13.04.2022 - 13:11 | Son Güncellenme:
Mehmet Öğütçü, Enerji uzmanı, Global Resources Partnership ve Boğaziçi Enerji Kulübü Başkanı
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali dünya tarihinde yeni bir dönüm noktası. Sadece Batı ve Rusya ile sınırlı kalmayacak bu çatışma zaman içinde Çin’i de içine alma potansiyeline sahip. O zaman gerçek anlamda bir Soğuk Savaş 2.0 ile yaşamak zorunda kalabiliriz. Bunun küresel enerji sistemine geniş ve vahim yansımaları olacaktır. Rusya, dünya petrolünün yüzde 10’unu, doğal gazının yüzde 17’sini sağlıyor. Aynı zamanda kömürde, metal ve madenlerde, hububatta, silah sanayiinde, nükleerde de önemli bir küresel oyuncu. Hele hele Çin’in dünya enerji düzenindeki üretici, tüketici, tacir ve yatırımcı rolünü hesaba katarsanız Soğuk Savaş 2.0 enerji mimarisinin, bambaşka bir manzara arz edeceğini görmek zor değil.
Yeni bir küresel enerji düzeni
Herkes, uzun süredir gündemde olan, ama bir türlü tesis edilemeyen yeni dünya düzeni yerine, şimdi enerji arz mimarisinin süratle değişmekte olduğu yeni bir küresel enerji düzenine kafa yoruyor. Tarihte belli fırsat pencereleri hiç beklenmedik şekilde, zamanlarda ortaya çıkabiliyor. Zamanın ruhuna uygun süratle hareket edildiğinde ülkelerin konumları olumlu yönde değişebilir
Riskler ve fırsatlar dönemi
Bu çerçevede, Ukrayna-Rusya çatışması ve misilleme olarak Batı’nın almakta olduğu giderek sertleşen yaptırımlar karşısında, tıpkı Avrupa Birliği (AB) ülkeleri gibi, Türkiye’nin de önünde yeni enerji politika seçenekleri, risk ve fırsatları ortaya çıkıyor. Zaten fosil yakıtlardan yeşil enerjiye geçiş süreci dünya enerji sisteminin köklü dönüşümünü tetiklemişti. İklim değişikliği ve Yeşil Mutabakat gündeme damgasını vuruyordu. Ardından gelen Kovid-19 salgını, mobilite, üretim ve tüketimi sınırlandırdığı için son iki yıldır enerji fiyatlarını düşürmüş, yeni arz için yatırım iştahını azaltmıştı. Küresel enerji sektörüne her yıl 2.3 trilyon dolar akıyor. Bunun üçte ikisi temiz enerji denilen rüzgar, güneş, jeotermal ve hidrojene, enerji verimliliği ve teknolojilerine gidiyor. Oysa fosil yakıtlar 30 yıl önce olduğu gibi bugün de dünya enerji bileşiminin yüzde 82’sini oluşturuyor ve görünür gelecekte bizimle olmaya devam edecek.
Fiyatlar roket hızıyla yükseliyor
Enerji süper gücü Rusya’nın Batı ile ticaretten, finansman akışlarından dışlanması, Avrupa’nın kendisine yeni alternatif enerji kaynak ve güzergahları araması, dahası jeopolitik risk ve belirsizliklerin daha vahim hale gelmesi yüzünden, sadece petrol, doğal gaz, kömür değil aynı zamanda emtia fiyatları da roket hızıyla yükseliyor.
Alternatifler nedir?
Şu anda hem AB hem de ABD enerji ve siyasi diplomatları, arzda yeni bir denklem yaratmaya çalışıyorlar. Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip Venezuela ile 1979 İslam Devrimi’nden bu yana şiddeti artan İran’a karşı yaptırımların koşullu olarak kaldırılması, bu ülkelere Batı’dan enerji yatırımlarına yeşil ışık yakılması ve böylece Rusya’nın yerinin kısmen doldurulması düşünülüyor. Ayrıca, Azerbaycan, Türkmenistan, Doğu Akdeniz, Kuzey Irak, İran, Doğu ve Kuzey Afrika başta olmak üzere başka doğal gaz boru hatları ve yeni LNG çözümleri düşünülüyor. LNG her ne kadar önemli bir alternatif olarak görülse de küresel LNG tedarikçilerinin üretim ve taşıma kapasitesi sınırlı. LNG altyapısı kurmak, milyarlarca dolarlık harcamaya mal olup uzun yıllar alabilir. Dahası, önceden dışlanarak tedricen enerji envanterinden çıkartılması kararlaştırılmış olan nükleer ve kömür santraller yeniden gündeme geliyor Almanya, İngiltere, Belçika ve Fransa’da. Bunların çoğu iklim hedefleri konusundaki baskı nedeniyle kapatılıyordu. Finansçılar, fosil yakıtların ve boru hatlarının fonlanmasına itirazlarını kaldırmak zorundalar.
Rus gazının Türkiye’deki etkisi
Doğal gazda Rusya’ya bağımlılığımız Avrupa’nın daha üzerinde. Türkiye doğalgazının tamamına yakınını (yüzde 98) ithal ediyor. Bu ithalatın yüzde 85’i üç ülkeden (Rusya, İran ve Azerbaycan) uzun dönemli alım anlaşmalarıyla boru hatları vasıtasıyla gerçekleşiyor. Toplam doğalgaz ithalatı (60 milyar metreküp) içinde Rusya’nın payı geçen yıl yüzde 45’i buldu. Rusya’nın Türkiye’ye doğal gaz arzını kesmesi henüz “olası” görünmese de Rusya’dan alınan doğal gazda yaşanacak kısmı bir azalma dahi Türkiye’de sanayi üretimi başta olmak üzere birçok sektörü sıkıntıya sokabilir. Kısa vadede ne Türkiye’nin ne de Avrupa’nın gaz sıkıntısını kolaylıkla giderebilecek bir opsiyon var. Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye, Rusya’dan sağlanan doğal gaz arzında şimdilik herhangi bir azalma olmasa dahi, savaş sebebiyle dünyada artan enerji fiyatlarıyla karşı karşıya.
“Kısa vadede ne Türkiye’nin ne de Avrupa’nın gaz sıkıntısını kolaylıkla giderebilecek bir opsiyon var. Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye, Rusya’dan sağlanan doğal gaz arzında şimdilik herhangi bir azalma olmasa dahi, savaş sebebiyle dünyada artan enerji fiyatlarıyla karşı karşıya.”
TÜRKİYE İÇİN YOL HARİTASI:
-Rusya’ya yaptırım zorlamasına katılmadan Gazprom ile doğal gaz ticaretini sürdürmesi, sözleşmelerin süresi dolduğunda fiyat ve miktar bazından yeni müzakerelere girilmesi, bağımlılığın yüzde 20’lere çekilmesi için çaba gösterilmesi,
-Doğu Akdeniz ve Kuzey Irak ile yeni doğal gaz boru hatları inşası, İran ile anlaşmanın 2026’tan itibaren daha elverişli koşullarda yenilenmesi için proaktif şekilde harekete geçmesi,
-LNG ve FSRU’nun genişletilmesi, yeni kaynaklar ile beslenmesi,
-RES’lerde 10GW, GES’lerde de 8GW civarı kurulu güce ulaşan Türkiye’de yenilenebilir enerji devriminde dünya dinamiklerine uygun yeni modeller ve teşvikler geliştirilmesi, yatırımların hızla yapılabilmesi için bürokratik süreçlerin sadeleştirilmesi ve bu yatırımların mümkün olduğunca hızla devreye alınabilmesi için gerekli teknik altyapı yatırımlarının tamamlaması, teşvik sisteminin yatırımcıların önünü görebilecekleri şekilde revize edilmesi,
-Gerçekçi talep tahminleri ve enerji verimliliği potansiyeliyle tasarruf edilecek enerji miktarı belirlendikten sonra, ileriki yıllarda ortaya çıkabilecek ihtiyaç ve enerji dönüşümü için gereken enerji yatırımlarının kamu-özel ortaklığıyla yapılması,
-Enerjide yeni yatırımların ölçeğinin küçültülmesi, büyük santrallar yerine yerel talebi karşılayacak küçük ve yenilenebilir enerji santrallarının kurulmasına öncelik verilmesi,
-Küresel ligde büyüklüğü ve rekabet gücü olan özel-kamu ortaklığında Türk enerji şirketleri yaratılması, yurtdışı yatırımlarının teşvik edilmesi,
-Nükleer enerjinin enerji bileşiminin en az yüzde 10’unu sağlayacak şekilde küçük ve orta ölçek nükleer reaktörlerle gerçekleştirilmesi,
-Enerji yoğun, kirlilik yaratan hantal sanayiinin enerji zengini ülkelere kaydırılması, akıllı sanayi ve teknolojilere ağırlık verilmesi,
-Dış politika, güvenlik, yatırım, iklim değişikliği, vergi, rekabet gibi politikalarla enerjinin entegre edilerek yeni bir vizyon yaratılması.