dışına dizi satışı yılda yaklaşık 50 milyon dolarlık bir piyasa oluşturuyor.
Global Agency adlı şirketini 2007’de kuran İzzet Pinto, ‘Gelinim Olur Musun?’ programının formatını Çin dahil 30 ülkeye satmış. Dizi piyasasının 50 milyon dolarlık pazarını az buluyor; bu rakamın, yıllık 300-400 milyon dolarlara çıkması gerektiğini söylüyor. ‘Muhteşem Yüzyıl’ın satış hakkı onun şirketinde. Bu yılın en yüksek fiyata satılan dizisi olacağını öngörüyor. “Bu sektör nereye gider?” sorumuza cevabı şöyle: “Artık senaryoları satmaya başladık. Mesela İtalya’da, Berlusconi’nin kanalı ile anlaştık, ‘Aşk-ı Memnu’ İtalyanca çekilecek. Amerika’nın en büyük kanallarından El Mundo da diziyi İspanyolca çekecek.”
Bu işe ilk giren şirket Calinos’un başkanı Fırat Gülgen, Pinto kadar umutlu değil. Önümüzdeki dönemde Türk dizilerinin geriye döneceğini düşünüyor: “Fiyatlarımızı çok yükseltmeye başladık, ama verdiğimiz hizmet kalitesi uluslararası standartlarda değil. Hâlâ efekt ayrımı yapılmıyor. Yapımcılar, metne uygun çekim yapmıyor. Dışarıya diziyi göndereceğimiz zaman yeniden metne döküp, dublajını, çevirisini yapıyoruz.” Gülgen, bazı şirketlerin, yeni bir pazara yanlış stratejiyle girebildiğinin de altını çiziyor. Örneğin Kıvanç Tatlıtuğ’un bir pazara mutlaka ‘Gümüş’ ile tanıtılması gerektiği fikrinde. Direkt, ‘Aşk-ı Memnu’ ile sevilmeyeceğini, çünkü Behlül karakterinin Arap kültürüne çok ters olduğunu söylüyor. ‘Binbir Gece’nin yeni bir pazara açılmak için en doğru proje olduğuna inanıyor.

Yazarlar