Vitrin Yemekten bıkamıyorum

Yemekten bıkamıyorum

22.02.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yemekten bıkamıyorum

Yemekten bıkamıyorum
21 Şubat 1998
Nora ROMİ

Yeni bir lokanta zinciri Türkiye'ye geliyor: Hippopotamus.
Benim gibi az da olsa iyi et yemeye düşkünseniz yırttınız.


Sanırım siz de iyi yemek yemeyi seviyorsunuzdur. Ben o kadar severim ki artık neredeyse kötüsünü bile yemeye razı oluyorum. Bunun da nedeni hala adamakıllı yemek pişirememem. Bu yüzden kendime evde iyi yemek yapacak bir koca bulmayı, karşılığında da onu iyi yerlere yemeğe götürmeyi düşünüyorum. İyi bir anlaşma değil mi? Özellikle dışarıda yemeğe gideceğim zaman porsiyonuyla, lezzetiyle, servisiyle verdiğim paranın hakkını almak istiyorum (Sizin gibi). Her türlü lokantaya gidebilirim. Ama şöyle esaslıca karnımı doyurmak istediğimde kocaman etler yiyebileceğim yerleri tercih ediyorum. Susam, Cino, Taksim Rus Lokantası, Wine & Roses, Santa Fe, Şans ve TGI Friday's gibi lokantalara gidip olabilecek en büyük ve en dolgun eti sipariş ettiğimi bilirim. Böyle tabakların garnitürleri de çeşitli ve bol olur.
Yukarıdaki bu yerlerin arasına şimdi yeni bir tane daha ekleniyor. Bol bol T -bone steak yiyebileceğiniz Amerikan usulü bir lokanta:
Hippopotamus. Burası bir ızgara et yemekleri lokantası. Bir kere Fransa'da bu lokantaya girmiştim. Omuzlarım kadar geniş porsiyonları vardı. Çeşitli giriş yemekleri ve özel mönüleri de dikkatimi çekmişti. Şimdi mart ayında Maslak'ta yeni bir şube açılıyor.
Açıkça söylemek gerekirse buranın garantisini şu anda veremem. Sos tarifleri ve porsiyon olarak müthiş olacaklarından eminim ama etlerin kalitesi benim için en önemli şey. Hemen hemen çiğ yediğim etler yumuşacık olmalı. Benimki kadar olmasa da kuzu dışında bütün etlerin az pişmiş yenmesi gerektiğine sadece inanmakla kalmaz, bunun doğru olduğunu da iddia ederim. Umarım doğru bir kasapla anlaşırlar!


Son zamanlarda erkeklerin de çanta kullanmaya başladıklarını fark ettim. Gerçi benim patronum Emre Aköz bildim bileli çanta kullanır. Hatta içini karıştırmamıza bile izin verirdi. Ama onun dışında çok az arkadaşım işe veya başka bir yere çantayla giderdi.
Artık durum değişti. Erkekler de başta sırt çantası olmak üzere çeşitli çantalar taşımaya başladılar. Sırt çantasının yanı sıra Bond tipi çantalar da az da olsa karşımıza çıkıyor. Spor çantaları ise bol bol var.
Peki diyelim ki erkeğiniz sizden bir çanta almanızı istedi. Ya da "madem ki trend böyle onda da olsun diye" siz ona bir çanta almaya karar verdiniz. Peki ne tür bir çanta alabilirsiniz?
Bir kere yurtdışında en popüler olan erkek çantaları Prada'ya ait. Özellikle New York'ta bütün erkeklerde bu markadan var. Tabii klasik spor çantaların markası belli: Nike, Adidas ve Reebok ve esas revaçta olan Camel Trophy gibi. Bavulların dışında Delsey çantaları da sevilir. Erkeklerde kadınlar gibi Gucci salgını yok ama yakında Louis Vuitton salgını olacak. Çünkü bu marka erkek çantası da piyasaya çıkardı. Yani özellikle "erkek" çantası olmasa da erkeklerin de rahatlıkla kullanabilecekleri, yanlış anlaşılmayacakları modeller bunlar.
Duyurulur.


Üzgünüm ama bu yaz modası için de çok iç açıcı şeyler söyleyemeyeceğim. Bir kere yine silik, soğuk ve fazlasıyla iddialı şeylerle karşı karşıya kalacağız. Gecelik gibi elbiseler kaç senedir olduğu gibi bu yaz da var. Hele transparanlık bütün hızıyla devam edecek.
Bu yaz farklı olarak çapraz bağlı elbise ve bluzlar da dolaplarımıza girecek.
Anlayacağınız son derece sade ve Akdeniz kadınına uymayan kıyafetler söz konusu olacak.
Ama lütfen içinizi sıkmayın. Çünkü güzel olan şeyleri de bulmak elinizde. Örneğin jarse elbiseler, askılı bluzlar, ince ve uçucu kumaştan pantolonlarla çok hoş durabilirsiniz. Pamuklu balıkçı yakanız da olsun.
Mağazalarda yeni sezon yavaş yavaş açılmak üzere. Şu anlık bir tek önünden geçerken DKNY'ın yeni kreasyonunu yakalayabildim. Bir de Marks & Spencer sezonu açmış. Yakında yaz modasına çok daha detaylı gireceğiz. Sıkı durun.