Eğer”le “meğer”... Arada sadece bir harf var, bu yüzden pek de farkları yok gibi geliyor. Oysa o tek bir harf ne anlamlar yüklüyor. Bu günlerde öyle çok düşünür oldum ki... “Eğer” ve “meğer”i... Her adım atmadan önce cümleyi bir “eğer”le bir de “meğer”le kurar oldum. Sanki daha düzgün adım atıyorum. Daha doğru karar veriyorum. Yani cümleyi bir “eğer”le bir de “meğer”le kurunca!
Biraz da empati yapma yolu oldu bu cümle kurmalar bana. Kendini karşı tarafın yerine koymak lazım ya!
“Burada olsaydın eğer...”
“Burada yokken meğer...”
“Beni dinleseydin eğer...”
“Seni dinlememişim meğer...”
Bu kelime oyununu tüm yazı boyunca çoğaltırım aslında. Hatta tavsiye de ederim... Ama gelmek istediğim nokta rahat bırakmaz beni.
Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler
Varmak istediğim nokta “Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler”... Geçen sene, zar zor yer bulup izleyebilmiştim. “İyi ki de bu kadar zorlamışım” diye düşünmüştüm. “Cinayet işlemek için birini öldürmek gerekmez” başlıklı yazı yazmıştım bir de... O düşüncelerim hala yerinde duruyor.
Yani:
“Hata nerede, nede sorusunun sorulmadığı her evlilik, bir cinayetle biter... Hatta seri cinayetle! Cinayet için mutlaka birinin birini öldürmesi gerekmez ki! Birbirlerinin hayatını öldüren insanlar hiç görmediniz mi? Ne derseniz deyin evlilik için... Akit, imza, zorunluluk, doğa gereği, şirket, kurum, sonsuza uzanan birliktelik... Ama şöyle de bir gerçek var ki, iki karşı cinsi ilgilendiren ‘evlilik’in binlerce yıldır süren en uzun soluklu kurum olduğu... Kendi kendine meydana çıkıp, sürüp giden bir kültür birlikteliği olduğu gerçeği hatta.”
Düşüncelerim aynı, değişmedi. Ama artık tek bir şey eklemek istiyorum. Her yerde; işte, günlük hayatta, adalette, aşkta hatta uzayda! Ve evlilikte de... “Eğer” ve “meğer”i birlikte düşünün. Seri cinayetler işlemenize gerek kalmayacak.
Haluk Bilginer ve Vahide Gördüm
Oyun Atölyesi’nin geçen sezon sahneye koyduğu, EricEmmanuel Schmitt’in yazdığı “Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler” bu sene de seyirciyle buluşmaya devam ediyor. İki kişilik oyunda, rolleri Haluk Bilginer ve Vahide Gördüm paylaşıyor. Anlatılanlar ise gerçeklere ne çok uzak ne de çok yakın. Entelektüel bir karıkoca... Her şeye rağmen 15 yıldır sürmekte olan kırık dökük bir evlilik... Ressam Lisa (Vahide Gördüm) ve polisiye romanların ünlü yazarı Gilles (Haluk Bilginer) oyun boyunca birbirlerini yaptıklarıyla suçluyor. Hele erkeğin çok bilmişliği karşısında kadının yorulmuşluğu! Oyunun tanıtım yazısında aynen şu ifadeler yer alıyor ki; ben de evliliğin bir cinayete dönebileceği düşüncesinde yanılmadığımdan emin oluyorum! “Evlilik üzerine bir oyun olan ‘Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler’, ‘kentli’, ‘orta sınıf’ çoğunluğun ‘normal’ dünyasının sınırları içerisinde geçer. Suç işlemek için seri katil olmaya gerek yoktur. Bir kadınla bir erkeğin evliliğinde yeteri kadar suç bulmak hiç de zor değildir.
Acıyla yoğrulmuş bir oyun olan “Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler”, ‘acı’yı göze alabilme yürekliliğini gösterebilenlere ‘umut’ vaat eder. Tüketmek yerine çoğaltmak, yok etmek yerine var etmek, öldürmek yerine yaşatmak kavramlarına sahip çıkmak gerektiğini savunur.”
Yer bulabilirseniz “eğer”, bu akşam ve yarın saat 20.30’da, 23 Kasım’da da 16.30’da Konak’taki Sabancı Kültür Merkezi’nde olacak. Neler kaçırmışım “meğer” dememek için izlemekte fayda var!