Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Afganistan'da üslenen Suudi liderin emrindeki Birleşik Arap Emirlikleri yurttaşı, Mısır'da okumuş bir Kabilli ile Lübnan asıllı bir Filistinli, Almanya'da eğitim görüp, Florida'dan uçuş brövesi aldılar ve New York'ta eylem yaptılar. Pakistan suçlandı. Eyleme katıldığı söylenen 2 Bangladeşli, Sicilya'da yakalandı. Liderlerinin Çeçenistan'a kaçma ihtimaline karşı Rusya ile görüşmelere başlandı.
Alın size globalizm!..

* * *

Ben globalizme inananlardanım.
Ancak son saldırı, globalizmi insanlığın ortak özgürlük ve refah arayışı değil sermayenin serbest dolaşım aracı olarak görenleri yıkmıştır.
Global çağın felaketi de global çapta yaşanıyor. Mavi gezegenimiz küreselleştikçe sadece doların değil, silahın ve suç örgütlerinin dolaşımını da yaygınlaştırıyor. Üstelik bu yeni dünyanın muhalifleri, siber çağın tüm olanaklarını kullanıyorlar.
Önceki gün internetten gelen bir postada Taksim'i kana bulayan canlı bomba Uğur Bülbül'ün "Bu görevi kendisine veren partisine teşekkür mesajı" vardı. Mesajın altında ise, bu postanın gönderilmesine aracılık eden servis sağlayıcının iki satırlık bir reklamı yer alıyordu:
"ABD'ye terör saldırısı... Acil yardım için bağışta bulunun!"

* * *

ABD şimdi sadece terör baronlarını değil, yeni çağın bu türden olanaklarını da vurmaya çalışacak. Bu da serbest dolaşımdan, internet kullanımına kadar bir dizi alanda "şahin"lerin nicedir istediği kısıtlamaları gündeme getirecek.
Bu anlamda 12 Eylül'den itibaren, otoriter bir anlayışın global çapta yönetime el koyduğu söylenebilir.
Daha da tehlikelisi, bu otoriter anlayışın kendine seçtiği hedeftir.
Saldırıda kullanılan uçağa binen bir Arabın yerde kalan valizinde "Kuran ve yakıt tüketim hesaplama makinesi" bulunduğunun açıklanması tüyler ürperticidir.
1 Mayıs 1977 Taksim katliamından sonra "Çevreye park etmiş bir arabada bir İncil ve suikast silahı kullanım kılavuzu bulundu" deseler siz buna inanır mıydınız? Tanıdığınız ilk Hıristiyanın yakasına yapışır mıydınız? Provokasyon kokusu almaz mıydınız?
Amerika almıyor. Araplara ait işyerlerine, Müslümanların evlerine, camilere saldırılıyor. Sonunda Başkan Bush'un bile uyarma gereği duyacağı ölçekte bir anti - Arap kampanya başlatılıyor.
Devreye giren propaganda makinesi, dünya kamuoyunu Ortadoğu'ya yönelecek topyekün saldırıya hazırlıyor. İlk hedefin Afganistan olduğu söyleniyor. Oysa Taliban yönetimi televizyonu yasakladığından Afganlıların ne olup bittiğinden bile haberi yok.
Bir felaket beklemiyorlar... nicedir yaşıyorlar zaten...

* * *

Dünyanın tek süper gücüne karşı - bir Suudi milyarderin çadırından yönetemeyeceği kadar - ustaca planlanmış bu saldırıyı düzenleyenlerin bavulda Kuran unutmaları bana biraz komik geliyor.
Alıştığımızın aksine, eylemi kimse üstlenmediğine göre, sonucun kime yaradığına bakmak zorundayız.
Sonuç, ABD'yi ve onunla birlikte nicedir gerileyen silah lobisini harekete geçirmek ve Ortadoğu'da etkin bir role zorlamak olmuştur.
Üstelik bundan böyle Amerikan kamuoyunda hiç kimse savunma harcamalarının artırılıp özgürlüklerin kısılmasına karşı çıkmayacak, "Başkalarının davası için evladımı asker vermem" demeyecektir.
Dava, artık onların da davasıdır çünkü...

* * *

İncirlik - Kabil hattında kalkışa hazırlanan uçaklar, Ortadoğu'da bütün dengeleri altüst edecek çok büyük bir temizlik kampanyasının habercisi...
Burada asıl zor olan Türkiye'nin durumu...
Uluslararası terörizme haklı bir kararlılıkla karşı çıkan Türkiye, şimdi o terör gerekçe gösterilerek Ortadoğu'da girişilecek, sonuçları kestirilemeyen bir maceraya sürüklenme tehlikesini göz ardı etmemelidir.
Bu kampanya, ABD'de yaratılan psikoloji doğrultusunda Ortadoğu halklarına karşı yeni bir Haçlı seferine dönüşecek ve Ankara, "Bunun İslam dünyasını hedef almadığının yegane kanıtı" olarak kullanılacaksa, vah Türkiye'ye!..