HEP dibine kadar gerçek ve acı haberlerden söz ettik de ne oldu?
Bugün yalandan ama şahane bir haberim var sizlere!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Son Günü dolayısıyla şakacıktan bir spiker, olmayan bir televizyon kanalında, -ne yazık ki- gerçek olmayan bir haber sunuyor.
Haber şöyle...
“Şimdi bir özel haber için yayınımıza ara veriyoruz. 25 Kasım Kadın-Erkek Eşitliği Raporu açıklandı.
Acil eylem planının uygulandığı sekiz aylık süre zarfında kadın cinayetlerinin sona ermesi umudunun belirdiği, son üç ayda tek bir kadın cinayetinin görülmediği kaydedildi.
Aynı zamanda sığınma evlerinin sayısı 38’den 3800’e çıkarıldı.
24 saat açık kadın sığınma merkezlerinin tüm belediyelerde açılması için kadın örgütleriyle çalışmalara başlandı.
Başbakan: Ödün verilemez
Oturumun sonunda söz alan Başbakan ise, geçmişteki hataların vahim sonuçlarını unutmamak gerektiğini, artık kadın-erkek eşitliğinin hiçbir surette tartışmaya açılamayacağını, eşitlikten zerre ödün verilemeyeceğini vurguladı.
25 Kasım’ı hayatlarını erkek şiddeti yüzünden kaybeden kadınlara adayan Başbakan, sözlerine şöyle devam etti:
Sakın ha tüm bunları kâfi saymayalım. Değil tek bir kadının hayatını kaybettiği, kadınların kendini güvende hissetmeyeceği tek bir ev, tek bir sokak kalmayıncaya dek yapacak çok işimiz var.
Günde üç kadının öldürüldüğü acı bir tarihi arkamızda bıraktık. Bunu aklımızdan çıkarmayalım. Çıkarmayalım ki, eşitsizliğin nasıl bir musibet olduğunu hiç unutmayalım ve tüm bunları bir daha yaşamayalım.”
İstanbul Feminist Kolektif imzalı bu gerçek olamayacak kadar güzel haber videosu, şakacıktan spikerin “Kadınlara yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinden artık söz etmeyeceğimiz günler dileğiyle...” sözleriyle sona eriyor.
Böyle zekice, muzipçe hazırlanmış bir yalan haber, yaşadığımız gerçekliğe dair gerçek haberlerden çok daha fazla şey anlatabiliyormuş demek...
Emeği geçen herkese saygı, sevgi ve minnetlerimi gönderiyorum.
Öğretmenim, canım benim!
Haftanın diğer önemli günü şüphesiz 24 Kasım Öğretmenler Günü’ydü. Benim için hep önemli olmuştur 24 Kasım’lar.
Belki hayatıma çok şey katan çok özel öğretmenlerin bende bıraktığı izin etkisindendir...
Belki de mesleğini çok ama çok seven, şefkatli bir öğretmen annenin çocuğu olmamdan dolayıdır...
Ona, her 24 Kasım’da “Öğretmenler Günü’n kutlu olsun” dediğimde nasıl mutlu olduğunu, tatlı, mahcup nasıl teşekkür ettiğini bildiğimdendir...
Öğretmenler Günü’ne dair sizlere verebileceğim mutlu bir yalan haberim yok ne yazık ki...
Küçük ellerin taşıdığı naif teşekkür çiçekleri ve mektupları da, zehir gibi, içe oturan, karanlık bir haberin gölgesinde kaldılar. 26 yaşında ataması yapılmayan bir sözleşmeli öğretmen daha, bu hafta hayattan ayrılmayı seçti. Benim bildiğim kadarıyla, adı son üç yıl içinde intihar eden 19. ataması yapılmayan öğretmen olarak gayrı resmi kayıtlara geçti.
Gazeteler sevgilisiyle sorunlarından dem vurdu, psikolojik problemleri olduğunu itinayla vurguladı.
Diğer gencecik öğretmenlerin ölüm haberlerine çok benziyordu yani ölümünü bize duyuran haber. Ama kuşkusuz ne satır araları ne de dehşetli üçüncü sayfa haber dili gerçekleri değiştirmiyor.
Bu koşullar içinde, bir gencecik öğretmen daha, kendisini hayata bağlayacak umudu, coşkuyu, inancı, şevki bulamadı.
Bir yenisini daha kaybetmemek için ne öneriyorsunuz Sayın Bakanım, sayın yetkililer?