Yazarlar Askerden Ankara'ya: "Artık önlem al!"

Askerden Ankara'ya: "Artık önlem al!"

18.11.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Askerden Ankara'ya: "Artık önlem al!"

Askerden Ankaraya: Artık önlem al

Yaçın DOĞAN

DİK yamaçlardan sivri tepelerden süzüle süzüle helikopterimiz Cilo Dağı'nın tepelerinden birinde dört bin metre yükseklikte inmek için kendine zor bir yer buluyor. İndiği yer "Dağlıca köyü" İç Güvenlik Piyade Taburu. Irak sınırına üç km. uzaklıktayız. Aşağıda Rubarı - Şirin (Güzel Çay) akıyor.
Irak - Yüksekova geçişini kontrol eden tabur 1995'te buraya yerleşiyor. Tepeleri 24 saat askerler tutuyor, tabur komutanının bu sözleri "top sesleriyle" kesiliyor. Çünkü birkaç saat ilerde tepelerin öte tarafında 24 saattir süren operasyona "destek atışı" yapılıyor.
Dün sabah Ankara'dan Van'a, oradan Cilo Dağı'nın tepelerine, sonra da Hakkari Çukurca 1. Komando Tugay Komutanlığı Karargahı'na iniyoruz. Geceyi çadırlarda geçirmek üzere, dağın ortasında, daha doğrusu terörle mücadeleye en kısa mesafede, yani iç içe...
Van'da 21. Sınır Tümen Karargahı'nda verilen bir brifingle başlıyor gezi. 8 - 10 gazeteden yaklaşık 20 - 25 gazeteciye Genelkurmay Başkanlığı terörle mücadele yürütülen en sıcak bölgelere götürüyor. Hakkari, Şırnak, Siirt ve çevresini birkaç gün boyunca dolaşacağız. Üzerimizde asker giysileri var. Tepeler karla kaplı, soğuk, uzak. Burayı anlatmadan önce sabah Van'da verilen brifingi "mutlaka ve mutlaka vurgulamak" gerek. Türk Silahlı Kuvvetleri, brifingden çıkan anlam, "siyasileri bölgede ekonomik ve sosyal önlem almak için ciddi biçimde uyarıyor". Askerlerin bakış açısına göre "PKK üç kez tasfiyeye" uğruyor. İlki 1986'da sıkıyönetimden olağanüstü hale geçiş döneminde. Askerler bu geçişi "PKK'nın bulduğu bir fırsat" olarak tanımlıyor. Onlara göre PKK'nın ikinci kez tasfiyesi 1990'da. "Ancak bu kez Körfez krizi ve Irak'tan göç PKK'yı yeniden toparlamaya yardım ediyor." 1992'de PKK yeniden tarihe karışacakken, bu kez "Talabani'nin izlediği ikiyüzlü politikayla" kurtuluyor. Bunlar askerlerin özgün cümleleri.

Ancak, bundan daha çarpıcı olan bir başka bakış açısı daha var. Bizlere verilen brifingde tam üç kez aynen şu cümlenin altı çiziliyor:
"Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadelede üzerine düşen her türlü görevi başarıyla yerine getirmiştir. Bu mücadele sırasında kısıtlı imkanlarıyla halkla bütünleşerek terörün üstesinden gelmiştir. Ancak, gerekli ekonomik ve sosyal önlemler alınmadığı için bugünlere geldik."
Askerler sivrisinekle mücadele ettiklerini, oysa ekonomik ve sosyal önlemler alınmadıkça bataklığın kurutulmasının imkansız olduğunu belirtiyor. Eskiden sekiz yılda bir görev sırası Doğu'ya gelirken, şimdi iki yılda bir Doğu'da görev zorunluluğu düşüyor. Tüm sohbetlerimizde, erlerinden yüksek rütbeli komutanlarına kadar askerlerin tümü gözünü Ankara'ya çevirmiş, "ekonomik ve sosyal önlem" diye bağırıyor!..
Brifingde dikkat çeken son bir nokta da şu: "Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadeleyi demokratik hukuk kuralları ve insan haklarına bağlı kalarak yürütmektedir." Aynı brifingde siyasilere gönderilen bir başka mesaj da dış politikayla ilgili. İran, Suriye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın PKK'yı desteklediği, buna karşı dış politikada girişim beklendiği döne dolaşa dile getiriliyor.
Van'daki bir brifingde biz gazetecilere Güneydoğu'da bundan böyle mutlaka önlem alınması gerektiğini bu açıklıkta anlatan askerler, Milli Güvenlik Kurullarında, Ankara'daki çeşitli toplantılarda kimbilir nasıl bir üslup kullanıyor?.. Dört bin metre yüksekliği geçtiğiniz zaman, en sivri tepelerde, en güç koşullarda bırakın terörle mücadeleyi, olağan yaşam koşullarını sürdürmenin güçlüğü kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Gece Güneydoğu'ya erken iniyor; soğuk, karanlık dağlara çabuk çöküyor, bizler çadırlara çekilirken uzakta top sesleri sanki ninni gibi...


Yazara Email HAKKARİ - KÖPRÜLÜ