Yazarlar Beynini kurutan ülke

Beynini kurutan ülke

18.03.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Beynini kurutan ülke

Beynini kurutan ülke

Umur TALU

"BEN ondan çok şey öğrendim ve çocuklarıma da öğrettim. Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi'nde öğrenciydim. Çocuğum olmuştu. Bebeğimi emzirdiğim için dersine biraz geç kalıyordum. Geç gelene çok kızarmış. Bir gün beni kenara çekip neden geç kaldığımı sordu. Anlattım, bebeğim olduğunu söyledim. 'Pekiyi, o zaman gelecek sömestr dersi bir saat ileri alalım' dedi ve aldı da. Hiçbir dersini aksatmadan sayesinde mezun oldum. Ondan ve Niyazi Berkes'ten, Muzaffer Şerif'ten öğrendim ben her şeyi. O kadar dürüst oldular ki, mutlu olamadılar."

. . .

Yarım asır önceki öğrencilerinden Ayşe Hanım dün arayıp "Hoca"sını, Pertev Naili Boratav'ı anmak istemişti. "Öğrenci" şimdi 70 yaşındaydı, oksijen tüpüne bağlıydı, güçlükle konuşuyordu, sesi anı ve duygu yüklüydü... Pertev Naili Bey için konuşmak istemiş, yukarıdaki "dönüm noktası"nı aktarmıştı.

. . .

Önceki gün Paris'te kaybettiğimiz Profesör Pertev Naili Boratav köklerini canlı tutmak istediği bir ülkeden koparılmış, ülkesindeki eğitim, bilim kurumlarında ve ortamında kök salması istenmeyip kürsüsü lağvedilerek "sürgün"e zorlanmıştı.
O yine de sevdasından kopmadı, kimbilir ne kırgınlıklara, ne hayal kırıklıklarına, ne hüzünlere rağmen, bize köklerimizi, halkın kültürel zenginliğini göstermek için, zorunlu uzaklardan da olsa, kendi düşünsel zenginliğini esirgemedi.

. . .

Tek parti dönemi, çok partili dönem, ara rejimler, darbeler, tekrar demokrasiye geçişler, tekrar demokrasiden vazgeçişler...
Ne çok beyin kurutuldu, ne çok beyin kurutulmak istendi, ezildi bu ülkede.
Sürgünler, hapisler, tehditler, cezalar, kıyımlar, cinayetler...
Beyinleri, aslında bir ülkenin "ortak beyni"ni kurutmak için yırtınanların ellerinde ne çok hırpalandı Türkiye.
Düşünceden, fikirden, ifadesinden, farklılıktan, çeşitlilikten, zenginliğinden, aydınından, halkından, aydınlıktan korka korka, bunlara saldıra saldıra kaç arpa boyu götürdüler bizi?
"Beyin göçü" filan deyip hayıflanacağımız bir kavram bulduk, üstüne yattık...
"Beyin göçertmesi" daha yerinde bir kavram değil miydi?
Beyin kurutması...
Harca, hırpala, ez, süründür, sürdür, burnunu sürt, yok et...
Çok mu yüceldik?
Çok mu yüceldik ki bir türlü vazgeçemiyoruz... Kendimizden, kendi değerlerimizden, birbirimizden ürke ürke debelenip duruyoruz hep.

. . .

Boratav'ın "son" kitabı, "Üniversitede Cadı Kazanı" mı olmalıydı ve Türkiye yıllarını cadı avlarıyla, cadı kazanlarında "beyin" kurutarak geçirip hala da "akıllanmamış" bir ülke mi olmalıydı?

Not: 14 Mart'ta bu sütunda çıkan Emlakbank'la ilgili yazı üzerine Devlet Bakanı Refaiddin Şahin'den bir açıklama geldi. Şahin, konut işlerinden çekilme de dahil, bankayı ayağa kaldırıp bir yıl içinde özelleştirmek için reform niteliğinde çalışmalar yaptıklarını söylüyor, "bazı çıkar çevrelerinin ürktüğünü" ileri sürüyor. Yazıdaki 8 maddelik iddialara cevap vermiyor, bunu banka yönetimine bırakıyor. Dempa isimli şirketle ilgili olarak "banka yönetimine, krediler ve personel konusunda hiçbir etkim veya baskım olmamıştır" diyor. KİT komisyonu için de "haklısınız" deyip en kısa zamanda bilançoların ele alınacağını belirtiyor.




Yazara Email umur.talu@milliyet.com.tr