Alper Hasanoğlu

Alper Hasanoğlu

alperh@therapiagroup.com

Tüm Yazıları

İsviçre’ye 1997 yılında çalışmaya gittikten aylar sonra ülkenin başbakanının, cumhurbaşkanının, parlamento başkanının adlarını bilmediğimi fark ettim. Çalıştığım poliklinikteki Alman ve birçok İsviçreli meslektaşımın da bilmediğinin ayırdına vardım şaşkınlıkla. Ve bunun ne kadar büyük bir ruhsal ferahlık verdiğini hissettim.

Facebook’ta yapılan bazı paylaşımlar sırasında ülkenin ahvalinin böyle olması sebebiyle durmadan politika düşünüp, politika konuşup, politik mesajlar içeren metinler paylaşmamız zorunluymuş havası estiriliyor. Bir de sanırım belli insanlara bu misyon fazlasıyla yüklenmeye çalışılıyor, ki bu “belli insanlar”dan biri de sanırım benim. Oysa benim entelektüel gündemim o kadar başka konularla ilgili ki. Ülkenin politik gündeminin beni insan olarak ilgilendirmediğini değil, entelektüel gündemimin bambaşka olduğunu söylemeye çalışıyorum.

Haberin Devamı

Karizmatik, gür sesli bir kişilik

Kültür, uygarlık, ayrıntı

Geçen haftaki yazımdan da, daha önce yazdığım yazılardan da anlaşılacaktır, insan ruhunun karanlık dehlizleri, edebiyat, kültür beni çok daha fazla ilgilendiriyor ve bu konularda derinleşmenin ve ülke insanının düşünce gündeminde naçizane bir gedik açabileceksem bunun, o ya da bu politikacıyı övmek ve yermekten daha yararlı olduğunu düşünüyorum.

Georg Groddeck adlı 1900’lü yılların başında yaşamış Alman hekim ve psikosomatikçi psikanalistten bahsedebilmek için bana ayrılan yerin yarısını bu açıklamaya ayırmak zorunda kalmak bana ayrıca hicap veriyor.

Groddeck’in Almanya’nın Baden Baden bölgesinde kronik fiziksel hastalıkları olan insanları tedavi ettiği bir kliniği var. İlginç bir hekim Groddeck. İri yarı, gür sesli, girdiği mekana hemen hakim olan karizmatik bir kişilik. Doğal yöntemlerle insanları rahatlatmaya dayalı bir tedavi konsepti var. Kimseye zarar ve fiziksel acı vermeyen alternatif yöntemler de kullanıyor. Hastaların çoğu o dönemin tıbbi yöntemleriyle tedavi edilememiş ve umut kesilmiş kimseler. Ve bir sürü hasta da yarar görüyor Groddeck’in tedavilerinden. Groddeck her türlü fiziksel hastalığın kökeninin psikolojik olduğunu düşünüyor. Bazı yorumları oldukça abartılı olmasına rağmen psikosomatiğin ortaya çıkışının işaretleridir bunlar.

Haberin Devamı

Yıl 1917. Sigmund Freud henüz yapısal kuramını oluşturmamıştır. Yani id, ego ve süperego kavramları henüz psikanaliz literatüründeki yerini almamıştır. Groddeck, Freud’la ilk iletişimi 1917 yılında kurar. “Das Es” diye bir kavramdan bahseder, bunu da Nietzsche’den almış ve belli bir tanım geliştirmiştir. “Das Es” yani “id”, İngilizcesi “the it”. Türkçesi altbenlik. Bu kavramla ilgili düşüncelerini, bu kavram üzerinden yaptığı psikosomatik açıklamaları Freud’la mektuplaşmaları sırasında detaylı bir şekilde paylaşır. 1920’ye kadar süren bu mektuplaşmalarda Freud’a analizden geçmemiş olmasına rağmen psikanalist olarak kabul edilip edilemeyeceğini sorar. “Tabii ki” der Freud, “siz çok değerli bir psikanalistsiniz.” Ve onu 1922 yılındaki Psikanaliz Toplantısı’nda bir konferans vermesi için davet eder.

Şaşkınlık zamanı

Groddeck kendisinden daha önce bir konuşma yapan Freud’u dinlerken şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktır neredeyse.
Üç yıl boyunca kendisinin altbenlik hakkında (das Es, the it, id) Freud’a mektuplarında yazdıklarını Freud kendi kuramı olarak anlatır. Bunun üzerine kendisi, kimsenin neden olduğunu anlamadığı sarkastik bir konuşma yaparak toplantıyı terk eder.

Haberin Devamı

Groddeck 1923 yılında “İd’in Kitabı”nı (“Das Buch des Es”) yayımlar. Bilimsel düşüncelerini kuru bilimsel bir dille yazmak yerine edebi bir dil kullanmayı tercih eder. Bu kitap da bir kız arkadaşına yazılmış psikanalitik mektuplar şeklindedir.

Groddeck uzun yıllar unutulur. Onu Almanca literatüre sokan Avusturyalı yazar Ingeborg Bachmann ve İngiliz yazar Lawrence Durrell olur. Hatta 1961 yılında yapılan yeniden basıma Lawrence Durrell bir önsöz yazar. Siz benim bu yazımı okurken ben de altbenliğimizin psikanalitik hikayesini okuyor ve ülkede olup bitenlere bir süre için yalnızca yan gözle bakıyor olacağım.

Keşke bir yayıncı ile anlaşsak da bu kitabı Türkçeye kazandırabilsek.