Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Baykal anjiyo olmuş.  Başbakan arıyor:   “Geçmiş olsun” diyor. Sağlığını soruyor.
Baykal “Size de geçmiş olsun” diyor mu bilmem; ama iyi olduğunu söyleyip teşekkür ediyor.
Nihayet bir diyalog kapısı...
Onca kırıcı atışmanın, sert tartışmanın ardından birden bir bahar havası...
Bunca kara haber arasında yürek ferahlatan bir umut kırıntısı...
* * *
Havada 1950’lerin kokusu var.
O zaman da siyasetin kasırgalı ikliminde arada bir güneş açar, sonra hızla kaybolurdu.
DP, girdiği ikinci seçimde oy oranını artırmış, Meclis’in yüzde 93’ünü ele geçirmişti.
Bu, Başbakan Menderes’te tam bir zafer sarhoşluğu yaratmıştı. İlk iş olarak DP’ye oy vermeyen illeri cezalandırmaya koyulmuş, İnönü’nün kalesi Malatya’yı ikiye böldürüp Adıyaman’ı kurmuştu. Sonra Bölükbaşı’nı Meclis’e gönderen Kırşehir’i ilçe haline getirmişti.
Radyoyu siyasi partilere kapattırmış, memurların siyasi haklarını kısıtlamış, potansiyel CHP’li olarak gördüğü profesörlerle yargıçların erken emekliye sevk edilmelerini kolaylaştırmıştı.
Basın, bunları eleştirmeye kalkınca hedef oldu:
Bedii Faik tutuklandı.
Hüseyin Cahit 80 yaşında hapse atıldı.
Başbakan Meclis’te İnönü’ye “Gözüme bak Paşa!” diyordu:
“Senin kazib (sahte) şöhretinden çekinecek kimse yok burada.”
Askerin içinden gelen İnönü o günlerde yakınlarına ”Bilin ki bu konuştuklarımız her kışlanın her odasında konuşuluyor” demişti.
İlk darbe planları, o günlerde başlamıştı gerçekten de...
* * *
Bu tırmanış bir sonraki seçime kadar sürdü.
DP ikinci sandık sınavında uçurumun kenarından döndü. Meclis’te azınlığa düştü.
O zaman da bahar, bir “Geçmiş olsun”la gelmişti.
Menderes, 1959’da geçirdiği uçak kazasının ardından yurda dönerken İnönü, tren garına karşılamaya gitti.
El sıkıştılar.
Menderes “Lütfettiniz, çok teşekkür ederim Paşam” dedi.
Mükerrem Sarol gibi yakınları Başbakan’a hemen bir iade ziyaretine gitmesini tavsiye ettiler. Sarol’un aktardığına göre buna Cumhurbaşkanı mani oldu:
“İsmet Paşa’nın karşılamaya gelişi, bizi süklüm püklüm hale getirmeye yönelik bir siyasi davranış” diyerek Menderes’i vazgeçirdi.
Siyasette bahar, kışa döndü yeniden...
Bir daha hiç el sıkışamadılar.
* * *
Başbakan Erdoğan, geçen haftaki grup konuşmasında AKP’nin son seçim zaferini DP’ninkine benzetti.
Şimdi kapatma davasının bitmesi, iktidarda bir yeniden doğuş havası yaratmışa benziyor.
Cumhurbaşkanı’nın Hasan Cemal aracılığıyla herkese “özeleştiri ve empati çağrısı” yapması da bunun kanıtı...
Bu aşamada gelen “Geçmiş olsun” telefonu, ve belki ardından gelecek bir teşekkür ziyareti, siyasete bir “anjiyo baharı” yaşatabilir mi?
Bir facialar silsilesini andıran ülke gündeminin tansiyonunu düşürebilir mi?
Dileriz öyle olur.
Tarih denilen acımasız öğretmen, siyasetçiye maziden ibretlik dersler okutur.
Ve hep hoyrat yüzüyle tanıdığımız siyasette ebedi baharın bir formülü bulunur.