NEYDİ bu haftanın incileri?
İnciden kastım, ülke gündemini ipotek altına alan eşsiz polemik cümleleri...
Zaten yakında, siyaset nedir unutup, bu ucuz magazin polemiklerinin siyaset olduğu safsatasına iyiden iyiye inanacağız.
Valla ne yalan söyleyeyim, benim hafızamda iz bırakanlar bu hafta hep iktidar partisi AKP imzalı “inciler”di.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan zaten sağolsun, bu konuda birinciliği kimselere bırakacak gibi değil.
Lider ruhuyla hep açık ara önde!
Kendisinin ağzından dökülen, “Önemli olan boy değil, soy!” açıklaması örneğin, bence tartışmasız hafta gündemine damgasını vuran “en talihsiz inci”ydi.
Bu malzemeyi televizyonda duyar duymaz, ben Leman, Penguen, Uykusuz, ... bilumum ne karikatür dergisi varsa toplamaya başladım.
Affetmemiş, bu şahane pası hakkıyla gole çevirmişler!
Uykusuz dergisindeki karikatürde yatakta yatan mutsuz bir kadın ve erkek var.
Erkek kendisine sırtını dönmüş kadına, “Önemli olan boy değil, soy! Soy!” diyor.
Kadın sinirli sinirli erkeğe cevap veriyor: ”Hade len!”
* * *
Karikatürlerde kalmak istiyorum bu konudan söz ederken, çünkü ciddiye alıp düşündük mü yine karşımızda aynı vahim, ırkçı tablo...
Başbakan’ın hemen ardından partinin yaramaz çocuğu Gökçek çıkıyor sahneye.
O bildik bıyık altı sırıtışıyla “Kılıçdaroğlu’nun annesi Ermeni” deyiveriyor, imalı imalı...
Nedense, Canan Arıtman aynı sözleri Abdullah Gül üzerinden söylediğinde kopartılan fırtına kopartılmıyor...
AKP sus pus!
* * *
Yine Başbakan patentli “Bitaraf olan bertaraf olur!” cümlesi, artık “inci” bile değil, açık ara tehdit kategorisine giriyor bence.
Başka bir deyişle, sopanın abanın altından çıkmış hali...
Devlet Bakanı Egemen Bağış, “Bu pakete ‘hayır’ diyenin ya aklından zoru vardır ya da vatan sevgisiyle ilgili bir sıkıntısı vardır’’ sözleriyle benim nazarımda haftanın incilerinde ilk üçe girmeyi başardı.
Ne içmezdiniz?
AKP İzmir İl Başkanı Ömür Kabak’ın ise, ben bu hafta sürpriz bir çıkışla incilemeler özel ödülüne hak kazandığını düşünüyorum.
Bir gazete haberinde, AKP İzmir İl Merkezi’ndeki çay ocağını Ramazan nedeniyle kapattırdığını açıklayan Kabak, “Partimize gelen misafirlere ne içersiniz değil, ne içmezsiniz diye soracağız” diyor.
Ardından da ekliyor: “Partiye gelenler, en fazla bir saat kalacaklar. O süre içinde de bir şey içmesinler. Ne kaybederler?
İkram yapmayacağız. Çay servisi yapan görevli de oruç tutuyor. Ona yazık değil mi?”
Orucun; açın, yoksulun halinden anlamak, bir irade sınavı vermek olduğu tartışmasına girmeye bilmem gerek var mı?
Laik yaşam anlayışına mı, İslâmiyetin felsefesine mi, yoksa AKP’nin kimselere bırakmadığı demokratlığa mı uygundur bu yaklaşım?
Bu soruyu da orta yere bırakıyorum!
Sadece haftanın incileri ödül törenine bakınca bile söyleyebilirim ki, benim, AKP’nin açılımlarla, referandumla, vesaireyle getirmeyi vaat ettiği “demokrasi” konusunda ciddi tereddütlerim var.
Yani bi Gülben Ergen, bi ben fena halde endişeliyiz!...
Mustafa Erdoğan’ınsa bu konudaki rahatlığına bi anlam verememekteyiz...
NOT: Ciddi işlerle meşgul, ülkemin magazin gündeminden bihaber okurlara bilgi notu: Gülben Ergen referandum öncesi twitter’da endişeleri olduğunu yazdı. Bunun hemen ardından eşi Mustafa Erdoğan, referandumda “evet” oyu vereceğini açıkladı. Espri de açıklanmaz ki yahu...