Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Acıktığımda yemek için buzdolabına sırnaşırken derin bir utanç duygusu kaplıyor içimi son 4 aydır...
Yüzlerce tutuklu ve hükümlünün aileleriyle birlikte ölmeye yattığı bir ülkede onlar açlıktan dirhem dirhem can verirken tıkınmak ağırıma gidiyor.
Hiç gençlik yaşayamamış delikanlılar, cilalı bir hücrede tek başına çıldırmamak için son cephane olarak kendi zayıf bedenlerini sürüyorlar kavgaya... ve ölüyorlar birer ikişer...
örgütleri, intikam için polise pusu kuruyor geceleri... Günahsız polisler katlediliyor kuytularda...
Her şeyden habersiz öğretmenler öldürülüyor kazara...
Aileleriyle, öğrencileriyle birlikte ağlıyorum.

* * *

Babayım ben; bir evlat ne zor yetişir bilirim.
Dal gibi bir oğul, bir kız yitirmenin acısını tahmin edebilirim.
Bir öğün yemese kahrolacağınız bir evladın açlıktan gün gün, saat saat eriyip yitmesindeki acıyı, önce hafızasını, sonra gözlerini kaybetmesindeki sancıyı soluyabilirim.
Yüreğim o kadar taşlaşmadı daha; görüş çıkışında "Oğlum beni tanıyamadı" diyen bir babanın kalbindeki krampı hissedebilirim.
Oğulum ben aynı zamanda...
Gece yarısı ekip otosunda eve dönüş için saat sayan bir babayı ansızın kanlı pusulara gömmenin, onsuz büyümenin ne demek olduğunu da anlayabilirim.
Ama bu yangın yaşanırken ve bu yangını söndürecek hortumun vanası elindeyken kılını kıpırdatmayıp kavrulmuş cesetler kafilesine kayıtsız gözlerle "bakan" sfenksler var ya...
...işte onları anlayamam.
İnsanım ben.
* * *

Tamam; arkadaşlarını bir emirle ölüme sürükleyen örgüt liderleri birer cellat...
Peki, hayatı kendisine emanet edilmiş yüzlerce insanı celladın elinden alacak "sihirli sözcükler"i iki dudağının arasında saklayıp söylemeyenler?..
Onlardaki nasıl bir azamet gösterisi, nasıl bir otorite duygusudur?
Nedir o "sihirli sözcükler"?
"Kamuoyuna daha önce söz verdiğim gibi F tipi cezaevlerinde tecrit uygulanmayacaktır. Göz boyama gezisinde gazetecilere iftiharla gösterdiğim işlik, kütüphane, spor salonu gibi toplu yaşam alanları derhal hizmete açılacaktır."
İşte bu kadar!...
Bunun dışında ne "üzgünüm" masalı dinlemek istiyor insanlar, ne "Tantan engelliyor" bahanesi, ne de "Koğuş sistemine dönülemez" teranesi...
Sadece verilen sözlerin tutulmasını...
Ya da her fırsatta masaya sürülen ünlü istifa kartını kullanmasını...

* * *

Bugün program açıklamalarından, dolar tablolarından, isyan meydanlarından fırsat bulduğunuzda ya da yemek vakti acıktığınızda saatinize bir bakın...
Tecritte birkaç kişi daha ayağıyla ölüme gitmektense, ölümü ayağına çağırmış olacak.
Onlarcası sırada...
Bakalım bu kör inadın kırılması, vaat edilen birkaç kapının sürgüsünün açılması için daha kaçının ufalanıp ayaklarımıza serilmesi gerekecek.
Adalet Bakanı geçenlerde 32. Gün'de uzaydan bahsederken kainatın diğer gezegenlerinde hayat olduğuna inandığını söylüyordu.
Peki burada niye yok sayın bakan?..
Burada niye yok!..