“AYNI Siyam İkizleri gibiyiz... Birimiz düşersek, hepimiz düşeriz.”
Yaşamın ta kendisi üzerine sıcacık, yüreğe değen bir İspanyol filminden, Güneşli Pazartesiler’den bir alıntı yukarıdaki...
Bilgisayar başında, bu kez de Aydın Üniversitesi’nde çıkan, “karşıt görüşlü öğrencilerin kavgaları” üzerine keyifsiz keyifsiz düşünerek, bir şeyler karıştırıyorum.
Bu sırada, Türkiye’deki tek öğrenci sendikası Genç-Sen’in hazırladığı “Gençler Geleceksiz, Mezunlar İşsiz” başlıklı bir broşürde rastladım yeniden bu cümlelere...
“Aynı Siyam İkizleri gibiyiz”
“Durumumuzu ve vahim çelişkimizi daha iyi anlatan bir metafor bulunabilir miydi acaba?” diye düşündüm.
Aydın, Roma, Londra...
İki hafta önce bu köşede iki Fransız sendikacı siyaset bilimi öğrencisiyle, Fransa’daki Emeklilik Reformu’na karşı öğrencilerin gösterdiği büyük tepkiyi konuşmuştuk.
Tartışmanın merkezinde yine aynı kilit sözcükler vardı. Her geçen gün biraz daha sahneden çekilen sosyal devlet ve bununla birlikte her geçen gün biraz daha büyüyen işsizlik ve güvencesizlik tehdidi...
Piyasaların istikrarı için pek sık adı anılmasa da, uğursuz bir rivayet misali başımızda dönen mali kriz var yine arka fonda. En azından hatırı sayılır, aklına, bilgisine itibar edilir pek çok iktisatçı bunu savunuyor. Ekonomide yeniden tehlike tamtamları çalıyor.
Tamtam seslerinin gölgesinde hükümetler, kemer sıkma politikalarına, yatırımlarda kesintilere ve zamlara başvurdukça, Avrupa’da son aylarda huzursuzluk ve protestolar pıtrak gibi yayıldı. Fransa’daki eylemlerin peşi sıra, protesto kıvılcımı İngiltere’ye sıçradı.
İngiltere Başbakanı David Cameron, eğitim harçlarını tam üç katına çıkarmaya kalkıştığından beri, İngiltere’de öğrenciler ve polis arasındaki köşe kapmaca bitmedi.
Düşünün; Prens nişanlandı, yeni Diana bulundu, post modern peri masalı, Kraliyet İngilteresi’nde yeniden start verdi ama sokaklardaki tansiyonda hâlâ düşüş yok!
Mamma mia değil, Basta!
Ardından İtalya’da öğrenciler, bu kez “Mamma mia!” değil, fena halde “Basta!” (yeter, dur) dedi.
Önceki yazıda, Eyfel Kulesi’ndeki eylemden söz etmiştik ya... İtalya’nın meşhur Kolozyum’u ve Pisa Kulesi de bu eylemlerde turistlerin değil, öğrencilerin işgaline uğradı. Kolozyuma öğrenciler, “Geleceğimiz üzerinden kimse kâr sağlamaya çalışmasın!” yazılı bir afiş astı.
Derken Portekizli, İrlandalı öğrenciler...
Mevzu hep aynı; devletler eğitime yaptıkları yatırımları kısmak istiyor. Bu da, eğitim ücretlerinin artırılması, yani faturanın vatandaşa kesilmesi demek. Yoksul ve zengin arasındaki uçurumun okulda, üniversitede bir kat daha artması demek. Ardından mezunları bekleyen işsizlik, güvencesizlik de cabası...
Öğrencilerin sıkıntılarını anlatan bu hızlı Avrupa turundan sonra gelelim bizim memlekete; Türkiye’ye, Aydın’a... Yazıya başladığımız yere geri dönelim yani...
Bilmem demeye gerek var mı, koşulların zorluğu hususunda bizim buralarda da durum fena halde aynı! Ama gelin görün ki bir “Basta!” diyenimiz yok.
Biz hâlâ birbirini, yani aslında kendisini dövmeye çalışan Siyam İkizleri gibiyiz. “Birimiz düşersek, hepimiz düşeceğiz”, ama haberimiz yok.