Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya anılarında (Taner Baytok, "Bir Asker Bir Diplomat, Doğan, 2001) 1996'daki ünlü "rakı krizi"ni anlatıyor.
Yüksek Askeri Şura'dan sonra Başbakan Erbakan komutanları yemeğe davet etmiş. Mönüde portakal suyu var. Erkaya rakı istiyor. "Yok" diyorlar. Üsteliyor Erkaya; garson gidip soruyor, "Maalesef" diye geri dönüyor. Bunun üzerine komutan, emir subayını görevlendiriyor. "Rakı yok, ama komutan çok ısrar ediyorsa bir yerden bulabiliriz" diyorlar. Komutan "çok ısrar ediyor". Sonunda rakı peçeteye sarılı olarak geliyor. Erkaya kadehi peçeteden azad edip "Böyle daha güzel görünüyor" diyor ve basına öyle poz veriyor.
Yemekten sonra Genelkurmay Başkanı Karadayı'nın arayıp, "Aferin Güven çok iyi yaptın" dediğini naklediyor Erkaya...
* * *
Alkol üzerinden bir siyasi tarih yazılsa ne ilginç olurdu kimbilir... Tarih sofrası, bu türden "alkollü simge savaşları"yla doludur çünkü...
En çok içen padişahlardan 4. Murad, kahvehaneleri, meyhaneleri yıktırmış içkiyle tütünü yasaklamıştı. Sarhoşluğun cezası idamdı. Geceleri tebdil - i kıyafet sarhoş avına çıkar, bazen yakaladıklarını bizzat öldürürdü.
Bir gece veziri Bayram Paşa ile Üsküdar'dan kayığa bindiler. Kız Kulesi açıklarında kayıkçı, zuladan şarap testisi çıkarıp buyur etti.
4. Murad şarabı yudumlarken, "Sen padişahın yasağından korkmaz mısın" diye sordu.
"Padişah deryanın ortasında beni nereden görecek" dedi kayıkçı.
"Ya padişah bensem" diye yokladı Sultan Murad...
Güldü kayıkçı:
"Sen de ilk yudumdan kendini padişah sanmaya başladın" dedi.
Bu espriyle kelleyi kurtardı. Adı; Bekri Mustafa'ydı...
* * *
Cumhuriyet de içki yasağı ile kuruldu. 1. Meclis'in ilk çıkardığı yasalardan biri olan Men - i Müskirat Kanunu 4 yıl yürürlükte kaldı.
1926'da Tekel kuruldu ve halkı yüksek alkollü rakı yerine şarap ve biraya alıştırmaya çalıştı. Ancak bu çaba, başta Çankaya Köşkü'nden döndü. Gecede 1 büyük rakı içtiği söylenen Atatürk, kendisini uyaran doktorları Bismark'ın bir sözüyle püskürtüyordu:
"Doktorumdan vazgeçerim, içkimden vazgeçmem."
* * *
Çok partili demokrasiyle birlikte politikada "alkollü şerbet" dönemi başladı. Sağcılar rakiplerini içki alışkanlığıyla vurmaya çalıştıkça alkol hepten siyasetin odağına yerleşti.
"Boğaz'a bakıp viskisini yudumlayanlar"a "entel" denir oldu.
60'larda TİP'li Çetin Altan'ı "Hem komünist, hem Amerikan viskisi içiyor" diye eleştirirlerdi. Oysa 1971'de Erim hükümetinin istifa ettiği gece Demirel'in bu zaferi Güniz Sokak'ta arkadaşlarıyla Black Label viski açarak kutladığını bizzat kendisinden dinlemiştim.
60'lara damgasını vuran "anti - emperyalizm" de kendine simge olarak "meşrubat"ı seçmişti. Mülkiye'de "Cola'ya hayır!" kampanyaları düzenleniyordu.
30 yıl sonra cola Mülkiye'de en çok tüketilen içecek olurken "anti emperyalist" bilinci Müslümanlar devralacak ve "gavur Cola'sı", şerbet servisi yapılan Çamlıca tepesinden denize dökülecekti.
* * *
28 Şubat sürecinde "rakının portakal suyuna karşı amansız direnişi"nin öyküsünü öğrenince az alkollü bir tarih kitabının ne kadar ilginç olabileceğini düşündüm.
İçenlerin kınanmadığı, içmeyenlerin yadırganmadığı bir ülke umuduyla...
Şerefe!..