Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Günlerdir Arjantin'de süpermarketleri yağmalayanların isyanını izlerken kulak memelerimizi burup tahtalara vuruyoruz:
"Türkiye Arjantin olmaz di mi?.."
"Olmaz... valla olmaz!.."
Eli kalem tutan, dili yorum yapan kim varsa tüyleri ürperen şirket, market sahiplerini yatıştırmaya çalışıyor:
"Yok canım... olmaz öyle... Burası Türkiye..."

* * *
"Olmaz"ın iktisadi analizleri yapılıyor genelde, ama elbette bu özgüvenin ardında ananevi gerekçeler de var:
Başta geleni "tevekkül"...
Başımıza gelen her musubetin nedenini kaderde ararız biz...
Öbür dünyada rövanşı nasıl olsa alacağımıza inanırız.
Sinemiz geniştir, her şeyi oraya çekebiliriz.
Boyun eğme, misafirperverlik gibi, milli hasletlerimizdendir.
Devleti baba tokadını vefa biliriz.
O yüzden bizde öyle şirkete, markete filan el kalkmaz pek...
Beşikte sımsıkı kundaklanır, mezara kadar öyle kalırız.
Kundağı çözmek isteyenleri önce polisten önce kendimiz gagalarız.

* * *

O yüzden Arjantin olmaz Türkiye...
Ama alkolik olur.
Az maaşlı bir arpalık ayarladı mı, dün kafasına kasa fırlattığı başbakanın önünde el pençe divan olur.
Cami avlusuna terk edilmiş çocuk, konserde göğsünü jiletleyen kalfa, mezarda işadamı bıçaklayan tinerci, cinayeti göze alan çanta kapkaççısı, kızkardeşini geneleve teslim edip, kaçmaya kalkıştığında kurşunlayan ağabey olur.
Koruma olur, içeri girmesine izin verilmeyen barların kapısında...
Köprü parmaklığında medyaya malzeme olur.
Eğlenceliği olur, kabusu olamadıklarının...
Ve gün gelir Japonya'ya damatlık için kuyruk olur.

* * *

Nippon televizyonunun "Kim bir Türk erkeğiyle evlenmek ister" yarışmasının galibi Kuni Nakazono, geçen hafta sonu 200'ü aşkın damat adayını Taksim'de umut kuyruğuna dikti.
Yakada numara, akılda "kız oğlan kız gelin, Uzakdoğu'da istikbal" düşüyle işsiz, bıçkın, uyanık, perişan, abazan bir sürü adam...
Boynuna haç takan mı ararsınız, Japonca ilan - ı aşk ezberleyen mi?
2000 model "görücü" usulü...
Modern geyşamız damızlıkları kamera ekibi eşliğinde 5'er 5'er "görüyor", eliyor ve "şanslı prens"ini seçip şatosuna götürüyor.
Masalda kralın kızına talip olan adaylar bile, prensesin gözüne girmek için bir yetenek sergiler.
Bizimkilerin fukaralıktan başka marifeti yok.
Sevimli bir çöpçatan oyunu değil bu; utanç verici bir çaresizlikten alaycı bir seyirlik çıkarmaya yeltenen bir vodvil...
Müstehcen bir palyaçolaştırma...

* * *

Yeni türedi bu arsız eğlencelikler...
Günlerce arabaya dokundurup düşmeyeni ödüllendirmeler, dans pistinde ölesiye ayağa dikmeler, işsiz babayı ailesi önünde soytarılığa zorlayıp beceremeyince gözyaşıyla eğlenmeler...
Ekran boyutunda bir çaresizler sirki...
Yoksulluğumuzun boy aynaları...
Mahrumiyetin can pazarında yurdum insanını "canlı yayında açık artırmayla Rus ruleti" bekliyor yakında...
Türkiye - Allah'a şükür - Arjantin olmuyor, ama böyle rezil oluyor işte...
Doktorlar bilir:
Bir bünyedeki iç kanaması, ondan oluk oluk kan akmasından çok daha tehlikelidir.