İşgalcilerin başında 21 yaşında bir öğrenci vardı:Devlet Bahçeli...Bahçeli, sol hareketin güçlendiği AİTİA'da Ülkü Ocakları'nın kurucusuydu.O yıllarını kaleme alan Dr. Aslan Tekin'e göre ("Milliyetçi Hareket'te Yeni Dönem ve Devlet Bahçeli", Turan, 1997) okulun ele geçirilmesinde başrolü Bahçeli oynamıştı. Akademiyi solun elinden kurtarmak için plan yapmış, okulu geceden işgal etmişlerdi. Okulda çıkan silahlı çatışmalarda iki taraftan da vurulanlar oldu. Bahçeli de o dönem birçok arkadaşını kaybetti.* * *Aynı Bahçeli, 35 yıl sonra geçen hafta yaptığı basın toplantısında Ağca'yla ilgili olarak partisinin adının gündeme getirilmesine tepki gösterirken "Bunların MHP içinde yeri olamaz" dedi.Bu net tavrı önemsiyoruz.Çünkü bugüne kadar kendini "ülkücü" olarak tanımlayan tetikçiler MHP'den böylesi bir dışlanmadan ziyade açık bir destek gördüler. Hapishane çıkışlarında partililerce ve Bozkurt işaretleriyle karşılandılar, "Malatya'da doğdu, Papa'yı da vurdu" tekerlemeleriyle taltif edildiler.Şimdi 70'lerin üniversite işgallerinin içinden gelen Bahçeli, artık dünün suikastçılarıyla araya duvar örüyorsa, bu ibretlik bir tavır değişikliğidir.Katillere güven veren hiç değilse- siyasi desteğin kesilmekte olduğunu gösterir.* * *Bahçeli aynı basın toplantısında bir çağrı da yaptı:"Türkiye'de 1968'den bu yana yaşananların tüm yönleriyle dürüst ve namuslu olarak ortaya konulup herkesin tarih ve millet önünde açık bir vicdan muhasebesi yapmasına ve geçmişle yüzleşmesine biz hazırız" dedi.Bu da çok önemli...Çünkü böyle bir hesaplaşma, korkulduğu gibi eski yaraların açılmasına değil, geçmişin karanlığının aydınlatılmasına ve ülkenin ufkunun açılmasına hizmet edebilir.Evet, madalyonun solunda da bir vicdan muhasebesine ihtiyaç var, ama burada önemli olan birkaç gündür Ağca'yla ilgili yazı dizimizde verilerini ortaya koyduğumuz koruma kalkanının her daim sağcı çeteleri ve tetikçileri kollayagelmesidir.Devleti kollama adına işlenen cinayetlerin bambaşka amaçlara hizmet ettiğini ülkücülerin bir bölümü 12 Eylül'de anlamış ve Mamak'ta bir hesaplaşma yapmıştır. O sayededir ki, bir bölüm ülkücü dışarı çıktıktan sonra çek-senet mafyası işlerine bulaşırken, bir bölümü "Silah yerine bilgisayar kullanalım" çağrısına destek vermiştir.* * *12 Eylül çoğumuza çok şey öğretti.Şimdi zaman, bu öğrendiklerimizi bir vicdan muhasebesiyle birleştirip kalıcı derslere dönüştürebilme zamanı...Bu hesaplaşma belki 1968'den de değil, 1955'ten, Türkiye'nin Özel Harp imzalı ilk provokasyonu sayılan 6-7 Eylül olaylarından başlamalı ve 2005 Şemdinli'ye kadar gelmelidir.Bu 50 yılın tarihini dürüstçe yeniden yazabilirsek belki bizi 70'lerin üniversitelerinde boğaz boğaza getiren nedenleri ve güçleri de net görebilir ve onun dersleriyle yeni bir başlangıç inşa edebiliriz. can.dundar@e-kolay.net 1969 yılında bir grup ülkücü Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi'ni (AİTİA) işgal etti.