Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yok, öyle turistik gezi olarak değil. O da fena olmaz hani ama, benim derdim başka bu sefer.
İspanya’yı da bir süredir bizim gibi seçim telaşı sarmıştı. 22 Mayıs (dün) belediye seçimleri öncesi, işte klasik, partiler, vaatler, seçim konuşmaları rutin seyrinde ilerliyordu. Ama sonra bir şeyler oldu. “Gerçek” bir şeyler!
Özetlemek gerekirse, bu demokrasi pandomimine bir grup genç, nanik yaptı. Daha da kısaca, “Yemezler!” dedi. “Bu sandık kandırmacasına karnımız tok!”

Güneş Kapısı’nda eylem
15 Mayıs günü, seçim öncesi seslerini duyurmak isteyen bir grup gencin eylemi, polis tarafından engellenmek istenince, internet üzerinden çılgın bir örgütlenme başladı. 17 Mayıs günü, Madrid’in Puerta del Sol (Güneş Kapısı) Meydanı’nda 50 bin genç bir aradaydı. Mısır’da Tahrir (Özgürlük) Meydanı’nda başlayan Arap Baharı isyanlarından sonra, ne kadar ilham veren, ne kadar sembolik bir meydan adı değil mi?
İşsizlik oranlarıyla (yüzde 21) Avrupa birincisi olan İspanya’da, genç nüfusun yüzde 40-45’i işsizlik belasıyla cebelleşiyor.
Ekonomik kriz gerekçesiyle sosyal yardımların büyük oranda kesildiği, yolsuzluk skandallarının ayyuka çıktığı ülkede, halk ama özellikle gençler, siyasetçilerin gerçekten kendi dertlerini önemsediklerine, kendilerini temsil ettiklerine inanmıyorlar. Onlara göre siyasetçiler, halk için değil, finans devleri için politikalar üretiyor. Bu nedenle öne çıkan sloganlardan biri; “Siyasetçilerin ve bankacıların ellerindeki bir mal değiliz!”

Gerçek demokrasi, şimdi!
Bardağın seçim öncesi taşmasının nedeni ise, seçim sistemi nedeniyle iki partiden birini seçmeye mecbur bırakılan halkın (Türkiye’de değil, İspanya’da), artık seçimlerle bir şeylerin değişeceğine inanmaması. Siyasetçilerden, sandıktan umudunu kesen İspanyollar, “Gerçek demokrasi, şimdi!” sloganıyla kendi seslerini, taleplerini meydanlarda duyurmaya çalışıyorlar.
Tıpkı Arap Baharı’nda olduğu gibi, başlarında ne bir lider var, ne bir sendika, ne de bir parti. Tam anlamıyla bir vatandaş hareketi!
İlk günler kitlesel eylemlerini görmezden gelen büyük medyaya inat eylemciler, internet üzerinden örgütlendi. İspanya’da en az 50 şehirde meydanlar tutuldu. İsyan dalgası, Avrupa’nın diğer başkentlerine de sıçradı.
Seçim öncesi propaganda yasağı kapsamında “yasadışı” ilan edilmesine rağmen, meydanları boşaltmayı reddettiler. Bakanlar, Başbakan falan, seçim çalışmalarını bırakıp meydanlara kulak vermek zorunda kaldı. Daha da ilginci, eylemlerin popülaritesi öyle bir hal aldı ki, ülkenin Başbakanı Zapatero çıktı, “25 yaşında olsaydım, kesinlikle ben de şimdi onlarla meydanlarda olurdum” dedi. “Bunlar, bir takım illegal grupların kışkırtması!” demedi mesela. Bir tuhaf ülke yani...
Vaatler, sloganlar, çekişmeler eşliğindeki rutin seçim yarışına işte böyle “nanik” dedi İspanyollar.
Seçim sistemini değiştirmeyip kendilerini yalancı bir demokrasiye mahkum eden, yoksulları, işsizleri değil IMF’yi, sermaye devlerini dinleyen siyasetçilere restini meydanlara çıkarak çekti.
Evet; 12 Haziran günü ben de gidip oyumu vereceğim.
Her sorumlu vatandaş gibi... Ama işte sandığa değil, İspanya’ya, Güneş Kapısı Meydanı’na gidesim var.
Anlıyorsunuz beni değil mi?