Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları

SALONUN ışıkları kısıldı önce...
Heyecandan sandalyelerde yerimizde duramıyorken, “Hocamız şu an otoparkta. Birazdan burada olur” anonsu geldi.
Işıklar biraz daha kısıldı, artık içerisi kapkaranlıktı. Salondaki kalabalıktan “tık” çıkmıyordu.
Az sonra kapıda bir hareketlenme oldu.
Onlar kapıda belli belirsiz görüldüklerindeyse bir alkış koptu.
Flaşlar patladı, müzik başladı.
Kapıya koşan herkesle sarılma, kucaklaşma... Hocanın yüzünde şaşkınlıkla mutluluğun karıştığı ifade...
Çığlıklar da duydum ki; sanırım biri de bendim. Gözlerini silenler, burnunu çekenler...
Bu an için yaklaşık bir aydır bekliyorduk hepimiz.
Hepimiz? Biz?
Biz; hocaların hocası Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun öğrencileri, meslektaşları!
Türk tiyatrosu denince akla gelen ilk isimlerden biri Prof. Dr. Özdemir Nutku...
Ne yetiştirdiği sanatçıları ne yazdığı kitapları ne de araştırma inceleme ve denemelerinin yayımlandığı gazete dergi gibi yayınları bu sütunlara sığdıramayacağımı biliyorum.
Ancak onun belki de yazdığı en büyük kitap, 1976’da İzmir’e yerleştikten sonra kurduğu Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Tiyatro Bölümü’dür...
Ki o bölümden mezun olan yüzlerce öğrencisi bugün dünyada, Türkiye’nin farklı şehirlerinde ve İzmir’de ondan öğrendiği her sözcüğün altını çizerek yaşıyor. Devlet tiyatrolarında, opera balelerde, özel tiyatrolarda, şehir tiyatrolarında, özel kanallarda, TRT’de, üniversitelerde, gazetelerde, dergilerde, prodüksiyon şirketlerinde, reklam ajanslarında İzmir’den yetişmiş öğrencilerini izliyor, okuyor, görüyorsunuz.
* * *

Prof. Dr. Özdemir Nutku’ya öyle bir sürpriz yaptık ki...
Pazar akşamı çoğunluğu Dokuz Eylül Üniversitesi GSF Tiyatro Bölümü öğrencileri olmak üzere, hocamıza bir doğumgünü sürprizi yapmak için buluştuk.
Hazırlıklar sürerken, hiçbir şey ona hissettirilmedi.
Yurtdışından, İstanbul’dan, başka şehirlerden gelenler oldu. Çocuklar gibi heyecanla hocamızı bekledik.
Özdemir Hoca; eşi, Prof. Dr. Hülya Nutku’nun da yardımıyla habersizce salona geldi.
Salon aydınlandığında, karşısında gördüklerinin en büyük mutluluk olduğunu kendisi de şu cümlelerle aktardı:
“Bu kadar kitap yazıyorum ama hiçbir kitapta bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum... Bütün öğrencilerimi çok seviyorum. Ben hiçbir zaman öğrencimi yabancı gibi görmedim. Kendi kızım, oğlum gibi gördüm her zaman... Her öğrenciyi kendi karakterine, kendi psikolojisine göre yetiştirmek, ona öyle eğilmek gerek. Hepsi kendi başına bir kişiliktir. Kalıplaşmış fabrikasyon öğrenciler değildir. Bununla gurur duyuyorum. Zaten hayatımdaki başarı da kitapları bir kenara bırakın; öğrencilerimdir...Çünkü onlar yaşayan, bu topluma hizmet veren, sanatsal yaratıcılıkta bulunan kişilerdir. Ben neden kendimi onurlu sayıyorum? Boynuz kulağı geçer derler ya... Benim kulaklarımı geçen boynuzlar görmek istiyorum ve bunu görüyorum da. Bugün gerçekten artık GSF olarak adımızı duyurduk. Bütün öğrencilerime, mezunlarıma ve meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.”
Gecenin en etkileyici anlarından biri de; Sinema-TV Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Ragıp Taranç’ın Prof. Dr. Nutku’yla ilgili hazırladığı belgeselin kısa bir bölümünü seyrettiğimiz dakikalardı.
Belgeselin tamamını merakla bekliyoruz...
O gece kimler mi vardı?
Onlar da sayfanın diğer sütunlarında...

Haberin Devamı

GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN