Ayşegül Sönmez

Ayşegül Sönmez

a.sonmez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz hafta Milliyet’ten Sertaç Koç, Ankara Resim Heykel Müzesi’nden 2000’li yıllarda kaybolan resimlerin akıbetiyle ilgili bir önemli haber daha yaptı. Biri “resimlerin yerini biliyorum” diyerek ortaya çıkmış. Gizli tanık olarak bilgi vereceğini söylemiş. Tanık programına alınmak koşuluyla Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a konuşmuştu. CNBC-E’de bir dönem yayınlanan Nip Tuck dizisine uygun bir senaryo belirdi kafalarda hemen. Yüzü değiştirilecek miydi? Bu yeni yüz için hangi estetik cerraha başvurulacaktı?

Haberin Devamı

Polisiye fantezilerimizi geliştire duralım ben başka resimlerin de kayıp olduğunu buradan duyurmak istiyorum. M.S.Ü. İstanbul Resim Heykel Müzesi’nden 1952 ile 1984 yılları arasında 467 yapıt, sırayla İzmir, Mersin, Kütahya, Balıkesir, Antalya, Erzurum, Bolu, Bursa, Alanya güzel sanatlar galerisi, İzmir Resim Heykel Müzesi, Ankara Resim Heykel Müzesi ve Yalvaç Müzesi’ne gönderildi. 1952 yılında İzmir Galerisi’ne gönderilen yapıtların sayısı 80’di. 1966 yılında Yalvaç Müzesi’ne gönderilen yapıtların sayısı ise 30. 1964 yılında Erzurum güzel sanatlar galerisine ödünç verilen yapıtların arasında Cemal Tollu’nun Buğday’ı, Halil Paşa’nın Sokak İçi, Namık İsmail’in bir kadın portresi bulunuyordu. Neşet Günal’ın Başakçılar’ı da bu tablolar arasındaydı. Feyhaman’ın bir natürmortu da...

Ödünç verildi

Ali Çelebi’nin Tohum Atan’ı da... Resimler, Anadolu’daki galerilere gönderilmiş ve daha sonra onlardan haber alınamamıştı. 25/07/1993 tarihinde Milliyet gazetesinden Ercüment İşleyen, dönemin Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gündüz Gökçe’nin çağrısına yer vererek resimlerin akıbetinin ne olduğunu gündeme getirecekti. Gökçe, “1960-1967 yılları arasında kültür bakanları, açtıkları her galeri ve müze için İstanbul Resim ve Heykel Müzesi deposunun kapısını aşındırmaya başladılar. Sayıları 400’e ulaşan değerlerine paha biçilemeyen tabloların tümü ödünç olarak verildikleri halde hiçbiri geri dönmedi. Tablolarımı geri verin” diyordu.

Tablolar nerede?

Bu haberden üç ay sonra Kültür Bakanlığı’ndan Mimar Sinan Üniversitesi rektörlüğüne bir yazı geldi. Soruşturma açılması için rektörlükten gönderilen eserlerin listesi isteniyordu. Dönemin müze idari müdürü Kemal İskender, hala arşivimde bulunan 17 sayfalık listeyi, Kültür Bakanlığı’na göndermekte gecikmedi.

Haberin Devamı

O gün bugündür bu tabloların kaderinin ne olduğu anlaşılamadı.

1997 yılında bu konuyla ilgili önce Milliyet dergi grubuna bağlı Negatif dergisinde daha sonra Milliyet’te yaptığım haberde de anlaşılamadı.

Yıl 2012... Bu tablolar şu anda nerede?

Tanık varsa çıksın ortaya...

Yoksa başlayalım onları aramaya... Koleksiyonlarda, müzayedelerde karşımıza çıkacakları hatta çıktıkları korkusunun faydası yok bize nostalji yaşatmaktan başka...





Hürrem Sultan’ın kızı sergide

Kayıp resim nostaljisi

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, çok ama çok ilginç bir sergiye evsahipliği yapıyor.
Müzenin dört ve beşinci katı, İtalyan çift Yannick ve Ben Jakoper’in 14. ve 19. yüzyıl çocuk portreleri koleksiyonunu ağırlıyor. Üçünçü katta İtalyan çiftin hem beraber hem de ayrı ayrı ürettikleri kendi işlerine yer veriliyor. Çiftin çocuk portrelerine olan merakı trajik bir olayla başlıyor.
Portreyle iyileşme
On dokuz yaşındaki kızlarını motosiklet kazasında kaybetmeleriyle çift, çocuk portreleri toplayarak bir bakıma iyileşmeye çalışıyor. Çocuk portreleri deyince aklınıza modern dünyamızda reklamlarda boy gösteren kırmızı yanaklı öpmeye doyamayacağımız sevimlilikteki çocuk hatta bebek resimleri gelmesin sakın... Her biri son derece itici. Geleneksel portre anlayışı gereği yetişkin kıyafetlerine sahip oldukları yetmiyormuş gibi bilmiş yetişkin ifadelere sahipler. Bu onları grotesk kılıyor. Grotesk olana da modern dünyadan biri olarak bakmaya doyulmuyor. Van Halen’in 1984 albümünün kapağındaki sigaralı çocuk gibi düşünün.
Kızının kıyafetleri
Ondördüncü Louis’yi kundakta, İspanyol prenseslerini, Habsburg hanedanı çocuklarını evcil köpekleriyle ve Osmanlı prensesi Mihrimah’ı aynen öyle düşünün. Mihrimah Sultan, 17. yüzyılda pek çok Avrupalı ressam tarafından portrelendi. Bu resim de onlardan biri. Avrupa’dan Osmanlı’nın nasıl göründüğünün de bir resmi aynı zamanda. Hürrem kadar kızının da Osmanlı kıyafet modasının Avrupa’daki önemli temsilcilerinden biri olduğunun kanıtlarından biri. Muhteşem Yüzyıl dizisi kostüm tasarımcıları mı, 17. yüzyıl Avrupalıları mı daha oryantalistmiş, yanıtlamanın tam sırası... İçimizdeki oryantalistin dostları ve düşmanlarına duyurulur!