Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sevgili okurlarım.
Bugün bu köşeden hem size hem babama yazıyorum. Bu seferlik beni mazur görün...
Baba mirası...
Türkü söylemek, türkülerin arasında keşfettiğim güzelim, derin sözlere vurulmak, baba mirasıdır bana...
Başkasının derdini derdim bilmek... Çokça başını ağrıtsa da, bu zamanlarda pek emsali kalmasa da gururla sahiplendiğim bir baba mirasıdır.
Toprağı sevmek, bereketine, cömertliğine hürmet etmek, ama özellikle zeytin ağacına meftun olmak baba mirasıdır.
Dört yaşımdan beri Nazım’ın dizelerine aşina olmak, çocukluğumda Nazım’ı aileden biri sanmak, baba mirasıdır.
Siyaset, baba mirasıdır. Siyaseti makam, koltuk, hırs değil; inanç, mücadele, sorumluluk, insan sevgisi bilmek, hayatın her alanında görmek, baba mirasıdır.
Gözyaşlarımdan utanmamak, baba mirasıdır bana. Duyguları göstermenin, paylaşmanın zayıflık değil, güçlülüğümüz olduğunu bilmek, baba mirasıdır.
“Erkek adam ağlamaz” gibi safsatalara prim vermemek, baba mirasıdır.
Aile sevgisi baba mirasıdır.
Moralim bozulunca hemen kaşlarımı çatmam, kolay kolay “mış gibi” yapamamam, baba mirasıdır.
Sütlü tatlıları sevmem, baba mirasıdır.
Hala arabada kendimi TRT FM dinlerken buluvermem, baba mirasıdır. Çok eski Türk Sanat Müziği şarkılarını duyduğumda, sözlerini ezbere biliyor oluşuma şaşırmam, baba mirasıdır.
Bu miras; gururumdur, kimliğimdir.
Başımla beraber, minnetle kabulümdür.
Manevi bir mirasla çocuklarının göğsünü kabartabilen tüm babaların Babalar Günü kutlu olsun.