Yazarlar Bir değil üç Akdaş!

Bir değil üç Akdaş!

28.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir değil üç Akdaş!

Bir değil üç Akdaş



İstanbul'da 15 Kasım ve 20 Kasım günleri patlayan bombalarla 57 kişi hayatını yitirdi. Yine aynı eylemlerde 647 kişi yaralandı. Yalnız Türkiye değil, tüm dünya sarsıldı. Bu eylemler ile ilgili olarak Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Savcılığı İddianamesi hazırlandı. Eylemlerle ilgili 69 kişiye ulaşıldı. Bir bölümü tutuklandı, bir bölümü serbest bırakıldı, bir bölümü de yakalanamadı. Firardaki sanıklardan Habib Akdaş'ın babası Aziz Akdaş'ın pişkin açıklamalarını okumasaydım, "iddianame", gelişen olaylarla ilişkileri değerlendirmek üzere benim raflarımda bekliyor olacaktı. Ben DGM'deki kayıtlarda yer aldığı gibi Akdaş olarak devam edeceğim yazıma, röportajdaki gibi "Aktaş" olarak değil. Baba Akdaş'ın Milliyet muhabirinin "Habib Aktaş'ın iki çocuğuna siz mi bakıyorsunuz?" sorusuna verdiği yanıtı okuyalım önce:

İddianamedeki ifadeler
"Evet. Karısını cezaevine koydular. Niye, ne ifade verdi bilmiyoruz."
Tutuklu bulunan Habib Akdaş'ın eşi Cemile Akdaş ile ilgili olarak iddianamede şu ifadeler yer alıyor: "Hüseyin - Selim (Ebu Enes) kod adlı Habib Akdaş'ın eşi olduğu, eşi firari sanık Habib Akdaş'ın sık sık yurtdışına Dubai, Suriye, Bosna - Hersek'e geldiği, 2001 yılı içinde eşi Habib Akdaş ve çocuğu ile birlikte İran üzerinden Afganistan'a gittikleri, orada Taliban ve El Kaide kamplarında kaldıkları, eşi firari sanık Habib Akdaş'ın burada askeri ve siyasi eğitim aldığı, burada El Kaide örgüt lideri Usame Bin Laden ve askeri kanat sorumlusu Ebul Hafs El Mısri ile görüştüğü, sanığın ayrıca Afganistan'da bulunduğu sırada kampta bulunan Türk vatandaşlarının eşlerine örgütün görüş ve düşüncelerine uygun dersler verdiği, 11 Eylül 2001 Amerika'da yapılan saldırılardan sonra Amerika'nın Afganistan'a karşı harekata başlaması üzerine eşi Habib Akdaş'ın gelerek kendisini aldığı, birlikte Zeytinburnu'ndaki dayıları Ahmet Kuş'un evine yerleştikleri, Afganistan'da tanıştıkları kişiler ile buluşarak toplantı düzenledikleri, Ömer - Selim kod isimli Gürcan Baç ve eşi Mediha Yıldırım, ölen sanık Yasir kod isimli Feridun Uğurlu ve eşi Ayşe Uğurlu ile bir araya geldikleri, sanık Osman Eken'in beyanlarına göre Mediha Yıldırım'ın kendisine bırakmış olduğu içerisinde bomba yapımında kullanılan malzemeler bulunan poşeti Osman Eken'e götürüp verdiği, çevresindeki kişilere örgütün fikirlerini anlatarak taraftar toplamaya çalıştığı anlaşılmıştır."

Diğer sanıklar
Cemile Akdaş, Meliha Yıldırım ile Sultanbeyli'de aynı evde ele geçirildi. İddianamede Yıldırım ile igili bölümde de benzer ifadeler yer alıyor.
"Firari sanık Ömer kod isimli Gürcan Baç'ın dini nikahlı eşi (!) olduğu, 1993'de evlendikten sonra cemaat toplantılarına katılmaya başladığı, eşi Baç'ın 11 Eylül eylemlerinden sonra Amerika'ya karşı savaşmak için Afganistan'a gittiği, burada Habib Akdaş ve eşi tanıştıkları, El Kaide örgüt mensupları ile tanıştıkları anlaşılmıştır. Eşi Gürcan Baç, 2003 Kasım başı "cihata gidiyorum" diyerek evden ayrılmış. Eşi ayırılırken kendisine Osman Eken veya Sait Akdaş'a verilmek üzere poşet verdiğini açıklamış."
El Kaide'nin Türkiye'de yapılanmasına yer alan ve örgütün "Emiri" konumundaki Habib Akdaş'ın bacanağı olan sanık Osman Eken de iddianamade, "İntihar saldırısı eylemlerini organize eden" olarak geçiyor ve yapılan incelemelerde ele geçen bu yöndeki deliller aktarılıyor. Bilgisayar kayıtları, adresler, malzemeler, ilişkiler...
Osman Eken, intihar eylemcisi ölen sanık İlyas Kuncak'a bomba yapımında kullanılacak malzemeleri teslim ediyor. Ardından da Sadettin ve Habib Akdaş'ı, eylemden önce Türkiye'den çıkışlarını sağlamak için Atatürk Havalimanı'na götürüyor.
Baba Aziz Akdaş bütün bu belge ve bilgiler yokmuş gibi, "Doğruysa" gibi ifadeler kullanarak kendine insanların gönlünde meşru bir alan açma gayreti içine düşüyor.
Seçim günü adaysız, partisiz bir yazı yazmak istedim, bunlar çıktı.